Cumhuriyet tarihinin en büyük trajedilerinden biri, 1939 yılında Erzincan’da yaşanan büyük depremdir…
7.2 şiddetindeki korkunç depremde 32 binden fazla kişi hayatını kaybetmiş, yüz bin kişi yaralanmış ve yüz on bin bina da yerle bir olmuştur…
Halk perişan, yardım imkanları kısıtlı, enkaz kaldırma çalışmalarına katılacak insan sayısı sınırlıdır…
Hal böyle olunca, tarihi bir karar verir dönemin Erzincan Savcısı İzzet Akçal…
Cezaevinin kapılarını açar ve mahkumlara şöyle bir konuşma yapar…
‘Sizi, kurtarma çalışmalarında görev almak üzere serbest bırakacağım. Ancak tek bir şartım var! Hiçbiriniz kaçmayacaksınız. Canla başla çalışacaksınız ve işimiz bitince de cezaevine geri döneceksiniz!’
Çıktıkları gibi halkın yardımına koşar bütün mahkumlar…
Kan ter içinde enkazdan yaralı çıkartır, yıkık binaları onarır, hastaların başında beklerler…
Günlerce sürer bu çalışmalar ve her akşam yeniden sayım yapılır cezaevinde…
İçlerinden tek bir kişi bile verdikleri sözden dönmemiş, hiçbiri firar etmemiştir…
Mahkumların fedakarlığı karşılığında 1940 yılında TBMM'ye bir kanun teklifi verilir…
Bu teklif, özel bir af kanununu içermektedir…
1940 yılının 26 Nisan günü kanun Resmi Gazete’de yayımlanır ve yürürlüğe girer…
Buna göre, aralarında adam öldürme, hırsızlık, gasp, kız kaçırmaya teşebbüs, tütün kaçakçılığı gibi suçları bulunan 241 mahkumun, mahkumiyet sürelerinin beşte dördü affedilmiştir…
Bugünden geriye doğru bakınca, insan kendini ‘bize neler oldu böyle’ demekten alamıyor…
Hakikaten, ne oldu bize…
Nasıl geldik biz bu hale…
Bilen, anlayan, çözebilen varsa bana da anlatsın…