Hayırlı olsun. Bir seçimi daha geride bıraktık. Söylenecek çok şey var. Zaman içinde bir kısmını biz, bir kısmını başkaları söyleyecek; söylenenlerden daha fazlası ise aziz milletimizin izan ve irfanında zaten tezahür edecektir.
Seçim sonuçları ile birlikte görüyorum ki, çok sevinenler de var, çok üzülenler de. Benim tavrım ve tavsiyem ise itidalin ve aklın önüne hiçbir şeyin geçmemesi yönünde. Bu nihayetinde bir seçimdir. Milletimizin oyuna başvurulmuştur. Karar bu şekilde ortaya çıkmıştır. Saygılıyız, başımızın üzerinde yeri var. Türkiye Cumhuriyeti devleti var oldukça yine seçimler olacak, milletimiz düşünce ve kanaatleri doğrultusunda tercihlerini ortaya koyacaktır.
Geçen birkaç yazımda söylediklerime yakın çevremden de dışarıdan da bir hayli tepki almıştım. Hatırlatmak bakımından zikredeyim kısaca, “Anketlerin çok önemli bir kısmı masa başında hazırlanan propaganda malzemeleri, bunların bilimsel ve siyasal bir değeri yok, asla dedikleri gibi olmayacak” demiştim. Söylediğimden daha fazlasının çöp olduğu, ciddiye alınamayacağı seçim neticeleriyle birlikte ortaya çıktı.
Elbette böyle bir konuda haklı çıkmak bilim insanı olarak isteyeceğim, tercih edeceğim bir husus değil ancak, bundan sonraki seçimlerde anketlere güvenerek hareket edeceklere bir hatırlatma olsun diye kayıtlara geçiriyorum.
İkinci konu ise, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmayacağı ve Cumhur İttifakı'nın TBMM çoğunluğunu elde edeceği yönünde idi ki, esas buna bir hayli itiraz oldu. Hatta ağır cümleler kullanarak yazıma karşı çıkan çok kıymetli okuyucularım ve dostlarım vardı. Hepsinin canı sağ olsun. Ama netice yine söylediğim gibi çıktı. Biraz hesap kitap, biraz da Türkiye’yi tanıyor isek bunun dışında bir netice olmayacağı aslında çok da açık idi.
Kesin inançlar, bazen görünen gerçekleri de perdeler, samimi insanları büyük yanılgılara ve hayal kırıklıklarına sürükler. Kendilerinin dışında bir gerçeğe kapalı olmak ise yanılgı sonrasında yaşanan travmayı daha da büyük bir boyuta taşır.
Bir diğer belirttiğimiz husus ise, doğu ve güneydoğuda terör örgütünün sivil uzantısının eski başarısını göstermesinin mümkün olmayacağı yolunda idi, barajı şayet CHP destek vermez ise aşamayacaklarını yazmış idim. Netice itibariyle doğru çıktı. Selahattin Demirtaş ile partilerinin aldığı oy arasındaki yüzde üç fark maalesef CHP seçmeninden buraya baraj desteği… İkinci tur ihtimali ile oradan gelecek oyları alabilmek için çıkılan yolda CHP alabileceği pek çok milletvekilliğini elinin tersi ile itmiş oldu. Ama en önemlisi terörist hareketi yeniden Parlamento’ya taşıyarak doğu ve güneydoğunun normalleşmesinin ve bu yapının ipoteğinden kurtulabilmesinin önünü bir kez daha tıkadı.
Kuşkusuz ki, bütün bunlardan daha önemli olarak Milliyetçi Hareket Partisi’nin battığını, bittiğini, baraj altı olduğunu söyleyenlerin son derece kasıtlı olduklarını, bir kısmının ise tesir altında kalan ve yanılanlar olduğunu belirtmiştim ki, neticeler yine beni doğruladı. MHP bir önceki seçimde aldığı oyu aldı. Üstelik, kendisinden ayrılanların daha güçlü bir yapı kurdukları iddiasını, onlara rağmen aynı kalma başarısı ile ve onların üzerinde bir oy oranı ile göstermiş oldu.
Devlet Bahçeli’ye ağız dolusu hakaret edenler, MHP barajı aşamayacak diye güya hayıflananlar, hatta Tandoğan Meydanı’nda “anırmak” iddiasına girenler bakalım önümüzdeki günlerde ne diyecekler?
Kesinlikle, bu seçimin birinci kazananı MHP ve Devlet Bahçeli olmuştur.
Şimdi ikinci tur olmayışını ve cumhur ittifakının parlamento ağırlığını dünyanın sonu gibi görenler için birkaç cümle kurmak istiyorum. Korktuğunuz gibi bir Türkiye olmayacak. Dün neyse yarın da hayat aynı şekilde akacak. Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti karakterini asla kaybetmeyecek. Anayasa’nın ilk dört maddesi hiçbir şekilde değiştirilemeyecek. Kimse buna tevessül bile edemeyecek. Yaşam tarzlarına müdahale olmayacak. Herkes yine bildiği ve istediği gibi bir hayat yaşayacak. Muhtemelen siyasi rekabetin bitmesiyle birlikte normalleşme tahminlerimizin de üzerinde bir hızla ve boyutta gerçekleşecek.
Evet, bunlar benim arzum ama böyle de olması gerekiyor.
Ayrıca, Türkiye’nin yeniden yönünü AB’ye çevirmesi, uluslararası ilişkilerini başta ABD ile olan ilişkiler olmak üzere tamir ede ede yürümesi de elzem olan hususlar arasında.
Güçlü muhalefet arzumuza gelince, bunun da ışığını gördük. Muharrem İnce’nin kampanyası boyunca gösterdiği olağanüstü efor, elde ettiği sonuç kesinlikle Türkiye için bir katkıdır. Ciddi ve başarılı bir muhalefetin ve geleceğin iktidar alternatifinin göstergesidir. CHP’yi daha doğru bir zemine taşımak için öyle düşünüyorum ki, CHP’liler aradıkları taze kanın iki kez genel başkan adayı olduğu halde seçmedikleri İnce’de mevcut olduğunu bu vesile ile görmüşlerdir.