Psikojenik Füg nedir? Fugue hali kimlerde görülür?

Gazeteci Fehmi Koru, köşe yazısında 24 Haziran gecesi Muharrem İnce'nin kameralar önüne çıkmayışını ünlü yazar Agatha Christie'nin bir dönem yaşadığı "Fugue hali" ile ilişkilendirdi. Tıp dilinde Dissosiyatif Füg de denilen Psikojenik Füg nedir? Fugue hali kimlerde görülür? Tedavisi nedir? Konuyla ilgili derlediğimiz bilgilere haberimizden erişebilirsiniz.

Gazeteci Fehmi Koru, "Muharrem İnce 24 Haziran gecesi neredeydi?" sorusuna ilişkin ilginç bir yazı kaleme aldı. Koru yazısında Muharrem İnce'nin seçim gecesi ortaya çıkmamasını Agatha Christie'nin yıllar önce yaşadığı "fugue hali" konusuna bağladı. 1890 - 1976 yılları arasında yaşayan ve sayısız eseri ile edebiyat dünyasında unutulmaz bir iz bırakan Agatha Christie'nin "Psychogenic trance" (Dissosiyatif (Psikojenik) Füg) hastalığı vardı. Peki Psikojenik Füg nedir? Fugue hali kimlerde görülür? Tedavisi nedir? Psikiyatri alanına giren konuyla ilgili detaylar bu haberde...

DİSSOSİYATİF (PSİKOJENİK) FÜG NEDİR?
Dissosiyatif fügü olan hastalar, bildik evlerinden veya iş ortamlarından bedensel olarak uzaklaşırlar ve önceki kimlik özelliklerini (ad, aile, iş) anımsayamazlar. Bu hastalar kesin olamamakla birlikte sıklıkla tamamıyla yeni bir kimlik ve iş edinirler. Dissosiyatif füg nadir görülür ve dissosiyatif amnezide olduğu gibi en sık savaş sırasında, doğal afetlerden sonra ve yoğun iç çatışmalara (örneğin, evlilik dışı ilişkiler) eşlik eden kişisel krizlerin sonucunda ortaya çıkar.Başlıca güdeleyici etkenin emosyonel olarak acı veren yaşantılardan kaçınma isteği olduğu görülür.

Dissosiyatif füg tanısı semptomların ani başlamasını gerektirir. DSM-IV, kişinin kimliği konusunda konfüze olmasını ya da yeni bir kimliğe bürünmesini gerektirir.

Hastalar maksatlı bir şekilde gezerler, genellikle evlerinden günlerce uzak kalırlar. Bu dönem boyunca geçmiş yaşantı ve ilişkilerinde tam amneziye sahiptirler, ancak dissosiyatif amnezli hastaların aksine, genelde her şeyi unuttuklarının farkında değillerdir. Birden bire önceki kimliklerine döndüklerinde, füg başlangıcı öncesi zamanı hatırlasalar da füg dönemlerinde amnestik kalırlar.

Dissosiyatif füg hastaları sessiz, sade ve her şeyden elini eteğini çekmiş gibidirler, basit işlerde çalışırlar gösterişsiz yaşarlar ve genelde dikkatleri üzerlerine çekmezler. Füg genellikle kısa-saatler veya günler sürer. Daha az sıklıkta füg, aylarca sürer ve binlerce kilometreyi içeren geniş seyahatleri kapsar. Genellikle, iyileşme kendiliğinden ve hızlıdır ve nüksler seyrektir.

(Psikojenik) Füg'de başlıca bozukluk, geçmişi unutup, birden, beklenmedik bir biçimde evinden ya da alışageldiği işyerinden ayrılıp gitmedir. Ayrıca Kişisel kimlik konfüzyonu ya da yeni bir kimliğe bürünme (kısmen ya da tamamen) söz konusudur. Bu bozukluk sadece dissosiyatif kimlik bozukluğu sırasında ortaya çıkmamaktadır.

BELİRTİLERİ NELERDİR?
Üzücü olaylar nedeniyle gelişen amnezi sınırlanmış (belirli bir zaman periyodu süresince olaylar için tam bir hafıza kaybı), seçici (belirli bir zaman periyodu boyunca olayların bir bölümünü hatırlayamamaktadır) yaygın (bütün yaşamı etkileyen) sürekli (belirli bir zaman sonraki herşey hatırlanamaz) şekilde olabilmektedir. Parçalı amnezi sivil ve askeri travma ile karşılaşanlarda yaygındır. Hastada genellikle ardışık bir gelişme vardır, ilk dönem bilinçte akut bir değişim ile karekterizedir (mental konfüzyon, baş ağrısı ve zihnin tek bir düşünce ve duyguyla meşgul olması)ikinci dönemde kişinin kimlik algısında kayıp vardır. Bu durumda hasta bir füg durumu ile amaçsızca dolanabilir ve kendisi hakkında bilgi veremez. Hasta nadiren yeni bir kimliğe girdiği ve öncesine göre daha girişken hareketlerinde özgür olduğu bir üçüncü döneme girer. Amnezi ve füg arasındaki tanı ayırımı yanıltıcı olabilir muhtemelen bu iki durum birbirlerinin devamıdır.

İlk dönem boyunca konfüzyon ve bilinç değişikliği, bazı hastalarda görsel-işitsel varsanılar ve sanrıyı andıran düşüncelerle meşgul olma mevcuttur. Esasen histerik alacakaranlık durumu olarak bilinen bu durumda, şizofrenide bulunan afektif uygunsuzluk ve düşünce süreçlerindeki dezorganizasyon yoktur. Hastadaki bilinçlilik düzeyi epilepsi ve organik beyin disfonksiyonlulardan daha yüksek bir düzeyde işlev görür.

GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
Dissosiyatif bozukluklardaki epidemiyolojik veriler düzensizdir. Savaş gazilerinde yapılan çalışmalarda dissosiyatif amnezi yaygınlığı %5-8 bulunmuştur. Dissosiyatif füg ile ilgili veriler güvenilir değildir. Dissosiyatif kimlik bozukluğu yaygınlığı tartışmalı fakat muhtemelen düşüktür. Olgu sunumlarına göre kadın erkek oranı en az 5:1 dir. Bu oran abartılmış olabilir, çünkü erkeklerdeki dissosiyatif bozukluk olasılıkla dönemseldir ve adli sisteme sevk edilir.

Dissosiyatif kimlik bozukluğu tüm etnik gruplarda bulunmakla beraber beyazlarda görülür. Depersonalizasyon sıklıkla anksiyete(kaygı) bozuklukları, posttravmatik stres bozukluğu ve ciddi depresyonla birlikte görülür. Üniversite öğrencilerinin yarısına yakını yaşamlarında bir zaman depersonalizasyon deneyimi olduğunu iddia ederler. Yatarak tedavi edilen psikiyatrik hastaların %80’inde depersonalizasyondan muzdarip oldukları rapor edilmiştir, fakat sadece %12’sinde uzun süreli belirti tesbit edilmiş ve hiçbir vakada bu tek belirti değildir. Kadın erkek oranı eşittir.

HASTALIĞIN SEYRİ VE SONUÇLARI
Dissosiyatif amnezi ve füg genellikle kısa süreli yaşanan bir durum olmakla birlikte kimliğin ve belleğin düzelmesinden sonra,hasta problemin asıl nedeni ile yüzleşmelidir.

AGATHA CHRISTIE KİMDİR?
Tam adı Agatha Mary Clarissa Miller Christie Mollowan olan Agatha Christie (15 Eylül 1890 – 12 Ocak 1976), İngiliz yazar, polisiye edebiyatın en önemli isimlerinden biri ve dedektif Hercule Poirot karakterinin yaratıcısıdır. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları da yazmıştır. Ancak asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında sahnelenen oyunlarına borçludur.

HAYATI
Babası Frederick Alvah Miller, Agatha henüz küçük yaştayken öldü. Annesi tarafından evde eğitilen küçük kız, yalnız bir çocukluk geçirdi. Küçük yaşta öyküler yazmaya başladı. 16 yaşında, şan öğrenimi görmek üzere Paris’e yollandıysa da kısa sürede bundan vazgeçti. Ciddi anlamda ilk edebi denemeleri, duygusal konuları ele alan öyküler oldu. 1914’de pilot albay Archibald Christie ile evlendi ve yeniden Fransa’ya gitti. Dislektik olmasına rağmen öykü, roman okumayı çok seviyordu. Fransa'dayken vakit geçirmek üzere okuduğu dedektif öykülerinin daha iyilerini yazabileceğini düşünerek ilk polis romanı olan The Mysterous Affair at Styles’ı (Styles’daki Esrarengiz Olay) yazdı. Kitap çeşitli yayınevinlerince geri çevrildikten sonra 1920’de Bodley Head Yayınevi tarafından kabul edildi. Bu roman, Agatha Christie’nin ilk Hercule Poirot’lu romanıdır.

ORTADAN KAYBOLUŞU
Agatha Christie 1926’da 11 gün boyunca kaybolur. Bütün aramalara rağmen bulunamaz. Arabası bir göl kenarında bulunur. Araba ağaçlara çarpmış, bavulları yerlere saçılmış vaziyettedir. Christie bir süre sonra ortaya çıkar ama hiçbir açıklama yapmaz. Bu olayın kaza süsü verilmiş bir senaryo olduğu düşünülür. Kimilerine göre ise Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğramıştır. Bir iddiaya göre ise Agatha Christie kocasının sevgilisini öldürme planları yapmıştır.

ESERLERİ
Hercule Poirot, zekası, espri yeteneği, keskin gözlemciliği ve Avrupalı nezaketi ile dikkat çeken Belçikalı bir dedektiftir. Cinayetleri “küçük gri hücreler” dediği beynini kullanarak çözmesi ve bu arada da İngiliz yüksek sınıfının özel yaşamının saklı yönlerini ortaya dökmesi ile tanınır.

Agatha Christie’nin arka arkaya yazmaya başladığı polis romanları Poirot tipine uluslararası ün kazandırdı. Yazar ayrıca Miss Marple adını verdiği bir tip daha yarattı. Sevimli bir yaşlı kadın olan amatör dedektif Miss Marple da çok tutuldu. 1928’de ilk kocasından boşanıp Max Mallowan’le evlendikten sonra birçok ülke gezip görme fırsatı bulan Christie’nin romanları 1930’larda çoğunlukla uluslararası mekânlarda geçmeye başladı.

Hayranlarınca her kitabı beğenilmekle birlikte, Agatha Christie’nin edebi kaygılarla yazdığı bazı romanlar eleştirmenlerin de dikkatini çekti. On Küçük Zenci ise polis romanının klasikleri arasındadır. Agatha Christie, İngiliz töre romanı geleneğinde yazdığı polis romanları ile dünya edebiyatında kendine özgü bir yerin sahibi olmuştur.

Christie 1971 yılında, İngiltere'nin en yüksek onur unvanı olan Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı unvanını almıştır. Yazar, 12 Ocak 1976 tarihinde yaşama veda etmiştir.

Mutualist simbiyoz, ikonoklast ve gamechanger… Ha bir de amalgam var Devlet Bahçeli MHP Grup Toplantısı'nda konuşuyor! Kasım ayının en şanslı burçları hangisi?
Sonraki Haber