Sabahattin Ali 111.doğum günü! Kitapları nelerdir?

Türk edebiyatının usta kalemi Sabahattin Ali'nin ölümü üstünden yıllar geçmesine rağmen 111. doğum gününde unutulmadı. Eserleri ile edebiyata büyük katkıları olan isim her dönem içerisinde okuyucular tarafından büyük zevk ile okunuyor. Öyküleri ile adından söz ettiren yazar romanları ile de her daim gündemde. 1948 yılında dünyaya gözlerini kapatan Sabahattin Ali'nin hayatı herkes tarafından merak ediliyor.Peki Sabahattin Ali kimdir? Kitapları nelerdir?

Birçok eseri ile Türk edebiyatına damgasını vuran Sabahattin Ali'nin 111. doğum günü unutulmuyor. Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna gibi pek çok eseriyle okuyucuların hafızlarında yer aldı. Ölümün üstünden yıllar geçmesine rağmen eserleriyle her dönem var oldu. Toplumcu Gerçekçi çizgisi ile kendi deneyimlerini okuyuculara aktardı. Peki şair ve yazar kimliği ile adından her daim söz edilen Sabahattin Ali kimdir? Kitapları nelerdir? Merak edilen soruların cevapları detayları haberimizde...

SABAHATTİN ALİ HAYATI

Türk yazar ve şair. Edebi kişiliğini toplumcu gerçekçi bir düzleme oturtarak yaşamındaki deneyimlerini okuyucusuna yansıttı ve kendisinden sonraki cumhuriyet dönemi Türk edebiyatını etkileyen bir figür hâline geldi. Daha çok öykü türünde eserler verse de romanlarıyla ön plana çıktı; romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle destekledi. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye'deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem de 21. yüzyılda etkisini sürdürdü.

Eğridere'de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir'de başladıktan sonra İstanbul'daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem'in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımlattı. Anadolu'da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra Türk devleti tarafından dil eğitimi için Almanya'ya gönderildi. Türkiye'ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklandı, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Bu dönemde memurluktan ihraç edilince görevine geri dönebilmek için Atatürk hakkında bir şiir yazdı ve tekrar devlet kurumlarında görevlendirildi. Ayrıca kendisine yüklenen sosyalist algısını kırmak için de Esirler adlı bir oyun kaleme aldı.

ÖYKÜLERİ

Sabahattin Ali'nin 1935'te çıkardığı ilk öykü kitabı Değirmen'de on altı, 1936'daki Kağnı'da on üç, 1937'deki Ses'de beş, 1943'teki Yeni Dünya'da on üç ve 1947'deki Sırça Köşk'te on üç öykü olmak üzere toplamda altmış öyküye sahiptir. Ardından da son kitaplarında dört öykü daha yayınlayarak bu sayıyı altmış dörde çıkardı. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de dönemin siyasi ve sosyal özelliklerini görmek mümkündür. Öykülerindeki temel kavramlar sevgi, aşk ve kırsal kesim sorunlarıdır. Kırsal kesimi işlediği öykülerinde çeşitli toprak ve miras kavgaları gibi nedenlerden dolayı işlenen cinayetlere de yer verir.

Sabahattin Ali öykülerinde öne çıkan konulardan birisi de hapishanelerdir. Çeşitli dönemlerde, farklı sebeplerden dolayı hapse atılan Sabahattin Ali; bu yaşantısını öykülerine de yansıtır. "Bir Şaka", "Candarma Bekir", "Duvar", "Kazlar" ve "Katil Osman" adlı öykülerinde hapishane yaşamı ve mahkumlar konusu üzerine durur. Türk edebiyatında toplumcu gerçekçi kişilerin başında gelen Sabahattin Ali, öykülerindeki karakterleri tasvir yoluyla anlatarak iyi veya kötü yanlarını ortaya koyar. Öykülerindeki tasvirler romanlarında olduğu gibi uzun ve ayrıntılı değildir.

Öykülerindeki karakterler ilk zamanlar hayvanlar olurken daha sonra çeşitli insan tiplerini karakter olarak seçer. "Kırlangıçlar" ve "Bahtiyar Köpek" adlı öykülerinde karakter olarak hayvanlar daha ağır basmaktadır. "Kırlangıçlar" adlı öyküsünde hiçbir insan karakteri bulunmaz, Sabahattin Ali bu eserinde birbirine aşık olan iki kırlangıcın hikâyesini anlatır. "Bahtiyar Köpek" adlı eserinde insanlar bulunsa bile asıl önemli rolü köpek karakterine verir. İnsanları ve insan ilişkilerini ön plana çıkardığı öykülerinde ağırlıklı olan karakterler erkektir. Eserlerindeki erkek karakterleri daha hırslı ve daha yoğun düşünen tipler olup genellikle işsiz durumdadırlar. Öykü karakterlerde en fazla ortaya çıkan meslek grubu memurlardır. Köyde geçen öykülerinde daha çok ağa, imam, muhtar ve köylü insanı gibi karakterler öne çıkar. Kırsal kesimi anlattığı öykülerinde, halkın tarlasını ve mahsullerini yöneten köyün ağaları bulunur. Ağalar gerekirse cinayet işletir ve suçu başka birisinin üzerine yıkar. Hapishane öykülerinde ise: cezaevi müdürü, jandarma ve gardiyan gibi karakterler ön plandadır.

Öykülerinde kadın karakter sayısı azdır ve genellikle kadınlar ikinci plandadır. Öykülerindeki kadınlar, tarlada ve bahçede çalışan; çamaşırla ve ev hizmetiyle uğraşan tiplerdir. Köy öykülerindeki kadınlar evlerine ve eşlerine bağlıdır. Sabahattin Ali "Kazlar" öyküsünde hapiste olan eşini rahat ettirebilmek için komşusunun kazını çalan kadının hapse düşmesi olayını anlatır. Öykülerinde güçlü ve çekici görünen kadın sayısı az da olsa vardır. Bu kadınlar genellikle toplumca yadırganan yönleriyle ele alınır. İstanbul'da geçen öykülerinde ise güzel ve varlıklı kadınlara rastlanır. Öykülerindeki çocuklar ise genellikle bir fon değerindedir.

Öykülerindeki memur karakterleri genellikle yoksul, geçim sıkıntısı yaşayan, silik ve etrafınca fazla önemsenmeyen insanlardır. Memurlar genel olarak dürüst ve adil olmayan bir şekilde davranır. Bir dönem Almanca öğretmenliği de yapan Sabahattin Ali, öykülerinde öğretmenlere de yer verir. Öğretmenlerin iyi yanlarını daha çok göstermekle beraber olumsuz yanlarına da değinir. Doktor karakterleri ise genellikle çıkarcı ve duyarsız bir görünüm verir.

Öykülerindeki mekanlar ağırlıklı olarak Anadolu ve İstanbul'dur. Yurt dışında geçen öykülerine örnek olarak "Köstence Güzellik Kraliçesi" adlı yapıtı verilebilir. Bu yapıt Romanya'da başlar ve Berlin'de devam eder. "Bir Gemici Hikayesi" adlı yapıtında ise mekan olarak Kızıldeniz (Şap Denizi) ve Akdeniz kıyısında bulunan Port Said kentinin adı geçmektedir. "Viyolonsel" adlı öyküsü, bir gemi kazası sonucunda gelişir ve Afrika'nın sığ bir ormanında geçer. Sabahattin Ali'nin Anadolu anlayışı genellikle Orta Anadolu ve Ege Bölgesi ile sınırlıdır. Bu sınırlamayı Kuyucaklı Yusuf romanında da görmek mümkündür. Bazı öykülerinde mekan olarak doğa öne çıkar. Kapalı mekanlara ise hastane, otel, han ve cezaevleri örnek gösterilebilir.


ROMANLARI

Sabahattin Ali'nin üç romanı önce tefrika edildi, ardından da kitap olarak yayımlandı. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'un gazetelerdeki tefrikası zaman zaman kesintiye uğradı. Roman, Tan gazetesinde tamamı tefrika edildikten sonra kitap olarak ilk kez 1937 yılında basıldı. İçimizdeki Şeytan adlı romanı Ulus gazetesinde seksen yedi bölüm şeklinde tefrika edildi, 1940 yılında ise kitap olarak basıldı. Hakikat gazetesinde tefrika edilen Kürk Mantolu Madonna romanı ise Büyük Hikâye başlığı altında toplamda elli gün olmak üzere kırk sekiz sayı şeklinde yayımlandı. Sabahattin Ali bu romanına, İstanbul'da bulunan Büyükdere asker çadırında başladı ve romanını günü gününe yazıp gazeteye gönderdi. Yedi Meşaleci Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali'nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşünüp sonra da vazgeçtiğini dile getirdi. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirdi.

Sabahattin Ali'ye ait romanlarda ilk olarak bireysel temalar ön plana çıkar. İşlediği bireysel konular sevgi ve aşk kavramlarıdır. Bu kavramlardan sonra ikinci olarak evlilik teması üzerinde yoğunlaşır. Eserlerinde diğer öne çıkan konular ise sosyal sorunlar, iletişimsizlik ve yalnızlıktır. Sosyal ve toplumsal konuları işlerken köylü, işçi, mesai arkadaşı, esnaf ve memur gibi sıfatlara sahip olan karakterler yer alır. Aydın kesim insanlarına değindiği romanlarında ise eleştirel ve realist bir tavır sergiler. İçimizdeki Şeytan aydın kesime yönelik eleştirel ifadelerinden izler taşımaktadır.

Kuyucaklı Yusuf romanında aşk teması ön plana çıkar. Evlilik ile Anadolu'nun sosyal ve ekonomik yapısı diğer ana temalardır. İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında da öne çıkan tema aşk ve evliliktir. Bu evlilikler genelde sağlıklı bir şeklide yürümedikleri görünümünü verir. Yazara ait üç romanın sonu birbirlerine benzemektedir: Kürk Mantolu Madonna'da Maria Puder ve Kuyucaklı Yusuf'da Muazzez karakteri romanın sonunda ölen kişiler olurken, İçimizdeki Şeytan''da ise Macide son olarak Bedri'ye yönelir. Romanlarındaki yozlaşma konusu ise daha çok kırsal kesimde ele alınır. Kuyucaklı Yusuf'taki Şahinde, Hacı Etem, Şakir ve Hilmi Bey; bir tür toplumsal yozlaşmanın örneğidir. Aydın kesimdeki yozlaşmalara ise İçimizdeki Şeytan romanında değinir. Romanda Ömer'in yakın çevresi belirli bir eğitim görmüş ve çeşitli sıfatlara sahip kişilerdir; fakat davranışları sahip oldukları eğitim ve sıfatları gölgelemektedir.[

Sabahattin Ali, romanlarındaki kişileri konunun geçtiği mekanlara göre seçer. Kuyucaklı Yusuf'ta köylüler, kasabalılar, memurlar; İçimizdeki Şeytan'da yazar, öğretmen ve profesör gibi sıfatlara sahip kişiler; Kürk Mantolu Madonna'da ise Raif Bey'in çalıştığı yerdeki arkadaşları, Almanya'da tanıştığı kişiler ve aşık olduğu Maria Puder roman kadrosunu oluşturur. Kuyucaklı Yusuf romanı en geniş karakter kadrosuna sahip romanıdır. Üç romanında, Yusuf, Ömer ve Raif Efendi ana erkek kahramanlardır. Sabahattin Ali romanlarında erkek karakterler daha ön plandadırlar; fakat bu kişiler güçlü ve etkin bir görünüme sahip değillerdir. Ana erkek kahramanların ortak özellikleri bulundukları çevreye uyum sağlayamamış kişiler olmalarıdır. Kısa sürede ciddi değişimler yaşayan bu karakterler olayları yönlendirmede güçlük çekmektedirler. Buna örnek olarak Yusuf karakterinin çözümü yakın çevresindekileri öldürmekte bulması veya Raif Bey karakterinin soğuk havalarda saatlerce sokaklarda gezmesi verilebilir.

Romanların kapsadığı zaman dilimi farklılıklar göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna romanlarında on iki ila on beş yıllık bir zaman diliminde yaşanan olaylar anlatılmaktadır. Kuyucaklı Yusuf'ta olaylar ileriye doğru anlatılır ve özet yöntemiyle de zamanlar arasında geçiş yapılır, Kürk Mantolu Madonna ise ileriye doğru yazılmamış olup, geriye doğru giden bir anlatıma sahiptir. İçimizdeki Şeytan romanındaki gelişmeler ise yaklaşık üç ile beş ay arasında gerçekleşir.

Romanlarındaki olayların geçtiği mekânlar birbirlerine göre farklılık göstermektedir. Kuyucaklı Yusuf romanındaki mekan bir kasabayken, İçimizdeki Şeytan romanında ise İstanbul'dur. Bu romanda deniz kenarı ve cadde kaldırımları da seçilen mekanlardandır. Roman karakterlerinden Macide'nin Balıkesirli olmasından dolayı bu şehirden de kısaca söz edilmektedir. Kürk Mantolu Madonna romanında ise mekan olarak Berlin seçilmiştir. Romanın sonlarına doğru ise olaylar Ankara'da geçmektedir. İlk romanı olan Kuyucaklı Yusuf'ta ise olaylar Kuyucak köyünde başlayıp Edremit'te devam eder. Bu romanındaki diğer mekanlar ise Burhaniye ilçesi ve Yusuf'un tahsildarlık yaptığı köylerdir. Kuyucaklı Yusuf romanı kırsal kesimde geçtiği için doğa da mekan olarak kullanılmıştır; romanda bağ ve bahçeler karakterlerin toplu olarak bulunduğu yerlerdir

Yunanistan İçki fiyatları 2025 Metro Alkol Fiyatları 2025: Güncel Liste Eski emniyet müdürü Necat Hepkon’un oğluna tefecilik suçlaması
Sonraki Haber