Resmi otobüs, takvim ve kibritlere basılmıştı!
İskenderun'da anneannesinin evinin önünden 2,5 yaşındayken kaçırılan Gürsel Selam, 21 yıl sonra Yakınlarını Kaybetmiş Aileler Derneği (YAKAD) aracılığıyla ailesine kavuştu. Gürsel Selam kaçırıldıktan sonra Türkiye çapında arama kampanyaları düzenlenmiş resimleri otobüs, takvim ve kibrit kutularının üzerine basılmıştı. Selam'ın kaçırıldıktan sonra annesi ile babası selde boğuldu denilerek bir aileye satıldığı belirlendi.
Atiye Selam, oğlunun köpek yavrusuyla oynamak istemesi üzerine, kızını eve bırakıp geri geldi. Mahalledeki çocuklar yavru köpekle oynamaya devam ederken Gürsel'in orada olmadığını gören Atiye Selam, sokaklarda oğlunu aramaya başladı.
Karakola başvuran ancak 24 saat geçmeden kayıp başvurusu kabul edilmeyen Atiye Selam, kendi çabalarıyla, komşuların desteğiyle arama çalışmalarına devam etti. 24 saat sonra polis devreye girdi ancak 21 yıl boyunca Gürsel'i arama çalışmaları sonuç vermedi.
Oğlunu bulmak için çalmadık kapı bırakmayan baba İbrahim Selam, Türkiye'nin neredeyse yarısını dolaştı. Kayıp yakınlarını buluşturan YAKAD'a ulaşan İbrahim Selam, dernek aracılığıyla arama çalışmalarını sürdürdü.
"UMUT OTOBÜSÜ" ÜZERİNE, ÇAKMAKLARA, KİBRİTLERE, TAKVİMLERE GÜRSEL'İN FOTOĞRAFLARINI BASTILAR
Gürsel, kendisini kaçıran kişi tarafından, Antakya'da çocukları olmayan bir çifte, ''Bu çocuğun anne-babası İzmir'de selde boğularak öldü" denilerek verildi. Gürsel'in gerçek ailesi de çocuklarını bulabilme ümidiyle İzmir'den Kırıkhan'a taşındı. Gürsel, yıllar sonra eğitimini tamamlamış, mesleğini eline almış, bilinçli bir genç olarak hayatını sorgulamaya başladı. Üvey ailesine kendisiyle ilgili sorular soran Gürsel, 15 yaşına geldiğinde gerçeği öğrendi. Gürsel'in, YAKAD aracılığıyla babasına ulaşması, kaybolduktan 21 yıl sonra ailesine kavuşmasını sağladı.
YAZIN ÇALIŞIP, KIŞIN OĞLUNU ARADI
Oğlunu bir gün bulacağına olan inancını 21 yıl boyunca hiç kaybetmeyen baba İbrahim Selam, hayatlarına bir kabus gibi çöken o günden sonra yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Olayı duyunca İzmir'den İskenderun'a gelen İbrahim Selam, savcılığa ve karakola her türlü müracaatı yaptıklarını, o tarihten bu tarihe kadar 30'un üzerinde il ve ilçede oğlunu aradığını söyledi.
Her yere, her caddeye, her sokağa baktığını, gazete ilanlarıyla, televizyon programlarıyla oğlunu aradığını ifade eden Selam, "Bana göre yapmadığım hiçbir şey kalmamıştı. Her yaz çalışıp, kışın oğlumu arayarak 21 yıl geçirdim. Maddi, manevi her şeyimi vererek, canımı bile hiçe sayarak bıkıp, usanmadan oğlumu aradım." dedi.
Daha sonra YAKAD ile tanıştığını, derneğin desteğini hiç esirgemediğini belirten Selam, "YAKAD'a minnettarız. Ellerinden geleni yaptılar. Yanımızda durdular. İnsanlara yol gösteriyorlar. Onlara çok teşekkür ediyorum." diye konuştu.
EVİMDEN KAÇIRILDI VE PARA KARŞILIĞI SATILDI
İbrahim Selam, duygularını şöyle dile getirdi:
"Benim çocuğum evimden kaçırıldı ve para karşılığı satıldı. Onu kimler kaçırdı, kimler götürdü, kimler bakan besleyen aileye verdi ya da sattı. Ben bunun ivedilikle açığa çıkarılmasını ve ağır cezalara çarptırılmasını istiyorum. Onlar sadece Gürsel'in hayatını çalmadılar, annesinin, benim hatta tüm sülalemizin hayatını çaldılar. Kolay bir süreç değildi.
Ben çocuğumu buldum diye bir kenara çekilmiyorum. Artık bu projelerin daha fazla içerisinde yer alacağım. Ülkemizde çocuklar kaçırılıyor, tecavüz ediliyor, öldürülüyor. Bunlarla ilgili yasaların çıkmasını istiyoruz. Şu an çocuğumu bulmamın sevincini yaşamıyorum. Aramızda 21 yıl var. Kayıp 21 yıl. Bunu nasıl telafi edeceğiz. Bunun telaşındayız. Çok zorluklar çektik."
KAYIP AİLELERİNE HEM UMUT OLSUN HEM DE CESARET VERSİN
Olayı adli makamlara intikal ettirdiklerini, babalık davası, adı ve soyadının değişmesi davalarını açtıklarını anlatan Selam, bu sürecin takipçisi olacağını, Gürsel'e kavuşmalarının diğer kayıp ailelerine hem umut olmasını hem de cesaret vermesini istediklerini söyledi.
Oğlu Gürsel'in, 15 yaşına geldiğinde başka kardeşi olmamasını ve anne-babasına benzememesini sorgulayarak bu süreci başlattığını anlatan İbrahim Selam, sözlerine şöyle devam etti:
"Gürsel, bu düşüncelerini kendisini büyüten ailesiyle paylaşıyor. Onlar da inkar etmiyor. 'Lise ve üniversite' bitsin derken, başka bir ilçeden arayan arkadaşları; 'Sosyal medyada bir ilan var. 1997 yılında kaybolan çocuğunu arıyormuş ama fotoğraftaki kişi sensin' diyorlar. Gürsel YAKAD arşivine giriyor. Oradan benim ismimi buluyor, sosyal medya hesabımı inceliyor. İnanıyor ki kendisine anlatılan hikaye yalan. Kendisinin ne annesi ne de babası ölmüş.
17 Temmuz'da benim sosyal medya hesabıma bir mesaj düştü. Yurt dışında olduğumdan ve işlerimin yoğunluğundan geç baktım. 'İbrahim Bey acil sizinle konuşmam gerekiyor, bir konu hakkında. Lütfen dönüş yapın' diye mesaj gelmiş. Ben de kendisine 'Benim bir tek önemli konum var, o da kayıp oğlum Gürsel. Başka hiçbir konu önemli değildir' dedim. Gürsel bunun üzerine bana çocukluk fotoğrafını attı. 'Bu ben miyim? Sen benim babam mısın?' deyince, dünya tersine döndü."
Gürsel'in gönderdiği fotoğrafları eşi Atiye Selam'a gönderdiğini, irtibata geçmesini istediğini anlatan İbrahim Selam, oğluna kavuşacak olmanın heyecanını şöyle aktardı:
"Ben yurt dışından 2 gün sonra dönebildim. Çünkü hemen bilet bulamadım. O 2 gün çok zor geçti. Kapıyı bulamıyordum. Odadan çıkayım derken, banyoya giriyordum. Üzerine bir şeyler giyeceksin, giyemiyorsun. Birini araman gerek, numarasını bulamıyorsun. Bilet için mi koşturayım, müdüre mi söyleyeyim...
Öyle bir süreç ki anlatılması mümkün değil. Kendimde değildim. 21 senedir tuttuğunuz duygularınız, hüzünleriniz, kederleriniz... Bir anda eliniz ayağınız boşalıyor. Bunu anlatmak mümkün değil. Aklımda hiçbir soru yok. Bir an önce gideyim de oğluma sarılıp, koklayayım diyorum. Zaten o 2 gün uyuyamadım. Daldığımda rüyadayım sanıyordum. Son 4 günde 1 saat uyuyamadım. Uykum da gelmiyor zaten. Allah'ıma binlerce şükürler olsun."
"BÜYÜTEN AİLEYE NEFRET DUYMUYORUM"
Oğlu Gürsel'i büyüten aileye kin, nefret, öfke duymadığını dile getiren Selam, şunları söyledi:
"Suçluların bulunmasını istiyorum. 21 yıllık süreç çok zor geçen bir süreç. Keşke her şeyi anlatabilsek bir kerede ama çok şey var. Mesela haber programı seyrediyorsunuz, orada yakalanan hırsızlar, suç örgütleri oluyor. Onların arasında acaba benim de oğlum var mı diye bakıyorum. Öldürülen suçlu insanlara bakıyorsunuz. Cezaevindeki kayıtlara bakıyorsunuz, acaba orada mı diye. Birçok ilde tüm dilenci, tinerci çocukların tek tek yüzlerine bakıyorsunuz. Benim çocuğum da içlerinde olabilir mi diye."
Kayıp ailelerine seslenen Selam, "YAKAD'a minnettarız. Kayıp aileleri lütfen umutlarını kesmesinler. İsyan etmesinler, bunlar bir sınavdır." dedi.
YILLARCA AİLESİNİN EVİNİN KARŞSIINDAKİ MARKETE GİTTİ
Anne Atiye Selam, Gürsel'i aramaktan asla vazgeçmediklerini, yıllar sonra tekrar kavuştukları için Allah' şükrettiklerini dile getirdi.
Oğlu Gürsel'in gönderdiği fotoğrafları gördüklerinde aklını kaybedecek gibi olduğunu ifade eden Selam, sözlerine şöyle devam etti:
"Kendisi ile iletişime geçtiğimizde sadece 'gitme' dedim. Ben seni kaybetmek istemiyorum, gitme, geliyorum seni almaya dedim. Buradan amcası ve iki kardeşiyle yola çıktık, gittik. Meğer oğlum 20 dakikalık yoldaymış. Evimin karşısında bir market var, zaman zaman oraya gelirmiş. Bana sonra kendisi 'Anne ben buraya geldim defalarca. Burası beni çekiyordu. Anneciğim ben buralardan ayrılamıyordum' dedi. Çok büyük bir mutluluk."
Evlatları kayıp olan annelerin de aynı mutluluğu tatmasını istediğini belirten Selam, "Bütün çekilen acılar, kavuşulduğu an bitiyor. Sadece öpmek, koklamak, ona sarılmak inanılmaz haz veren bir duygu." dedi.
Gürsel'i ilk kaybettiğinde yetkililerin 24 saat geçmeden harekete geçmemesini bir anne olarak hazmedemediğini anlatan Selam, "Ayağımda terliğim yok, ayaklarım parçalanmış ama bulamadık. Çok şükür kendisi bizi buldu. Benim için büyük bir mutluluk. Allah'ıma şükürler olsun ki karşıma tertemiz, kültür seviyesi yüksek çok düzgün bir evlat çıkarttı." diyerek duygularını dile getirdi.
Atiye Selam, oğlu Gürsel'in kaybolmasının yanı sıra 6,5 yaşındaki diğer oğlunu trafik kazasında kaybetmenin de üzüntüsünü yaşadıklarını ifade etti.
"BU KAVUŞMAYI BİR MUCİZE OLARAK GÖRÜYORUZ"
YAKAD Başkanı Zafer Özbilici, ailenin oğullarını kaybettikten sonra kendi çabalarıyla aramaya başladığını fakat bir sonuç elde edemediğini söyledi.
Ailenin çaresiz bir şekilde YAKAD'a başvurduğunu, gözü yaşlı aileye yardımcı olmaya çalıştıklarını anlatan Özbilici, "Umut Otobüsü'ne Gürsel'in resmini asmak için geldiler. Gürsel'in resmi neredeyse 81 vilayeti, köyü, kasabayı gezdi. Gürsel'in resmini kibrit kutularına, çakmaklara, umut takvimlerine koyarak aramaya başladık. El ilanları bastırdık. Bu süreç içinde zaman zaman asılsız ihbarlar da geliyordu. Teknoloji ilerledikçe internet sayfamıza bilgileriyle beraber Gürsel'in resmini koyduk. Elimizdeki resim Gürsel'in 2,5 yaşına ait bir resimdi. Gürsel artık yetişkin bir çocuk olduğu için yüz yaşlandırma tekniğini kullandık. Birçok dizide, kliplerde arka planda Gürsel'in fotoğrafları kullanıldı." diye konuştu.
Gürsel Selam'ın kendisine verilen bilgiler doğrultusunda gerçek anne-babasının hayatta olmadığını ancak kardeşlerinin yaşıyor olabileceği umuduyla YAKAD'a ulaştığını ifade eden Özbilici, "Gürsel Selam, yaptığımız çalışmaları takibe almış. Daha sonra Gürsel Selam adında bir çocuğun arandığını fark ediyor ve 'acaba ben bu olabilir miyim?' diyor. Elindeki resimlerle, bizim sitedeki resimleri karşılaştırıyor." dedi.
Kardeşlerini bulma umuduyla YAKAD'a ulaşan Gürsel Selam'ın "öldü" denilen anne-babasını sağ bulmasının ikinci bir sürpriz olduğunu anlatan Özbilici, "Bu kavuşmayı bir mucize olarak görüyoruz. Son zamanlarda kaybolan, kaçırılan çocukların büyük bir kısmı ölü olarak bulunuyor. Tam umudumuzu kaybettiğimiz noktadaydık." ifadelerini kullandı.
Geçmişte kaybolan çocuklara ulaşmakta zorluk çektiklerini belirten Özbilici, sözlerine şöyle devam etti:
"Yıllar önce kaybolmuş çocukları tanımak çok zor. Fiziksel olarak değişiyorlar. Bu çocukları bulamayacağımızı düşünürken, Gürsel bize bir umut ışığı oldu. Medyada çıkan haberlerden etkilenen gözü yaşlı ailelere Gürsel bir umut verdi.
YAKAD olarak yıllar önce ağabeyimin kaybolmasıyla bir kartopu yuvarlamıştık, bu kartopu bir çığ gibi oldu. Sonuçlandırana kadar vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizim elimizde kalan tek bir şey var o da umut. Onu da kaybetmek istemiyoruz her şeyimizi kaybettiğimiz gibi."