Acıyı yücelten; herhangi bir dava veya aşk uğruna kurban olmayı, ölmeyi, öldürmeyi onurlandıran bu zalim coğrafyanın evlatları olmasak belki yaşama daha sıkı tutunuyor olacaktık.
Leyla ile Mecnun birbirine kavuşsa…
Ferhat, Şirin’e kavuşmak uğruna deldiği dağlardan coşkuyla akan sularda boğulmasa…
Yan yana gömülen sevgililerin arasında dikenler bitmese…
Belki bizim de mutluluğa bir biletimiz olacaktı. Kim bilir belki büyük ikramiye de bize çıkacaktı.
“Bana kollarını uzatsan biraz
Sana kul olurum seven ne yapmaz
Gel öldür bu ömür böyle tükensin
Sana bin can feda seven ne yapmaz
Bu gönül uğruna neye katlanmaz
Öl desen ölürüm seven ne yapmaz”
Güftesi Sadık Şendil’e ait şarkıyı yazıma başlık yaptım çünkü aşk sizi, sevginizi, fedakârlığınızı sınar/sınayacaktır.
Seven ne yapmaz ki?
Seven dağları deler. Çöllere düşer. Kilometrelerce yürür. Aç, susuz kalır. Uyku haram gecelerden geçer. Bir tebessümün peşine düşer, dağları aşar.
AMA seven öldürmez!
Kulluğa, ölüme istekli âşığın sesi duyulur, coğrafyanın zalimliğiyle zehirlenmiş bu şarkıda. Bu yüzden pek sevmem bu şarkıyı.
Kimseyi öldürmeyin! Kimse uğruna da ölmeyin, kurban olmayın.
Hiç düşündünüz mü neden bu coğrafya da bu kadar sık “Kurban olayım sana” denir? Neden “Kurban olun ona” denir?
***
Bu yazıyı, Hatice Kaçmaz için Ekim 2018’de yazacaktım. Kısmet olmadı.
Ara sıra medyanın veya mahkemenin “aşk” adı verdiği cinayetler duyuyoruz. Aşkın cinayeti olur mu? Acısı olmadığı gibi cinayeti de yoktur aşkın. Ayrılığın acısı vardır.
Yıl 2015’ti… Ankara'da bir parkta 15 kez bıçaklanarak öldürülen TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz cinayetinde mahkeme, Orhan Munis’i “Tutkulu âşık” diyerek müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.
Mahkeme, 15 bıçak darbesini tutku derecesinde aşırı sevgiden kaynaklı duygusallığın etkisiyle açıklamıştı. “Duygusal çöküntü ve hiddetin maktuledeki bıçak darbeleri sayısı ile ortaya çıktığı" gibi Nirvana’ya ulaşmış bir insana bile saç baş yoldurtacak ifadeler vardı.
Orhan Munis, kız kardeşini öldürdüğü için hapse girmişti. Rahşan affı olarak bilinen 4616 sayılı yasadan yararlanarak tahliye olmuştu. Eşini kaybeden, 4 yaşında kız çocuğu annesi olan Hatice Kaçmaz, Orhan Munis ile dolmuşta tanıştı. Munis’in geçmişi ortaya çıkınca arkadaşlıkları kısa sürdü. Fakat 15 günde evlenme isteğini dile getiren bu takıntılı adamdan kurtulamadı Hatice Kaçmaz. Ve başından atamadığı adamla daha önce buluştukları parkta buluştu. Munis, bacağına ayakkabı bağcığıyla bağladığı bıçakla Hatice Kaçmaz’ı 15 kez bıçaklayarak öldürdü.
Bu ayrıntıları paylaştım çünkü mahkemede daha önce buluştukları yerde buluştuklarına anlamsızca dikkat çekilmişti. Davanın ‘KADIN’ savcısı, buluşmaya yanında bıçakla gelen adamın ‘tasarlayarak’ değil öfkeyle öldürme suçundan cezalandırılmasını istedi.
Her zamanki gibi uzun süren dava sürecini anlatmayacağım ancak ‘tasarlama’ kalkınca Munis’e ağırlaştırılmış müebbet, yerine sadece müebbet cezası verildi. Kaçmaz ailesi 4 yıldır hukuk mücadelesini sürdürüyor. İki ceza arasındaki fark ise sadece 6 yıl. Munis, tasarlayarak adam öldürme suçundan mahkûm edilirse 71 yaşında, diğer durumda 65 yaşında tahliye edilecek. Tabii her an bir çılgınlık yaşanıp ‘af’ çıkmazsa!
***
Şule Çet, davasında yaşanan rezaleti hep birlikte daha birkaç gün önce izlemedik mi? (İlgili yazı )
Mahkemelerin romantizmi kirletmeye hakkı yok!
Medya da ‘aşk’ cinayeti deme kepazeliğine bir son versin artık.
Bu çarpık hukuk düzeninde kadınlara ne diyeceğiz?
“Kendinizi çok sevdirmeyin, bakın bu bir öldürülme nedeni” mi diyeceğiz?
Bir adama gönlünüzü açmak için onu tanımaya çalışırsanız; kafeteryada, restoranda, parkta buluşursanız ‘yollu’ olursunuz ki öldürülürseniz bu hafifletici neden olur.
Hele adamın evine filan giderseniz ve tecavüze uğrarsanız, bunu baştan kabullenmiş sayılırsınız. Tecavüzün ardından öldürülürseniz de lütfen intihar etmiş gibi yapın, adamları güç durumda bırakmayın.
Hanımlar, lütfen zorluk çıkarmayın, usulca ölün. Yoksa adamların tırnaklarında DNA’nıza rastlanıyor ve savunma güçlük çekiyor.
Mümkünse olay yerinde ölüp delil bırakmayın, gidin kendi evinizde ölün de adamların itibarını zedelemeyin.
Daha ne kadar kolaylaştırabiliriz erkeklerin cinayetlerini?
Kilonuza dikkat edin. Cesedinizi taşırken, çöpe atarken zorlanmasınlar; yazık.
***
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün eli kulağında… Yine kadınlar rakamlara indirgenerek istatistikleri süsleyecekler. Mağazalar kadınlara indirim yapacaklar, yeni pabuç almak için daha iyi bir gün yok, haydi alışverişe!
2018 yılında öldürülen 440 kadının yüzde 39’u birlikte oldukları veya ayrıldıkları erkekler tarafından öldürüldü.
Ne kadar çok sevgi o kadar çok bıçak darbesi…
Ne kadar çok tutku o kadar kurşun…
Ne kadar ‘saygın tutum’ katile o kadar ceza indirimi…
Ne kadar iyi hal o kadar haksızlık…
HAKSIZLIK!