Sakarya, olmasın öz yurdunda parya!

Tarihçi yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan, Sakarya Meydan Muharebesi'nin tarihi kalıntıları konusunda önemli uyarılar geldi

Sakarya Meydan Muharebesi’nden kalma siperlerin büyük bir tehdit altında olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İlber Ortaylı, bölgedeki taşocaklarının siperleri tehdit ettiğini belirtti.

İlber Ortaylı, Hürriyet’teki yazısında “Taşocağı o bölge için çok mu elzem? Mirası korumak için bazı fedakârlıklar yapamaz mıyız? Bu nasıl bir açgözlülük!” diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- Taşocağı çok mu elzem

Sakarya Meydan Muharebesi 900 yıllık Türkiye tarihindeki en kanlı ve en inatçı direnişti. Bugün Sakarya Meydan Muharebesi’nin yaşayan abidesi olan siperlerin ihmal edildiği ve silinmeye yüz tuttuğu anlaşılıyor. Burada taşocakları çok da lazımmış gibi tam siperlerin üzerinden ilerliyor. Taşocağı o bölge için çok mu elzem? Mirası korumak için bazı fedakârlıklar yapamaz mıyız? Bu nasıl bir açgözlülük!

Sosyal medyada Süleyman Duman adlı emekli astsubay ve tarihsever arkadaş (Twitter adresi @msuleymanduman) Kurtuluş Savaşı’ndaki meydan muharebelerinin ve halihazırda siperlerinin durumunu takip ediyor ve elindeki imkânlarla sosyal medyadan fotoğraf paylaşarak ilgilenenleri bilgilendiriyor.

Taşocağı çok mu elzem

1921’de 10 Temmuz-25 Temmuz arasındaki Kütahya ve Eskişehir’in terkinden sonra, bütün birlikler yeni ricat düzeniyle Sakarya Nehri’nin doğusuna çekilmişti. Ama dünyanın bozuk dengelerinin ortasında, yeni Türkiye stratejik yönden bir dehayla hayata doğmaktaydı. Sakarya Nehri’nin doğusunda başlayan direniş, 100 kilometre genişliğindeki cephede atılan topların yer yer Ankara’dan duyulmasına bile sebep olmaktaydı. 23 Ağustos ile 13 Eylül arası, yani 22 gün 22 gece süren savaş 900 yıllık Türkiye tarihi açısından en kanlı ve en inatçı direnişti. Fatihlerin torunları ana yurdu savunmayı da bilmişti.

GAZİ UNVANI, MAREŞAL RÜTBESİ

Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki strateji, daha gevşek olan Yunan güney hattına gizlice yönelmekten ve kuvvetleri süratle yığmaktan geçiyordu. TBMM ordusunun sayıca tek üstünlüğü olan süvari kuvvetlerinin süratli ve ani hareketiyle, iki tarafın inatçı savaşı çok kısa sürede Yunanların gerilemelerine neden oldu, ama bu gerilemenin Eskişehir’in ötesinde Afyon hattında durduğu da bir gerçektir. Ordunun donatımı başlamıştı. Mühimmat ve teçhizat sıkıntısı içindeki Meclis Hükümeti bu zaferle kendine geldi. İstanbul Hükümeti’nin azlettiği ve hakkında idam fetvası verdiği Mustafa Kemal Paşa, muzaffer ve güçlü kumandan olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden “Gazi” unvanını ve Müşir (Mareşal) rütbesini aldı.

Demiryolu Ankara’da bitiyordu. Binaenaleyh demiryolundan yararlanmak, ikmal ve nakil işlemlerini düzgünce yürütebilmek için son uygun nehirlerinden biri burasıydı. Sakarya Meydan Muharebesi ordunun direnişi yanında demiryolcuların da zaferidir. Savaşın sonunda Yunan ordusu batıya doğru geriledi. Kısa süre önce Eskişehir’i dahi boşalttı. Bir yıllık süreden sonra da Başkumandanlık Meydan Savaşı’yla Kocatepe’de zafer noktalandı.

HENDEKLERİ KORUMAK GEREK

Oysa bugün Sakarya Meydan Muharebesi’nin kalıntısı, yaşayan abidesi olan siperlerin ihmal edildiği ve silinmeye yüz tuttuğu anlaşılıyor. Mesela burada taşocakları çok da lazımmış gibi tam siperlerin üzerinden ilerliyor. Bu taşocakları orada işletildikçe siperlerin ve savaş meydanının atmosferini ve hatlarının korunması mümkün değil. Taşocağı o bölge için çok mu elzem? Mirası korumak için bazı fedakârlıklar yapamaz mıyız? Bu nasıl bir açgözlülük! Bu 1.5 kilometrelik hat ve irtibat hendeklerin korunması gerekir. Savaş siperlerinin muhafazasına bazı yerlerde başlandı. Ama Kurtuluş Savaşı’nın en önemli noktalarından tarih olarak başta geleni Sakarya hattıdır.

BEKLEMEYELİM

Çanakkale Muharebeleri Savaş Alanı’nı birtakım eksiklikler göze çarpsa da koruyoruz. Yapılanlarla yetinmek olmaz. Tarih için, sağlıklı bir çevre ve doğa için bu şart. Afyon Kocatepe’de de onlarca yıldır bir gayret görülüyor. Sakarya muharebe alanında aynı dikkati görmek mümkün değil. Oysa çok önemli bir yer olduğunu herkes onaylayacaktır. Gelecek yıl Kurtuluş Savaşı’na başlayışın 100. yılı. 2022 Eylül sonuna kadar devam edecek bir süreç içinde bu gibi anıtların korunması, tespiti, uzun ömürlü açık hava müzeleri haline getirilmesinin ne kadar gerekli olduğu açıktır. Bu bölgelerde adım başı korunamamış mezarlar ve milli şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’un belirttiği gibi ‘şüheda’nın kemiklerine rastlanabiliyor. Daha fazla beklemeyelim. Unutmayalım bu memleket Birinci Dünya Savaşı’na aslında 1911’de başladı ve 1922 yılında Mudanya’da bitirdi.

Galatasaray'ın Bodrum FK maçı ilk 11'i belli oldu Melissa Vargas ve Zehra Güneş Sevgili mi? Fenerbahçe'nin Kayserispor maçı ilk 11'i belli oldu
Sonraki Haber