Patagonya: Dünyanın dibindeki şehir; Punta Arenas

Mehmet Mollaosmanoğlu'nun Patagonya seyahat notları...

Mehmet Mollaosmanoğlu / mmollaosmanoglu@yahoo.com

Macellan Boğazı, Ateş Toprakları ve Patagonya gibi coğrafik bölgeler sizi de masalsı ve gizemli duygulara iter mi bilmiyorum ama bendeki etkisi tam olarak böyledir. Hatta bu toprakların büyük bir kısmını içinde barındıran Şili de (Diğeri Arjantin) ülke olarak benzer duygular uyandırır üzerimde.

Şili’ye bu üçüncü seyahatim, daha evvel Şili’nin kuzeyini yani Atacama Çölü’nü aşağıdan yukarıya kat etmiştim ve benim için doyulmaz bir deneyim olmuştu. Bu defa sırada ülkenin en güneyi yani Patagonya var…

Patagonya’ya Şili’den karayoluyla ulaşmak mümkün değil. Arada Patagonya’nın buz tarlalarıyla aşılmaz dağlar var. Havayolu veya deniz yoluyla ulaşacak niyet eden…

Başlangıç noktası başkent Santiago olunca deniz yolu uzak ve meşakkatli, neyse ki havayolu ulaşımı son derece kolay... Bahtınız açıksa aşağıda muhteşem dağları, gölleri ve buzulları görerek uçuyorsunuz, dağlar yüksek olduğundan kuş gibi süzüldüğünüz hissi baskın, görüş net, doyumsuz bir uçuş. Hadi abartayım, sırf bu uçuş için bile Patagonya’ya gidilir…

Başkent Santiago’dan, Punta Arenas’a uçuşum 3.5 saat sürdü. Aynı ülke içinde epey bir mesafe, Antarktika ana kıtaya 1000 km. kalıyor neredeyse. Patagonya Bölgesi’ne aynı zamanda Şili Antarktikası da deniyor zaten. Tarih 20 Şubat, yani Güney Amerika’nın yazı, bizim 20 Ağustos’umuz gibi düşünmek doğru fikir verir. Yaz ama buz gibi, neyse ki güneş var, ısıtmasa da var… İki kazak bir montla ancak çıkılabiliyor dışarıya. Hani yukarıda söylemiştim, karayolu yok, arada buz tarlalarıyla, aşılmaz sarp dağlar var diye… Bulutsuz bir havada uçtuğumuz için bu doyumsuz manzara seyahatin bonusu oldu.

Punta Arenas Internetional Carlos Ibanez del Campo Havalimanı küçük ama şık bir terminal binasına sahip. Başkent Santiago’dan neredeyse saat başı karşılıklı uçuş gerçekleşiyor. Ayrıca bu havalimanından Arjantin Patagonyası’ndaki şehirlere ve şimdi İngiliz idaresinde olan Falkland Adaları’na da uluslararası uçuş var. Seyrek nüfuslu bir bölgeye bu kadar çok uçak inip kalkmasının nedeni turizm… Yazı dizimin ilerleyen bölümlerinde anlatacağım, Şili Patagonyası’nın iç bölümleri muhteşem bir göl ve dağ cenneti. Özellikle Torres del Paine adındaki sivri kuleli dağ çok popüler bir turistik destinasyon haline gelmiş ki benim de bölgede en çok görmeyi arzu ettiğim yerlerden birisi…

Punta Arenas, Macellan Boğazı kıyısında 120 bin nüfuslu bir kent. 180 km. daha aşağıdaki Arjantin’in Ushuaia’sıyla ‘dünyanın en güneyindeki kent’ unvanı için arada bir kapışıyorlar… Ushuaia daha aşağıda, bundan net ispat mı olur diyebilirsiniz, bana kalsa da öyle ama Punta Arenaslılar 120 binlik nüfuslarıyla metropol olduklarını 50 bin nüfuslu Ushuaia ile kıyaslanmanın abes olduğunu iddia ediyorlar. İşin aslı, biri Arjantin öbürü Şili olsa da halk, aynı halk, Patagonya Kızılderilileri ile denizci Portekizlilerin karışımı…

Punta Arenas nasıl bir şehir diye soracaksanız tek kelimeyle ‘soğuk’ diyeceğim ama bunu hava durumuyla ilişkilendirmeyin. Evvela insanları soğuk sonra şehrin mimarisi… İklimden midir nedir insanlar buz gibi, sıcak bir ilgi, kalpten bir gülüş yok, herkes robot gibi işini yapıyor. Kentin mimarisi de öyle, kar ve buz tutmasın diye teneke levhalarla kaplanmış dik çatılar mavi yeşil gibi renklerden seçilince üşüme duygusu gözden başlıyor haliyle. Şili’nin ünlü Patagonya dağları daha yukarıda (kuzeyde), Punta Arens’ın olduğu yer düz, heyecansız bir coğrafya. Tek özelliği Macellan Boğazı’na bakıyor olması…

Bölgenin kendine has bir yemek kültürü olmadığını belirtmeliyim. Mutfağı çok rastgele… Balık yemek istiyorsun mesela, sana işlenmiş somon öneriyorlar. Balık diyorum balık, şöyle kuyruğu, gözü, kafası, derisi olan büsbütün balık… Yok yeminle!

Macellan Boğazı’nın kıyısındasın ve kabul edilen manada balık keyfi yapma şansı yok. Mükellef bir ızgara lüfer, uskumru kızartma ne bileyim işte. Gel de sinir olma. Gözünü seveyim İstanbul senin… Hayır, var da ben mi rast gelmedim diyeceğim, beş gün geçirdim bölgede, yok işte, yok. Hâlâ yanıldığımı umut ediyorum; bana denk gelmedi herhalde! Bu balık yeme işine kafaya felaket derecesinde taktım ki karakolluk dahi oldum, ama şimdi değil Patagonya maceramın devamında anlatacağım, sırası gelince…

E, sebze de yok! Lama, kuzu, domuz türevinden etler var bolca ama ben et yemiyorum, çok çaresiz kalınca tavuk yiyebiliyorum, buradaki tavuklar da çok lezzetsiz, samanın et hali. Beş günde iki öğün tavuk yedim bundan sonra artık tavuk da yemem, bıktım, tiksindim…

Velhasıl Patagonya mutfağı kocaman bir sıfır aldı benden. Hakkını yemeyelim muhteşem dondurmaları var bakın. Hele likörle kaynatılmış kuş üzümünden bir dondurma yapıyorlar, ben hiçbir yerde böyle bir lezzet tatmadım. Bir de kendilerine has çikolatalarının hakkını vermek gerek. Bildik çikolatalara göre daha yumuşak ve pastamsı, değişik, fena değil.

Punta Arenas, Macellan Boğazı’nın kıyısında ya, karşı kıyı Ateş Toprakları (Tierra del Fuego) ve orada Porvenir adında küçük bir kasaba var. Limandan kalkan gemilerle bu kasaba ziyaret edilebilir, çok bir özelliği var mı derseniz bence yok ama en azından Ateş Toprakları’na da ayak basmış olma fantezisi için denenebilir. Macellan Boğazı içindeki Magdelana Adası’na penguen turları düzenleniyor, şahsen niyet etmedim fakat denenebilir. Ayrıca Punta Arenas limanından buzlu fiyortlara ve balinaların bulunduğu bölgelere günlük turlar var. Punta Arenas’da geçireceğim iki günün ardından gideceğim Puerto Natales adındaki kasabada böyle bir tura katılacağım çünkü orası Patagonya’nın daha içleri ve doğa biraz daha vahşi. Bu nedenle öyle bir tercihte bulundum. Belirteyim, kocaman Patagonya’da Şili’nin başka şehri yok, Bir Punta Arenas bir de 240 km daha yukarıdaki 20 bin nüfuslu Puerto Natales…

Puerto Natales benim için daha fantastik çünkü burada Torres del Paine adındaki ünlü milli park var ve dağların koynunda, muhteşem Patagonya Gölleri kıyısında tam bir doğa şöleni bekliyor beni. Bu yüzden Punta Arenas’a iki gün, Puerto Natales’e üç gün ayırdım.
Punto Arenas maceram bir bölüm daha devam edecek…

Gelecek yazı: Muhteşem bir mezarlık ve Türk Dizisi izleyen Patagonyalılar…

Kaan Kasacı Kimdir? Nereli? Ne iş yapıyor? Serveti Ne Kadar? Katar'dan Gazze mesajı: “Hiçbir boşluk bırakmayacağız” Balıkesir'de mühimmat fabrikasında patlama: Yaralıların son durumu ne?
Sonraki Haber