Salih Bayraktar kimdir? AK Parti Sarıyer adayı mı?

Salih Bayraktar kimdir? 2019 Yerel Seçimleri yaklaştıkça partilerin adaylarını netleştiriyor.Kamuoyunun sabırsızlıkla beklediği adayların kimler olacağı merak konusu.Sarıyer için AK Parti'den Salih Bayraktar'ın aday gösterileceği iddia ediliyor.Vatandaşlar adayların kimler olacağını araştırmaya başladı.Peki Salih Bayraktar kimdir? AK Parti Sarıyer adayı mı? Merak edilen detaylar haberimizde...

Salih Bayraktar kimdir? 31 Mart seçimeleri adım adım yaklaşıyor.Kamuoyunun sabırsızlıkla beklediği adayların kimler olacağı merak konusu.Sarıyer için AK Parti'den Salih Bayraktar'ın aday gösterileceği iddia ediliyor.Vatandaşlar adayların kimler olacağını araştırmaya başladı.Peki Salih Bayraktar kimdir? AK Parti Sarıyer adayı mı? Merak edilen detaylar haberimizde...

Yerelseçimlere az bir zaman kaldı. Superhaber'e ulaşan bilgilere göre AK Parti Sarıyer adayının Salih Bayraktar olduğu belirtiliyor. Resmi açıklama yapıldığı zaman sitede yer alacak.

Salih Bayraktar

1960 yılında İstanbul’un Sarıyer İlçesi'nde doğdu. İlkokul ve lise eğitimini Sarıyer’de tamamladı. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde okudu. Denizcilik, Sanayicilik ve Uluslararası Ticaret alanında girişimcilik faaliyetlerinde bulundu. 14 Aralık 2014 ve 01 Nisan 2018 tarihlerinde AK Parti İlçe Başkanı olarak seçildi. Ülkemizin kalkınması ve Sarıyer İlçemizin her alanda başarısı için teşkilatın bütün kademesinde arkadaşlarımızın ve vatandaşlarımızın desteği ile siyasi çalışmalarına devam etmektedir. Birçok sivil toplum kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği ve Yeşilay Şube Başkanlığı yapmıştır. Evli ve üç çocuk babasıdır.

SARIYER

Boğaz’daki en eski yerleşim bölgelerinden biri olan semtin ismi antik çağda “Simas” olarak geçer. Tarihsel süreç içinde “Kutsal Ana”, bazı kaynaklarda da “Kutlu/Güzel Akarsu” veya “Kutlu/Güzel Su” anlamında kullanılan “Simas” isminin yanı sıra “Skletrinas”, “Saron” ve Bizans döneminde “Limas” isimleri de kullanılır. Ancak Osmanlı dönemi başlarına dek yaygın olarak “Simas” ismi kullanılmıştır.

 “Simas” isminin “Sarıyer” ismine dönüşmesi hakkında kesin bir bilgi bulunmazken çeşitli söylenceler bulunmaktadır. Bu söylencelerden biri “Sarıyer” isminin, İstanbul’un fethi sırasında ölen “Sarı Er” lakaplı bir yeniçeriden alınmış olduğuna dayanan söylencedir. Buna göre semtte türbesi bulunan “Sarı Er” zaman içinde “Sarı Baba” ismiyle anılmaya başlar… Söylencelerden bir diğeri de “Sarıyer” isminin bir zamanlar Maden Mahallesi çevresinde altın ve bakır madenlerinin çıkarıldığı sarı renkli yarlardan aldığı ve semtin isminin önce “Sarı Yar”, sonra “Sarı Yeri” ve nihayet “Sarıyer” olarak anılmaya başladığına inanılan söylencedir…

 Bizans döneminin sonuna dek esas yerleşim merkezleri arasında ismi sayılmayan Sarıyer, eski çağlarda daha çok boş arazi ve tepeleri ile bilinir. Bizans İmparatorluğu döneminde semt, kıyı kesimlerinde ayazma, kilise ve limanı bulunan birkaç hanelik köylerin bulunduğu az sayıda yerleşim merkezi ile anılır. Bu küçük köyler eski çağlardan başlayarak balıkçılıkla geçinmekteydi. İstanbul’un fethinden sonra Anadolu ve Adalar’dan getirilen göçmenlerin iskân edildiği Sarıyer köyleri zaman içinde inşa edilen liman, cami, hamam, çeşme, konak ve sahilhaneler ile gelişmeye, büyümeye başlar. 

Evliya Çelebi, Seyahatname isimli eserinde 17. Yüzyılda gelişmiş köylerin bulunduğu Sarıyer’i bin kadar bağlı, bahçeli ve mamur haneli bir semt olarak anlatır. İki mahallede Müslümanların, yedi mahallede de Hristiyanların yaşadığı Sarıyer’de Müslüman halkın bağcılıkla, Hristiyan halkın da balıkçılıkla geçimini sağladığını belirtir.

 18. yüzyıldan başlayarak Boğaz’a Karadeniz’den gelebilecek saldırılara karşı savunma mevzileri oluşturulmaya başlanır. I. Abdülhamid’in yaptırdığı Delice Tabya ve III. Selim’in kurdurduğu tahkimatlar bu dönemde inşa edilir. Saray çevresinin yalı ve konaklarının yer almaya başladığı bu dönemde Sarıyer köylerine gayrimüslim ailelerin iskânına izin verilir. 19. yüzyılda Trakya köylerinden fes ve şayak boyama ustaları, bu sanatı öğretmeleri için İstanbul’a getirilerek bugün Boyacıköy ismini taşıyan Baltalimanı ile Emirgan arasına yerleştirilir. 1877 ile 1888 yılları arasında yapılan, “93 Harbi” olarak da bilinen Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Balkanlar’dan ve Karadeniz’den göçenler ile Sarıyer nüfusu giderek büyümeye başlar.

 19. yüzyıla kadar II. Selim (1566-1574), IV. Murad (1623-1640), Sarıyer’de av köşkü bulunan IV. Mehmed (1648-1687), III. Selim (1789-1807) gibi padişahların kışları avlanmak, yazları da dinlence için gittiği Sarıyer, Fındık, Çırçır, Hünkâr, Kestane suları gibi kaynak suları ve koruları ile İstanbul’un mesire yeri olma özelliğini sürdürür.

 Dönemin yazılı kaynaklarında gayrimüslimlerin yalıları, köşkleri ve bahçeleri ile birlikte eğlence ve sayfiye yeri olarak da anılır. Bu yüzyılda merkezi Pera’da (Beyoğlu) olan büyükelçiliklerin yazlık sefaretlerinin büyük bir kısmının Sarıyer İlçesi sınırlarına inşa edilmesi, Şirket-i Hayriye’nin vapur seferlerinin başlaması ile birlikte İstanbulluların mesire yerlerine, kaynak sularına ziyaretleri bölgenin ünlenmesine neden olur.

 20. yüzyılda birbiri ardına gelen I. ve II. Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı, İstanbul’a göçlerin yaşanmasına neden olur. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Sarıyer merkez ve köylerinde Müslüman nüfus artarken, gayrimüslim nüfus hızla azalır.

 Sarıyer’in Boğaz kıyalarındaki semtleri 1960’lara kadar daha çok yazın kalabalıklaşan bir sayfiye yeri iken, kara yollarının yapılması ve sahil yolunun genişletilmesiyle birlikte yapılaşma hızla artmaya başlar.

 Uzun yıllar boyunca bir Boğaz köyü özelliğini koruyan, yazın plaj ve gazinoları ile özellikle hafta sonları mesire yeri olarak seçilen su kaynakları ile ünlenen Sarıyer, hızla değişime uğrayarak bu özelliklerini kısmen kaybeder. Kıyı bölgelerine lüks konutlar, sırtlara ise gecekondu mahalleleri inşa edilir.

 1975 tarihli Boğaziçi Yasası öngörünüm bölgesini korumaya çalışmışsa da kontrolsüz büyüme önlenemez. 1980’lerde yeni yolların yapımıyla artık İstanbul’a çok yakın olan köylere doğa ile iç içe yaşamak için yerleşenlerle birlikte Sarıyer’in konut yapısı ve doğal görünümü değişir.

 COĞRAFYA VE İKLİM 

Avrupa yakasında yaklaşık olarak 41 derece kuzey enlemi ile 29 derece doğu boylamının kesiştiği noktada bulunan Sarıyer İlçesi’nin sınırları kuzeyde Karadeniz, doğuda İstanbul Boğazı, batıda Eyüp, güneyde ise Şişli ve Beşiktaş ilçelerine kadar uzanır. Sarıyer İlçesi, Çatalca Yarımadası’nın doğu kesiminde yer alan sırt ile bir yandan İstanbul Boğazı’na, diğer yandan da kuzeyde Karadeniz’e doğru alçalan topraklar arasında yer alır. İlçenin Karadeniz kıyısı yer yer düz kumsal, bazı yerlerde de falezlidir. Batı yönünde Kısırkaya ile Kilyos arasındaki kıyı kumsal, doğu yönünde Kilyos ile Rumelifeneri arasındaki kıyı ise kayalık falezler halinde devam eder. Rumelifeneri açıklarında bulunan kayalıklar Öreke Adaları ismini taşır.

 İstanbul Boğazı kıyıları fazlaca girintili çıkıntılı olan Sarıyer’in en önemli koyları Büyükdere, İstinye ve Tarabya koylarıdır. Başlıca burun ise Yeniköy’dür. Dar bir sahil şeridinden sonra yükselen dik yamaçların bulunduğu Sarıyer’in yükseltileri arasında; Kocataş Tepe, Büyüktepe, Kartaltepe, Maltıztepe, Tarabya, Şeytandağı, İbrahim Paşa Tepesi, Tabya Tepesi ve Ağlamış Baba Tepesi sayılabilir. Yüzölçümü 152,26 km2 olan ve 74 metre rakıma sahip Sarıyer’de yerleşim sahil boyunca sıralanır. 

Genel olarak Karadeniz iklimi özelliklerini taşıyan Sarıyer, ılıman ve nemli bir iklime sahiptir. Sahil kesimlerinde mevsimlere göre hava koşulları değişiklik gösterir. Kışın yağışlar fazla, yazın ise rüzgârlar sabit ve yağışlar azdır. Marmara Denizi’nde lodos, Karadeniz’de karayel ve yıldız karayel rüzgârlarının meydana getirdiği fırtınalar Sarıyer’de etkili olur. Yıllık ortalama 727 kg. yağmur alan en yüksek sıcaklığın +40 derece olduğu Sarıyer’de yıllık sıcaklık ortalaması 13,7 derecedir.

 ORMANLAR VE KORULAR

Doğal bitki örtüsü açısından İstanbul’un en zengin ilçelerinden biri olan Sarıyer’de Karadeniz iklimi etkisindeki ormanlar ile Akdeniz iklimi etkisindeki maki örtüsü bir arada bulunur. Yüzölçümü 152,26 km² olan Sarıyer’de arazinin 2/3’üne yakını yeşil alandır. Doğu ucu ilçe sınırları içine uzanan İstanbul’un en geniş ormanlık alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, doğal su kaynakları ile İstanbul’un içme suyu gereksinimin büyük bölümünü karşılar. Yüzyıllardır İstanbul’un en ünlü mesire alanlarından biri olan Belgrad Ormanı içinde bulunan tarihi bentleri ile de bilinir. Belgrad Ormanı, İstanbulluların mesire, dinlence ve spor faaliyetlerine ev sahipliği yapmanın yanı sıra Av-Koruma-Üretme Sahası ve Balık Üretme İstasyonu ile hizmet vermektedir. Orman içinde Türkiye’nin ilk arboretumu Atatürk Arboretumu bulunmaktadır.

 Belgrad Ormanı’nın yanı sıra Rumelikavağı-Rumelifeneri-Kilyos üçgeni içinde bulanan ormanlar ilçenin yeşil alanlarının önemli bölümünü oluşturur. Sarıyer ormanları kadar koruları ile de ünlüdür.

 Bu koruların başlıcaları Boğaziçi Üniversitesi Korusu, Emirgan Korusu, Said Halim Paşa Korusu, Avusturya Elçiliği Korusu, Fransa Elçiliği Korusu, Alman Elçiliği Korusu, Huber Köşkü Korusu, Dalyan Korusu, Rusya Elçiliği Korusu, Hamdi Paşa Korusu’dur. Sarıyer ilçe sınırları içinde kestane, kayın, gürgen, kızılağaç, ıhlamur, meşe, çınar, servi ve çam ağaçları yetişir. Korular, park ve bahçelerde yetişen Boğaziçi’nin simgesi sayılan erguvan, manolya, akasya ve morsalkımlar Sarıyer’in yeşil dokusuna katkı sağlar.

 DERELER VE KAYNAK SULARI

 Antik çağlardan başlayarak günümüze dek Sarıyer, doğası ve temiz havası ile bilinir. Ormanları ve korularının yanı sıra su kaynakları ile de ünlü olan Sarıyer’de küçüklü büyüklü çok sayıda dere bulunmaktadır. İstanbul’un en önemli su havzasına sahip Sarıyer, dereleri ve kaynak sularının bir kısmı günümüze dek ulaşmıştır. 

İlçe sınırları içinde bulunan Kâğıthane Deresi’nin kolları olan Göksu Deresi, Şeytandere ve Ayazağa Suyu Haliç’e dökülür. Diğer dereler Mandıra Deresi, Sarıyer Deresi, Büyükdere, İstinye Deresi, Çelebi Deresi, Tarabya Deresi, Bakla Deresi, Maltız Deresi, Tuz Dere, Kömdere, Kurşunsuyu, Çimendere, Sipahi Deresi, Uzundere, Keten Deresi, Garipçe Deresi, İskender Deresi, Kavak Deresi, Çırçır Suyu, Kestane Suyu ve Baltalimanı Deresi ise Karadeniz ve Boğaziçi’ne akar. Zaman içinde yol, cadde ve park inşaları sırasında bu derelerden Sarıyer, İstinye, Tarabya, Garipçe ve Rumelikavağı dereleri kapatılır.

 Yerleşim tarihi boyunca İstanbul’un ünlü memba (kaynak) sularının bulunduğu Sarıyer, günümüzde de gerek içme suyu gerekse de mesire yeri olarak kullanılan su kaynakları ile İstanbullarının ilgi odağı olma özelliğini sürdürmektedir. Kaynak sularının başlıcaları arasında Kocataş Suyu, Neşet Suyu, Kefeliköy Suyu, Kestane Suyu, Hünkâr Suyu, Sultan Suyu, Fındık Suyu, Çırçır Suyu, Şifa Suyu, Kanlıkavak Suyu, Vakıf Memba Suyu sayılabilir. Neşet Suyu, Atay Suyu, Kirazlıbahçe Suyu, Şifa Suyu ve Çırçır Suyu gibi su kaynaklarından bazıları mesire yerlerinde bulunurken, bazıları da zaman içinde ya kaybolmuş ya da kirlilik nedeniyle kullanılmaz olmuştur.

 SU BENTLERİ VE KEMERLERİ

 Sarıyer’in tarihi zenginliklerinden olan su bentleri ve kemerleri, kaynak sularını tamamlayan eserler olarak önemli bir yere sahiptir. Kaynak ve yağmur sularının toplandığı bu açık su depoları Belgrad Ormanları’nda Osmanlı döneminde inşa edilen Kömürcü bent, Büyük bent, Ayvat bent, Valide bent, Kirazlı bent ve II. Sultan Mahmut bendi gerek mesire tutkunlarının gerekse de gezginlerin, turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir.

 SARIYER’İN İDARİ YAPISI

 Cumhuriyet’in ilanına dek günümüzde Sarıyer İlçesi sınırları içinde kalan yerleşimler diğer Boğaziçi köyleri gibi kendi kendine yeten küçük yerleşim yerleriydi. Sarıyer’in kırsal alanda yer alan köyleri Çatalca Vilayeti’ne bağlı Kilyos Nahiyesi’nin sınırları içinde yer alırken, İstanbul Boğazı kıyısındaki mahalleler Beyoğlu Kazası’na bağlıydı. 1926 yılında Çatalca kaza yapılıp, İstanbul Vilayeti’ne Sarıyer’in idari yapısı bağlanır ancak yönetim modeli 1930 yılına dek değişmeden gelir. İstanbul büyümeye başlamış, idari yönetim de buna paralel olarak yeni kazaların kurulması gündeme gelir. 15 Mayıs 1930 tarihli ve 1612 sayılı kanunla Fatih, Eminönü, Kadıköy, Beşiktaş ve Sarıyer kazaları kurulur. 1 Eylül 1930’da yürürlüğe giren kanunla Sarıyer İlçesi’nin ilk kaymakamı Hüdai Bey olur.

 Uzun yıllar Sarıyer’in yerel hizmetleri İstanbul Belediyesi Şube Müdürlüğü tarafından sürdürülür. 1984 yılında yapılan yerel seçimlerde İstanbul’daki birçok ilçede olduğu gibi Sarıyer’de de belediye teşkilatı kurulur. Ali Sandıkçı, ilk Sarıyer Belediye Başkanı olarak göreve başlar. 1992 yılında belediye teşkilatı kurulan Bahçeköy Belediyesi, 2009 yılında feshedilerek mahalleye dönüştürülerek Sarıyer İlçesi’ne bağlanır. 2012 yılında da Şişli sınırları içinde yer alan Ayazağa, Maslak ve Huzur mahalleleri Sarıyer İlçe sınırlarına dâhil edilir.

 2014’de kabul edilen Büyükşehir Kanunu ile köyler, mahalle oldu. Sarıyer’in sekiz köyü olan Kumköy (Kilyos), Demirciköy, Garipçe, Gümüşdere, Zekeriyaköy, Kısıkkaya, Rumelifeneri ve Uskumruköy de ilçeye bağlı mahallelere dönüşür. Sarıyer’de bugün 38 mahalle bulunmaktadır; Ayazağa, Bahçeköy Kemer, Bahçeköy Merkez, Bahçeköy Yenimahalle, Baltalimanı, Büyükdere, Cumhuriyet, Çamlıtepe, Çayırbaşı, Darüşşafaka, Demirciköy, Emirgan, Fatih Sultan Mehmet, Ferahevler, Garipçe, Gümüşdere, Huzur, İstinye, Kazım Karabekir, Kısırkaya, Kilyos, Kireçburnu, Kocataş, Maden, Maslak, Merkez Sarıyer, Pınar, Poligon, PTT Evleri, Reşitpaşa, Rumelifeneri, Rumelihisarı, Rumelikavağı, Tarabya, Uskumruköy, Yeniköy, Yenimahalle, Zekeriyaköy.

 SARIYER NÜFUSU

 Sarıyer nüfusu Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 yılı verine göre 342 bin 753 kişidir. Bunların 169 bin 918 erkek ve 172 bin 835 kadındır. Türkiye’nin hemen her şehrinden insanın yerleşmek için seçtiği, genç nüfusun ağırlıkta olduğu Sarıyer, mozaik yapısı ve beraberinde gelen kültürel zenginliği ile dikkat çekmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 verilerine göre Sarıyer’de ikamet edenlerin nüfusa kayıtlı oldukları illerin başında İstanbul, Sivas, Giresun, Rize, Trabzon, Kastamonu, Samsun, Ordu, Sinop, Tokat, Erzincan, Ardahan, Amasya, Erzurum, Malatya, Çorum, Ankara, Kars, İzmir, Elazığ, Ağrı yer almaktadır.

 SOSYAL-EKONOMİK YAŞAM

 Sarıyer ilçesi yıllarca bir sayfiye semti olarak algılandığından ilçe ekonomisinde sanayi hiçbir zaman önemli yer tutmamıştır. Var olan fabrikaların kapanması, Sarıyerlilerin ilçe dışında çalışmasına neden olmuştur. Turizm bölgesi olan Sarıyer’de kıyı boyunca açılan restoran, otel gibi işletmeler ilçenin ekonomik gelişimine katkıda bulunur. İlçe sınırları içinde bulunan çok sayıda holding merkezi, Borsa İstanbul gibi kuruluşlar ile üniversiteler Sarıyer’de ekonomik hayata can vermektedir. Günümüzde ilçe sınırları içinde Maslak Atatürk Oto Sanayi ve Ayazağa’daki bir kaç fabrika dışında sanayi tesisi bulunmamaktadır. Kapanan ya da taşınan fabrikaların yerlerine konutlar inşa edilmiştir.

 Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde özellikle İstinye ve Büyükdere’de sanayi tesisleri açılır. Taş ve kireç ocaklarının bulunduğu İstinye’de, 1886’da kurulan “Dersaadet Buz Osmanlı Şirketi”, 1890’ların başında üretime başlayan “İstinye Lineros Kireç Fabrikası”, 1912’de açılan ve 1991 yılına dek hizmet veren “İstinye Tersanesi ya da o zamanki ismiyle “Boğaziçi İstinye Havuz ve Destgâhları Anonim Şirketi” semtin önemli tesislerinin başında gelmekteydi.

 1886’da İstanbul’un en fazla üretimini yapan “Piere Salomon Tuğla Fabrikası” başta olmak üzere, “Demirciyan Tuğla Fabrikası” gibi çok sayıda tuğla ve kiremit fabrikasının açıldığı Büyükdere’de, 1909’da açılan “Büyükdere Nektar ve Bira Fabrikası”, 1930 yılına kadar üretime devam eder. Bu fabrikanın yerine kurulan ve 1988’e kadar faaliyet gösteren Tekel Kibrit Fabrikası da bölgenin gelişiminde büyük rol oynar. 1950’lerden sonra açılan “Turkay Kibrit Fabrikası”, “Kavel Kablo Fabrikası”, “Beldesan Bisiklet Fabrikası” gibi fabrikalar daha sonraki yıllarda birer birer kapandılar.

 Bizans’tan başlayarak Osmanlı döneminde ve giderek etkisi azalsa da günümüzde de balıkçılık, Sarıyerlilerin ekonomik yaşamında önemli bir yer tutar. Yaz ve kış olta ve açık deniz balıkçılığı yapılan Sarıyer, bir zamanlar dalyan balıkçılığı ile de ünlüydü. Bugün ancak bir, iki dalyanın kaldığı Sarıyer’de ağ balıkçılığı kıyı boyunca yapılmaya devam etmektedir.

Mahmut Arıkan kimdir, nereli? Mahmut Arıkan'ın kökeni ne? Tunceli Belediyesi Meclis Üyesi Birsen Orhan'a ev hapsi! Göztepe 2-0'dan geri geldi, Beşiktaş evinde buz kesti!
Sonraki Haber