Şaşırıyorum bazen yazdıklarıma gelen tepkilere...
Şaşırmak kelimesi bile az kalıyor yaşadığım hayrete...
Osmanlı’dan bir hikaye anlatıyorum... Ne saltanat hayranlığım kalıyor, ne Cumhuriyet düşmanlığım...
Menderes’in trajik sonunu yazıyorum... Ne irticacılığım kalıyor, ne laiklik düşmanlığım...
Nazım yazıyorum mesela, laf çakıyor birileri o ‘vatan haini’ diye...
Sadi Şirazi’den bir öykü paylaşıyorum, ne gericiğimi bırakıyorlar, ne şeriat hayranlığım kalıyor geriye...
Oysa hem Nazım’a yapılanlara, hem de Menderes ve arkadaşlarına olanlara aynı anda üzülebilmek mümkün kanımca...
Tarihten portreler yazmak, sanatçıların yaşam öykülerini kaleme almak onların tüm görüşlerini paylaşmak değil ki...
Sülün Osman’ı yazınca dolandırıcı, Karındeşen Jack’ı yazınca cani, Dali’den bahsedince dahi olmazsınız...
Ya da Mevlana sözlerini paylaşınca sufi, Yunus’tan dizeler yazınca gönül ehli, Hitler’den bahsedince de Nazi sayılamazsınız...
Ve fakat hele de sanatsa mesele, bütün ideolojilerden öte sevebilmek çok doğal naçizane bence üretilen her ne varsa...
Bu adeta takım tutarmışçasına saflaşma, empatiden yoksun sert kamplaşma ürkütüyor beni...
Yazanı, okuyanı, söyleyeni kendi zihninin otosansürüne hapseden bu halet-i ruhiyeden tedirgin oluyorum...
Ben bu toprakların ürettiği tüm değerlere sahip çıkmak, insanlık tarihinin tüm özgün, kıymetli işlerine eşit mesafede durmak, hepsinden istifade etmek istiyorum...
Bölmek, ayırmak, o senin bu benim demek, kendinden olmayandan nefret etmek kolay...
Ancak korkunç hızla kamplaşan bu dünyada, bizi birbirimize sevgiden, hoşgörüden, gönül dilinden başka hiçbir şeyin yakınlaştıramayacağını biliyorum...
Biz ne zaman bu hale geldik sorusu da manasız artık, bence doğru soru siz, biz, hepimiz ne zaman dönüştük bu şefkatten, merhametten, muhabbetten uzak nefret neferlerine...
Nedir bu öfke, bu tahammülsüzlük nerden sirayet etti genlerimize?
Oysa sadece biraz sevgi, anlayış, biraz hoşgörü yeter...
Hep birlikte daha güzel bir gelecek inşa edebilmenin yegane yolu sevgiden geçer...
Aslında tüm yazdıklarıda, satır aralarında bir ucundan bunu söylemeye gayret ediyorum?
Sahi, çok şey mi istiyorum?