Prof. Dr. Naci Görür: “İzmir’de 7 büyüklüğünde bir deprem 1 milyon 800 bin ton dinamit patlamasına denk”
“Kendi yaptığımız hataların altında
eziliyoruz”
“Biz yeryüzünde yaşayan insanlar olarak bu bölgeyi yaşam yeri ilan
ettiysek İzmir’de yapacağımız her yapıyı, yolu, tüneli, barajı,
bütün mühendislik yapıları yer altının dinamikleri ve
karakteristikleriyle barışık yapmak zorundayız” diyen Görür,
“Yapmazsak o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. İnşaat
mühendislerimiz, mimarlarımız, kent yöneticilerimiz, her şeyden
önce kendi usullerine göre yerin dinamiklerini ve özelliklerini
bilerek, onlarla barışık ve uyum içerisinde yapmak zorundadırlar.
Bugüne kadar Türkiye’de yapıların inşası bunun dışında olmuştur.
Rant kaygısı, gecekondu veya daha fazla bir şeyler yapmak için
siyasi nedenlerle biz kentlerimizi büyütmüşüz. Öyle büyütmüşüz ki
bu dediğimiz yer altı özelliklerine uygun değil. Bugün kendi
yaptığımız hataların altında eziliyoruz. Bunu da düzeltmeye
korkuyoruz. O kadar çok hata yapılmış ki nasıl düzeltiriz diye
ürküyoruz. Fakat bir yerden başlamak zorundayız. Umarım bundan
sonraki siyasi anlayış ve yönetim bunu devam ettirir. İzmir deprem
dirençli kente dönüşür” açıklamalarında bulundu.
Prof. Dr. Görür, “Deprem dirençli kent, depremi minimum hasarla
atlatan kent demektir. Elbette deprem, kentlerde hasar oluşturur
ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim yaptığımız
yanlışlıklardır” diye söyledi. Bunun da utanılacak bir durum olduğu
belirten Görür, sözlerine şunları da ekledi:
“Biz her büyük depremde 10 binler 50 binler veremeyiz. Bunu dünya
da kabul etmez. Aydın bilimle yönetilen ülkelerde depremlerde bu
kadar hasar veren ülkelere bakış son derece çarpıktır. Bugün
dirençli kentler yapmaya başlayan ülkeler bizim gibi 50 binleri
toprağa verdiği zaman o tür ülkelere bakışı hiç de hiç değildir.
Bir ülke şu büyüklükte bir depremde bu kadar insanı bir gecede
toprağa gömüyorsa o ülke kokuşmuş bir ülkedir. Gerçekten bir günde
siz 50 binlerden fazla insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı
önünüze koyup düşüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki
bu kadar insanı toprağa verdik.”
Konuşmasında 6 Şubat’ta yaşanan ve 11 ili etkileyen depreme de
değinerek, “Bu deprem geliyorum diyen bir depremdi. Malatya, Maraş,
Hatay depreminin gelişi yıllar önce söylendi” diyen Görür, şu
ifadeleri aktardı:
“Biz Marmara depremini konuşurken bize şunu diyorlardı; ‘Ülkenin
başka neresinde deprem bekliyorsunuz?’ Biz de parmağımızı yumup
‘Kahramanmaraş’ dedik 1999 yılında. ‘Elazığ depreminden sonra
Kahramanmaraş’a dikkat edin’ uyarılarında bulundum. Halk da
umursamıyordu. Sanki hiçbir şey olmaz gibi bakıyorlardı. Ne halk ne
hükümet ne merkezi yönetim ne yerel yönetim. Hepimiz suçluyuz bu
ülkenin sahibi ve insanları olarak. Bunu kader deyip
geçiştiremezsiniz.”