“Çocuklara işkence yapılan bu dünyayı sevmeyi, ölünceye kadar reddedeceğim.”
Bu sözü eden usta Albert Camus’a katılmamak mümkün değil. Ki ben daha önce hiç deniz görmemiş, tepe çıkmamış, şelalede yıkanmamış, kırlarda dolaşmamış, bir çiçeği koklamamış, bir kuşu dinlememiş, günbatımı izlememiş, bir oğlağı kucaklamamış gibi; her defasında sanki ilk kezmiş gibi; ilk görüşte aşkmış gibi hayran oluyorum bu dünyaya.
Ama çocuklara el uzanınca… Masum bebelere kıyılınca… Bu dünyanın bir cehennem olduğunu düşünüyorum.
İzmir’de 3 yaşındaki Abdülkadir Doğan, ağladığı için üvey babası tarafından dövülerek öldürüldü.
Gel de sev bu dünyayı!
Ve Ecrin bebek… 1.5 yaşındaki kızcağız…
Müge Anlı’nın televizyon programına katılan aile, 22 gündür kayıp bebeği arıyordu. Üvey amcası, Ecrin’i şeytanın kaçırdığını söyledi. Çağın yüksek teknolojiyle donatılmış medeni insanı elindeki tüm araçlarla dalgasını geçerken, bebeğin cesedi bulundu. Hiç komik değil, kusura bakmayın.
Gel de sev bu dünyayı!
Bir insanın başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden biridir, sevgisiz bir aileye doğması.
Bu yüzden o “Kalbin temizse hikayen mutlu biter” gibi kaba sloganları empatiden yoksun, acımasız ve kolaycı bulurum. Ecrin’in kalbi kötü müydü? Abdülkadir’in kalbi kötü müydü? Aile içinde uğradığı şiddette veya bir savaşta acılar içinde ölen çocukların kalbinin kötü olduğunu kim ne cüretle söyleyebilir? Sizin kalbiniz yok mu?
Susunuz bayım, susunuz lütfen!
Yazının başlığı Jose Mauro de Vasconcelos’un ‘Şeker Portakalı’ kitabından… Ve o cümle şöyle devam eder:
“Şefkat göstermek beni bazen mutlu ediyor, bazense yanıltıyor, ki bu ikincisi daha sık oluyor.”
Ben de sık sık yanılıyorum. Ve uslanmayacağım, yanılmaya devam edeceğim.
Vasconcelos, bir Budala Prens’in gözlerinde yaşlarla bir sunağın önünde diz çöküp ikonlara sorduğu o masum soruyu da aktarır:
“KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARA HER ŞEYİ NEDEN ANLATMAK GEREK?”
Sıkıysa yazarın kitabı bitirdiği o son cümleyi, “Bana her şeyi çok erken anlattılar” ağlamadan okuyun, bayım. Sahi hiç okur musunuz? Gerçekten okur musunuz, kalbinizle?
Ve fakat kitaba başlarken ölülerine teşekkür ederken ne der Vasconcelos?
“Dodo, ne hüzün öldürür insanı ne de hasret!..”
Bazen öldürür be Vasconcelos! Doğrudur, her şeye rağmen yaşayabilme gücü var insanın. Ya da her şeye rağmen yaşayabilme yüzsüzlüğü…
Fakat…
Ne yazık ki böyle… Bazıları acıyı çok küçük yaşta keşfediyor.
Bu dünyada cehennemi yaşamış tüm çocuklara keşke şefkatten daha fazlasını verebilsem…