S-400'lerde hepimizi alarma geçirmesi gereken soru
SuperHaber yazarı Mete Yarar, Türkiye'nin S-400 savunma sistemi tercihine karşı ABD'den gelen tepkileri ve bunun perde arkasını kaleme aldı.
İşte Yarar'ın Karar gazetesindeki "S-400 mü yoksa F-35 mi?" başlıklı yazısı:
"Türkiye’nin savunma kabiliyetini artırmak için yaptığı çeşitlendirme faaliyetleri ABD tarafından şiddetli bir şekilde karşılık görüyor. Bütün toplum ‘bu S-400 neymiş be kardeşim. Bir müttefik! Neden bu kadar çıldırmış olabilir’ diyor. Bu savunma sistemi neymiş basitçe konuşalım.
S-400 Yüksek irtifa hava ve füze savunma sistemidir. S-400 broşür bilgisinde olduğu gibi irtifa sınırı 30 km dir. Sistem özellikleri dolayısıyla hem alçak hem orta hemde yüksek irtifa hava ve füze savunması yapabilmektedir. Seyir füzelerine karşı etkin koruma yapan en önemli sistemlerden birisi olarak nitelendirilebilir. Adı üzerinde olduğu gibi bir savunma sistemidir. Peki bir savunma sistemi müttefikleri neden bu kadar kızdırır? Aslında hepimizi alarma geçiren soruda bu olmalıdır.
İkinci alarm sebebi de ABD nin bu sistemi almak için gösterdiğimiz gayreti engellemek için kullandığı üslup ve yöntem seçimleridir. Dışişleri ve savunma bakanları S-400 alımından Türkiye’yi vazgeçirmek için diplomatik baskı uyguladıklarını ve yaptırım kararları alacaklarını basın yolu ile Türkiye’ye iletmeyi seçmeleridir.
Bunu bir adım daha ileri götürüp Türkiye’nin proje ortağı olduğu F 35 projesinden çıkarma istekleridir. Bunun ilk adımı temsilciler meclisinde kabul edilmiştir. F-35 alımına engel gibi sunulan raporun içeriği aslında daha ağır ifadeler barındırmaktadır.
***
“Bu adımın ( S-400 alımı )NATO’daki ortak çalışabilirliği ve ABD ile Türkiye arasındaki ikili anlaşmaları da etkileyebileceği savunuluyor.”
Ayrıca tasarıda savunma bakanlığından bir rapor talep ediliyor. Bu rapor içerik olarak üslerin durumu ve bütün silah sistemlerinin geleceğini ile ilgili kapsamlı bir çalışma olması açısından dikkat çekiyor.
Tasarıda, raporda ele alınacak silah sistemleri, F-35 tipi beşinci nesil savaş uçağı, Patriot hava savunma sistemleri, Chinook tipi ağır nakliye helikopteri, AH-1 tipi Kobra ve H-60 Black Hawk tipi helikopterleri ile F-16 uçakları şeklinde listeliyor.
“Tasarıda söz konusu rapor tamamlanmadan Savunma Bakanlığı’nın Türkiye’ye Kongre’nin onayına tabii herhangi bir dış silah satışına onay veremeyeceği şeklinde bir sınırlama getiriliyor.”
Tasarı eğer yasallaşırsa aslında tek sorun f-35 ile ilgili olmayacak. Kapsamlı bir gizli ambargoyu da kapsayacak gibi gözüküyor.
***
Sorun S-400 mü yoksa F-35 mi seçelim noktasını çoktan geçmiştir. ABD nin talepleri nezaket ve NATO kapsamındaki müttefiklik isteklerini de aşmıştır.
Bugünkü talepleri yalnızca bir silah sisteminin seçilmesi ile ilgili değildir. Bu Türkiye’nin dış politikadaki seçimleriyle de ilgilidir. Bu nedenle olaya yalnızca bir güvenlik kavramı ile bakamayız.
Sedat Ergin bir yazısında Bülent Ecevit döneminde alınan silah ambargosu ile ilgili olarak: “ABD’nin olumsuz tutumunun gerisinde ‘‘solcu’’ çizgisine duyduğu güvensizliğin yanı sıra, Ecevit’in dış politikada ABD’ye rağmen attığı bazı adımların, girdiği bağımsız bir çizgi arayışının rolü yadsınamaz.’ yazmıştır.
Evet sorun hep Türkiye’nin bağımsız çizgi arayışı olmuştur. Buna kim yeltenirse de ABD’nin hedefine konmuştur. Bu hedefe konmaya rağmen Bağımsız çizgi seçenlerden Allah razı olsun ..."