Sayım Çınar'dan, Daha filminin Gaza'sı ile muhteşem bir röportaj!
Hakan Günday’ın Daha adlı romanı büyük ilgi çekmiş, mültecilik konusunda önemli tartışmaların açılmasına vesile olmuştu. Devamında filmi geldi ve ödüller ardı ardına veriliyor. Sayım Çınar, Gaza karakterine hayat veren Hayat Van Eck ile konuştu.
Hayat öncelikle çok teşekkür ederim. Bu röportajı kabul etiğin için. Kabul edersin ki "Daha" çok zor bir metin, Hakan Günday’ın eserinden uyarlanan filmde oynuyorsun. Çok zor bir filmde rol aldın. Filmdeki en öne çıkan karakterlerden birisin. Gerçek hayattaki halinle filmdeki rolün arasındaki uyumsuzluk nedeniyle neler yaşadın? Zorlandın mı?
Hem uyumsuzluk hem de uyumluluk vardı aslında filmdeki ve gerçek hayattaki halimle. Çünkü filmde Gaza kötü olmadan önce gerçeklerin farkında varmamıştı, gerçekler onu bu kadar etkilememişti. Acıya karşı direniyordu. Birtakım olaylardan sonra Gaza: "Artık ezilen ve acı çeken taraf olmak istemiyorum" dedi. Ben de hala yaşamın acılarına ve gerçeklerine karşı mutlu bir yaşam sürmeye çabalıyorum. “Delirmeme az kaldı.”
Deliliğin arifesindesin diyebilir miyiz?
Herkes bir sınırda duruyor şu anda.
Filmden önce romanı okumuş muydun?
Özellikle romanı okumamamı istediler. Beni ilk gördüklerinde doğal hal ve tavırlarımı sevmişler. Ben de okumadım. Filmden sonra da okumak istemiyordum. Ama daha sonra kendimi tutamayıp bu güzel şaheserle tanıştım.
Hakan Günday’ın diğer romanlarını merak ediyor musun?
Tabii ki çok merak ediyorum. Şu an okuduğum kitap bittiğinde hemen alacağım. Kinyas ve Kayra’yı çok methediyorlar. Hakan abinin ilk kitabı olduğu için.
Mültecilerle ilgili çok özel bölümlerde görevliyi de oynuyorsun. Orası Bodrum civarı bir yer mi?
Antalya. Ama plakası 82. Var olmayan bir yer. Yer Kandalı. Romanda sözü edilen “yer.”
O BASINÇ VE ETKİ İSTER İSTEMEZ BENİ KÖTÜ BİR İNSAN YAPTI
Süreçte neler yaşadın? Ekibinle çünkü çok zor anlar yaşıyorsun film boyunca. O ruh haline gelmenin özel bir duygusu var mı?
Çekimleri yaptığımız depoya girince o ruh haline giriyorsun. Antalya deli gibi sıcak bir yer. 50 kişisiniz. İster istemez o kapana kısılma hissini içinizde hissediyorsunuz. O hisse de dayanarak çok rahat ettim. O basınç ve etki ister istemez beni kötü bir insan yaptı.
Sana yaşını sorsam, bana ”Size yaşımı söyleyemem çünkü her an değişiyor” mu dersin? Çünkü yaşından büyük bir karmaşanın içindesin. Film bittikten sonra filmde kaldığın anlar oldu mu?
Başımıza gelen her olay gibi bunun da bana birçok etkisi ve katkısı oldu. 18 yaşından küçük biri olarak büyüklerin dünyasında buldum kendimi. Nasıl davranmam gerektiğini, nasıl kendime hakim olmam gerektiğini orada öğrendim.
Film boyunca RAP şarkılar söyleyen bir ekip vardı. Hatta sen de nakaratlarla bizi selamlıyorsun zaten. RAP müzikle aran iyi mi?
Yok, hayır değil. Pek şarkı söyleyemem, RAP müzikte efsaneleşmiş olan Eminem, 2pac, Snoop Dog dinlerim. Ama çok aram yoktur.
Ahmet Taylan’la baba oğlu oynuyorsun. İlginç bir ilişki var aranızda. Romanda da öyle filmde de öyle. Zorlandığın anlar oldu mu?
Evet oldu. İlk oyunculuğum olduğu için nasıl kendime hakim olacağımı bilmiyordum. Bazı sahneler çok komik geliyordu. Kızgın olmam sert olmam gerekiyordu. Ciddiyetsizliğim sıkıntı çıkardı. Tabii ki bunlar çekimlerde olmaması gereken şeylerdi. Bu anlamda zorlandım.
Ekiple nasıl tanıştın?
Bir ajansa kayıtlıydım. 10 senedir. Türkiye’ye geldiğim zaman kayıt olmuştum. Şafak Fişek Ajansa. Oradan beni buldular. Şans eseri oldu. Tipimi beğenmişler. Sonra görüştük. İstedikleri birkaç şey vardı onları yaptım. Hepsini Beğendiler. Böyle birbirimizi bulduk.
Filmde duygusal bir aşk da yaşıyor karakterimiz Gaza. İlk aşk. Filmde Arap kızını denize çağırıyorsun. Gaza onun denize girmesini isterdi değil mi?
Evet. Kötü olmamak için hayattaki iyi şeylere tutunmaya çalışıyor. Aşk, güzellik, sevgi. Paylaştıkları ortak bir şey olsun isterdi. Aynı duyguyu tatmak isterdi.
HAYATIN GÜZELLİKLERİNDEN HAYATIN UMUTLARINDAN FAYDALANIP YAŞAMLARINI SÜRDÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR
Bu senin ilk sinema deneyimin. Filmdeki iki yakın arkadaşın onlar da aslında bir şekilde adaleti sorguluyorlar. Yanlış bir şey yapıyor olduklarını bildikleri halde onların da içinde bir adalet duygusu ve umut var değil mi?
Kesinlikle var. Onlar da bu zor oyunda kapana kısılmış bir şekildeler ve kaçmaya çalışıyorlar. Hayatın güzelliklerinden hayatın umutlarından faydalanıp yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar.
Evin manzarası çok güzel. Denize girme, sualtı çekimleri sahneleri var. Suyla özel bir bağın var mı?
Suyla özel bir ilişkim aslında pek yok. Yalnızsın, üzerinde neredeyse hiçbir şey yok. Özgürsün. Etrafında hiçbir şey yok. Apaçık, uçsuz bucaksız bir deniz var. Belki bu, Gaza’ya iyi gelmiştir.
Adana Film Festivali’nde film gösterildi. Ardından gelen tepkiler nasıldı?
Çok güzeldi. Olumsuz tepkiler de aldık ama iyi tepkiler çok daha fazla. Övgüler aldım. Çok mutluyum bunun için. Elimden geleni yapıp karşılığını almış olmak çok güzel.
Şu an dünyada Suriye mülteci sorunu var. Bu filmde de karşıya geçme hikâyesi anlatılıyor. Bu filmden sonra bakış açın değişti mi? Empatiyle ve daha barışçıl mı bakıyorsun?
Kesinlikle öyle. Filmde Suriyeli oyuncular vardı.
Kariyerine nasıl devam edeceksin? Hedefin ne?
Lise 3’teyim, Almanca eğitim de görüyorum. Şu anki önceliğim eğitimimi tamamlamak.
Amsterdam doğumlusun değil mi? Hollanda vatandaşı mısın?
Evet, Amsterdam doğumluyum. Babam Hollandalı annem Ankaralı. Çift vatandaşım.
Özlüyor musun Amsterdam’ı?
Özlüyorum ama çok da özleyeceğim bir şey yok orada aslında. 6 yaşıma kadar orada yaşadım çünkü. Asıl hatıralarım İzmir’de benim.
Festival süreci nasıl ilerliyor, katılabiliyor musun?
Okulumu engellemediği sürece festivallere katılacağım.
Film, Oscar aday adaylığına da girdi ne düşünüyorsun bu konuda?
Keşke seçilseydik. Çok mutlu olurdum ama başka filmi uygun bulundu. Kabul etmek dışında yapacak bir şey yok.