Ruşeymli ekmek nedir?
Ruşeymli ekmek sağladığı yararlardan dolayı vatandaşlar tarafından sık sık tüketiliyor. Ruşeym'in ne olduğu, ruşeymli ekmeğin yararları ve zayıflamaya olan etkisi vatandaşlar tarafından merakla araştırılıyor. Peki, Ruşeym nedir? Ruşeymli ekmeğin faydaları neler? Zayıflatıyor mu? Tüm detaylarıyla haberimizde...
Beyaz ekmeğin kilo aldırması sebebi ile vatandaşlar kepekli, çavdarlı ve tam buğday ekmelerine yöneliyor. Son dönemlerde popüler olan ruşeymli ekmekte vatandaşlar tarafından tercih ediliyor. Ruşeym'in ne olduğu ve ruşeymli ekmeğin yararları,zayıflamaya olan etkisi vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Peki, Ruşeym nedir? Ruşeymli ekmeğin faydaları neler? Zayıflatıyor mu? Tüm detaylarıyla haberimizde...
RUŞEYMLİ EKMEK
Halk ekmek fabrikası genel müdürü ilkbahar: "buğday tanesinin filizlendiği ve genetik kodların saklandığı bölge olan ruşeym, kalp-damar sağlığını koruyor ve kolesterolü düşürüyor. Halk ekmek satış büfelerine gönderdiğimiz tanıtım afişlerinden sonra sadece bir gün içinde vatandaşlardan 50 bin ruşeymli ekmek siparişi aldık"
Büyükşehir Belediyesi Halk Ekmek Fabrikası Genel Müdürü Ali İlkbahar, buğday tanesinin filizlendiği ve genetik kodların saklandığı bölge olan "ruşeymin", kalp-damar sağlığını koruduğunu ve kolesterolü düşürdüğünü söyledi. İlkbahar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Halk Ekmek Fabrikası’nın ürün yelpazesine yeni eklediği "Ruşeymli Ekmeğin" uzun AR-GE çalışmaları neticesinde ortaya çıkarıldığını belirtti.
Ruşeymin, buğday tanesinin en az yüzde 2’sini oluşturan embriyonik vasıflı bir madde olduğunu ve buğday tanesinin filizlendiği bölgeden oluştuğunu bildiren İlkbahar, şunları kaydetti: "Buğdayda çimlenerek yeni bitkiyi meydana getirecek olan genetik kodların saklandığı kısım işte burasıdır. Gıda değeri çok yüksek olan bu madde, bir ba11kıma buğdayın özü ve en değerli kısmıdır. Ancak ne yazık ki un fabrikaları üretim esnasında bu tabakayı undan ayırarak hayvan yemi olarak kullanmaktadırlar. Bunun nedeni, unla birlikte öğütülen ruşeymin, en fazla 2-3 gün sonra acılaşarak unun tadını bozmasıdır. Yani ruşeymli un hemen kullanılmak zorundadır, stoklanamaz. Bu nedenle un fabrikaları buğdayın bu en verimli bölgesini fireye ayırırlar. Biz Halk Ekmek olarak yaptığımız araştırmalarda bu maddenin ekmeğin içine ilave edilmesiyle tüketicimize eşsiz bir ekmek sunacağımızı gördük."
Vitamin ve mineral açısından oldukça zengin olan ruşeym ile daha sağlıklı, daha hijyenik ve daha ekonomik bir ekmek üretmeyi başardıklarını bildiren İlkbahar, Halk Ekmek satış büfelerine gönderdikleri tanıtım afişlerinden sonra sadece bir gün içinde 50 bin ruşeymli ekmek siparişi aldıklarını söyledi.
Tüm büfelerde bu haftadan itibaren satışa sunmaya başladıkları ruşeymli ekmek ile Ankaralıların sofrasında kalıcı bir yer bulmayı hedeflediklerini ifade eden İlkbahar, "Taleplerin bu şekilde devam etmesi durumunda ruşeymli ekmek üretim miktarımızın günlük 500 bini geçeceğini tahmin ediyoruz" dedi.
KALP,DAMAR SAĞLIĞINA ETKİSİ
Ruşeymli ekmeğin içinde buğday unu, içme suyu, ruşeym, kepek, hamur mayası, tuz ve Türk Gıda kodeksinin kullanımına izin verdiği katkı maddesinin yer aldığını bildiren İlkbahar, ekmeğin kalp-damar sağlığını, sinir ve sindirim sistemini koruduğunu, kilo kontrolüne yardımcı olarak, kolesterolü düşürdüğünü söyledi. Kas gelişimine ve büyümeye yardımcı olması anlamında çocuklar tarafından da yenmesi gerektiğini ifade eden İlkbahar, hastalıklara karşı direnci artırarak, sağlıklı saçlara, cilde ve gözlere sahip olmaya katkı sağladığını belirtti.
Ruşeymin besleyici yapısını bozmadan ayrıştırıp ekmeğin içine kattıklarını dile getiren İlkbahar, şöyle devam etti: "Bu işlem için dünyada bilinen en ileri teknoloji ’Supercrıtıcal CO2’ ayrıştırma yöntemidir. TÜBİTAK 2006 yılında Türkiye’de yeni teknolojilerin geliştirilmesi programı çerçevesinde Supercritical CO2 teknolojisinin Türkiye’de uygulanmasının altyapısını hazırlamıştır. Artık bu teknoloji sayesinde bu değerli besin hazinesi sağlıklı beslenmemizin her alanına yayılıyor ve yayılmaya devam edecek. Ruşeymde bulunan vitaminler arasında A, B1, B2, B3, B5, B6, C, D, E, folik asit, selenyum sayılabilir. Ayrıca, fosfor, sodyum, çinko, kalsiyum, magnezyum, demir, manganez, potasyum mineralleri yönünden de zengindir."
Günde kişi başına ortalama 350 gram ekmek tüketildiğini ve günlük kalorinin yaklaşık yüzde 40’ının ekmekten karşılandığını ifade eden İlkbahar, bu verilere göre ekmeğe verilen önemin daha da artırılması ve halkın bilinçlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
HALK EKMEK
Ekmeğin tarihi medeniyetlerin tarihi kadar eskidir. Ekmek, insanoğlunun bilinen en eski ve önemli gıda maddesidir Genel kabule göre, ilk insanlar su ile ıslatılmış ve kendi haline bırakılmış buğday kırmasında gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler ve gözenekli kütleyi sıcak taşlar üzerinde pişirdikleri zaman tad ve lezzetinin iyi olduğunu anlamışlardır.
Cilalı Taş Devrinde (Neolitik Çağ) Kestane, Meşe Palamudu gibi bazı bitkisel ürünlerin ezilip suyla karıştırdıktan sonra elde edilen hamurun, kızgın taşlar üzerinde ya da kül içerisinde pişirilerek yendiği de bilinmektedir. Yapılan araştırmalardan elde edilen bilgiye göre MÖ. 4000 yıllarında Babilliler özel fırınlarda ekmek pişirmeyi biliyorlardı. Yine MÖ. 4300 yıllarında değirmencilik ve fırıncılık sanatının icra edildiği, yapılan kazılarla elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır. MÖ.
2600 yıllarında Eski Mısırlılar, buğday unu ve su karışımından elde edilen hamura maya kattıklarında ekmeğin daha yumuşak, daha kabarık olduğunun farkına vardılar. Çeşitli sınıflardan oluşan Mısır halkı ekmeği uzun zamandan beri bilmekteydi. Ancak mayanın tesadüfen bulunmasının ardından beyaz ekmek soyluların ve sarayın simgesi haline geldi. Zenginlerin ve soyluların rağbet ettiği bu mayalı ekmekler o kadar değer kazandı ki, Eski Mısır'da bu ekmekler para yerine bile kullanılmaya başlandı. Mısır'dan Roma'ya ve ardından Batı Avrupa'ya yayılan mayalı ekmek, son asırlarda hemen bütün dünyada sofralarda yerini aldı.
Orta ve diğer Avrupa ülkelerine ekmek daha sonraları güneyden yayılmıştır. Avrupalılar buğdaydan önce çavdar gibi diğer tahıl ürünlerini kullanmışlar, ancak 15. yüzyılda buğdaydan beyaz ekmek yapımına başlamışlardır. Mikroorganizmaların ve mayanın aktif olarak bilinmesinden (19. yüzyıl) sonra ekmek üretimi sanayi dalı haline gelmiştir. Yeryüzünde en fazla ekmek tüketen toplumların başında Türkiye gelmektedir.
Yurdumuzda yaygın olarak buğday unundan ve mayalanmış hamurdan üretilen ekmek tüketilmektedir.Ancak kısıtlı da olsa bölgelere göre mısır, yulaf, çavdar ve benzeri tahıllardan da ekmek üretilmektedir. Ekmek, bir emek ürünü, alınteri simgesi ve Allah'ın kullarına nimeti olarak hemen bütün dinlerde övülmüş ve kutsal sayılmıştır. İslam dininde de ekmek çok değer verilen gıdaların başında gelmektedir.
Hıristiyanlık ve Musevilikte olduğu gibi İslam Kültüründe de ekmeğin özel bir yeri vardır. Ekmeğin özel bir yer tuttuğu kültürlerde fırıncılık da önemli bir yer tutmaktadır. Bizim inancımıza göre, Cebrail (AS) Adem(AS)'e unu öğüterek ekmek yapmayı öğretmiştir: Bu nedenle de fırıncılar Adem(AS)'ı "PİR" olarak kabul ederler. İslam Peygamberi Hz.Muhammed (SAV) devrinde Medine'de yaşayan Amr Bin Ümran'ı da ikinci "PİR" olarak sayarlar.