Şirinoğlu: 1915 kurgulanmış bir oyundur...

Türkiye Ermeni Vakıfları Birliği Başkanı Bedros Şirinoğlu, Pınar Işık Ardor'a kritik açıklamalar yaptı.

İşte gündeme damga vuracak o röportaj...

Türkiye laik ve demokrasiyle yönetilen, Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu bir ülke. Stratejik konumu gereği pek çok göz de Türkiye’nin üzerinde. Bundan dolayı,azınlıkların Türkiye’de nasıl yaşadıkları da merak konusu.

Türkiye’de azınlık toplumlarından biri olan ve sayıları gittikçe azalan Ermeniler nasıl bir yaşam sürüyorlar? Mevcut Erdoğan hükümeti azınlık politikasını nasıl yürütüyor? Türkiye Ermeni Vakıfları Birliği Başkanı ve aynı zamanda Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu sorularımızı yanıtladı. Şirinoğlu’na göre Erdoğan hükümetiyle azınlık hakları en üst düzeye çıkmış durumda.

Türkiye’deki azınlık gruplarından birinin bir mensubu olarak bize yaşamı anlatır mısınız? Özellikle bazı Batı ülkelerinde Türkiye’de yaşayan azınlıkların durumu konusunda negatif görüşler var. Siz bu konuda ne dersiniz? Türkiye’de Ermeni olmak ne demektir?

“ SAYIN ERDOĞAN’DAN SONRA YAŞAM SEVİYEMİZ YÜKSELDİ”
Ben 66 yaşını bitirdim, 67’ye girdim. Türkiye’de çocukluk zamanlarımda okullarımızı bile boyatamazdık. Görmemezlikten gelirlerse o zaman bunu yapabilirdik. Bizim için Sayın Erdoğan’dan sonra çok şey değişti. İnanamayacağınız kadar hem de… Sorunlarımızın çözümü için ne zaman Sayın Erdoğan’dan randevu istesem beni kabul etti. Ben aynı zamanda Ermeni Vakıflar Birliği’nin başkanlığını yapıyorum. Bütün vakıf başkanlarının da başkanıyım. Sorunları bilirim. Sayın Erdoğan’dan sonra yaşam seviyemiz yükseldi. Evvelden Ermeni dendiği zaman milletin suratı buruşurdu. Şimdi suratı buruşanların sayısı çok aza düştü. AK Parti hükümeti bir istediğimiz olduğu zaman hemen karşıladı. Tabii bunun arkasında Cumhurbaşkanı Erdoğan var.

Siz Başkan Erdoğan’dan ne istediniz de yapıldı?

“ O HAÇ BİR GECEDE YERİNE KONDU”
Mesela Akdamar Surp Haç Kilisesi (Kutsal Haç Kilisesi), var. Dün ayin yapıldı. Akdamar Kilisesi’nin Patrik Mesrob Mutafyan zamanında UNESCO tarafından restorasyonu yapıldı. Sayın Mutafyan, kilisenin haçını yaptırmıştı ve kubbeye koydurmak istedi. Ancak dediler ki kubbesi kaldırmaz. Yâni aslında koymak istemediler. Sayın Erdoğan’a söyledim: “Bizim kilisemiz yapıldı ama kubbesine haçını koydurtmuyorlar. Lütfen koysunlar” diye ricada bulundum. Bana, ‘merak etme’ dedi ve o haç bir gece de yerine koyuldu.10 gün sonra AGOS, ‘Gizli bir el haçı yerine koydurttu’ şeklinde manşet attı.

O gizli el sizdiniz.

Evet. O dönem Sayın Erdoğan Başbakandı. O zaman dedim ki; ‘Nasıl minaresiz cami olmazsa haçsız da kilise olmaz. Mesela bir müze açmak istedim. 2004’te açtık bu müzeyi ve Sayın Erdoğan da açılışa geldi. Ayrıca birçok kilisede çıkan sorunlar aynı hükümet tarafından düzeltildi. Bizim fakir çocuklarımız var ve okullarımız zor dönüyor. Bu konuda da destek oldular. Mezarlıklarımızı yaptık, kiliselerimizi tamamen onardık, okullarımıza tadilat yaptık hatta yeni okullar da yaptık.

AB’de ve ABD’de bazen belli kesimlerden Türkiye’de azınlıkların özellikle dini inancını rahat yaşayamadığı, temel hak ve özgürlüklerden mahrum olduğunu söylüyorlar. Gerçekte durum böyle mi?

“BUNLAR KURGULANMIŞ SENARYOLAR”
Açık yüreklilikle söylüyorum, biz çok rahatız. Bu söylediğiniz tam bir kara propaganda. Bu, bana göre kurgulanmış bir senaryo. Amaç Türkiye’yi zor duruma düşürmek. Çocukluğumdan beri kiliselerimiz de sıkıntı olmamış, kapanmamıştır. Kendini bilmez birisi taş atmış, yazı yazmıştır. Ama devlet tarafından asla böyle bir sıkıntı olmamıştır. Biz gerek inancımızı gerekse yaşantımızı özgürlük içinde yapıyoruz.

Sokakta Ermeni düşmanlığını görüyor musunuz? Irkçılık özellikle Avrupa’da son yıllarda yükselişe geçti. Peki, Türkiye’de düşmanca hareketlere maruz kalıyor musunuz?

“1915 OLAYI BİR OYUNDUR. AMAÇ; OSMANLI’YI PARÇALAMAK.”
Çocukluğumda kendi aramızda birbirimize yapardık bunu. Gavurcuk diyen de vardı. İyi niyetiyle “gâvurluk yapma” diyen de. Ama ne kadardı? Biz Müslümanlar, Hristiyanlar iç içe yaşadık. Dostlarımız, arkadaşlarımız bize karşı art niyet beslememiştir. Biz elimizi kolumuzu sallaya sallaya evimize, işimize gideriz. En yakın arkadaşlarım Müslümandır. Ama tarihten beri Türkiye üzerinde oyunlar oynanıyor. 1915 olayı da bir oyundur. Amaç; Osmanlı’yı parçalamak.

Siz, bir Ermeni olarak 1915 kurgudur diyorsunuz ama biz Nisan’da yine konuşacağız bu konuyu. Yine iddialar, tazminat talepleri göreceğiz.

“O SÖYLENEN RAKAMLARA İNANMIYORUM”
Biz bunu hep tartışacağız, bitmeyecek. Bakın Sayın Cumhurbaşkanımız taziyesini sundu bu konuda. Ben de ilan vererek ölen Müslüman kardeşlerimiz için taziyede bulundum. Tarihte ilk defa bir Cumhurbaşkanı taziyesini sunmuş oldu. Bakın 1915’de biz oyuna geldik. Biz derken Ermenileri çok iyi kullandılar. Dış ülkeler o zamanda işbaşındaydı. 1915 elbette ağır kayıplara sebebiyet vermiştir. Daha önce de söyledim. Öyle bir komplo kurdular ki, iki kardeşi birbirine düşürdüler. Malazgirt’i yâd ettik. Orada Ermeniler de vardı Alparslan’la birlikte. Ermeniler Bizans’ta krallık yaşamışlar ama hep oyuncak olmuşlar. Sonunda diyorlar ki: “Bizans’a tapacağımıza Osmanlı’nın kavuğuna sarılırız.” Ermeniler vatanlarına, milletlerine sadıktır ve kalleşlik yapmazlar. Ama içlerinde bazı kısımlar kandırıldı. Onlar yüzünden bu olaylar oldu. Ermeni sözde aydınları kullanarak silahlandırdılar. Sonra da Osmanlı’ya şikâyet ettiler ‘Senin güvendiğin Ermeniler silahlanıyor’ diye. Sultan, veziri görevlendirdi. Dolaştılar baktılar ki, Ermeniler silahlı. “O silahlar toplansın” denildi. O yüzden Anadolu’da silahlar duvarlara gömüldü. Sonra o söylenen rakamlara inanmıyorum çünkü o tarihte çoğu kişi göç etti. Lübnan’a, Suriye’ye, Fransa’ya, İran’a, ABD’ye, Avustralya’ya gittiler. Can kaybı söylendiği kadar yok. Var elbette ama bunun için de akraba akrabayı, komşu komşuyu öldürdü. Kardeş, kardeşi de öldürdü.

Bu sözlerinize bir kesim tepki gösteriyor. Aynı zamanda hedef de gösteriliyorsunuz. Bir Ermeni olarak sizden başka şeyler söylemenizi bekliyorlar sanırım.

“ONLARIN DEDİĞİNİ KABUL ETMİYORSAN, SEN ONLAR İÇİN DÜŞMANSIN”
Ben devletçi bir adamım. Ben yaşadığım devlete hıyanetlik yapmam. Ben Ermeni’yim evet ama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bizim görüşümüz şudur; devletine hainlik yapmayacak ve bağlı olacaksın. İncil’de de yazar bu. Değişik zihniyette olan kişilerin önüne geçtiğin zaman o kişiler mutlaka sana düşman oluyor. Onlar öyle bir zihin yapısına sahip ki, onlarla beraber değilsen, onların dediğini kabul etmiyorsan, sen onların düşmanısın. Bunlar öyle büyük bir kesim de değil. 150-200 kişi ancak var. 1915 olmuştur diyen kesim daha fazladır. Olmuş demek bir şeye de yaramaz. Kandırdılar, düşman ettiler. O dönemde verilen talimatlar nasıl gitti belli değil. Maksat hem Osmanlı’yı parçalamak hem de beyin göçünü sağlamak. O zaman hem Museviler, hem Ermeniler, hem de Rumlar zengindi. Ermeni nüfusu şu an azalıyor Türkiye’de. Gittikçe de azalacak. Doğum oranı az, ölüm oranı çok. Karışık evlilikler de yapılıyor.

Türkiye- ABD ilişkilerine bakacak olursak bir rahip krizi yaşadık ve yaşıyoruz. Bu sizin için bir tehdit oluşturdu mu? Mesela kilisenize bağlı bir rahip korkup benim de başıma bu gelebilir endişesiyle hareket etti mi?

Bana göre doğru değil. Böyle bir kişi de duymadım. Ama dışarıdan buraya gelip burada bu tür bir faaliyet içerisinde yer almış bir kişi korkup kaçmış olabilir. Bizim cemaatimiz, ya da diğer azınlık cemaatleri olsun, bu olay bizim başımıza gelir endişesi yaşaması mümkün değil.

Rahip Brunson’u tanıyor muydunuz?

Hayır, tanımıyorum. Bakın, bana seneler önce söylenen bir olayı anlatayım size. Parçalanmamış bir imparatorluk var, yani Osmanlı İmparatorluğu. Sayın Erdoğan şimdi Osmanlı’yı canlandırmak istiyor deniliyor ya. O zamanlar Sayın Erdoğan iktidarda bile değildi. Bana bir ülkede dediler ki; ‘Parçalanmamış imparatorluk Osmanlı ve sizi İç Anadolu’ya gömeceğiz.’ Ben de onlara ‘Zor gömersiniz’ dedim.

Kimdi o ülke ve kimdi o insanlar?

Söylemeyeceğim. Türkiye’nin en büyük sorunu ne biliyor musunuz? Eğitimli adamımız yok. Beyin göçümüz çok. Paralıları biliyorlar, okumuşları çekiyorlar. Bu çok büyük tehdit bizim için.

Tek laik İslam ülkesiyiz. Bu çok önemli. Laiklik nasıl işliyor Türkiye’de?

“TÜRKİYE’DE KİMSE KİMSEYE KARIŞMIYOR”

Laikiz kesinlikle. Dindarlarımız da çoktur. Şimdi Türkiye’de var olan dindarlığı Erdoğan’a bağlıyorlar. ‘Laiklik elden gidiyor’ diyorlar. Bana göre böyle bir şey asla yok. Ben Kınalı Ada’da yaşıyorum. Bikinisiyle de haşemasıyla da denize giren var. Kimse kimseye karışmıyor ki. Bazı şovmenler de var tabii. Amaç ortalığı karıştırmak. Her şeyde Sayın Erdoğan suçlanıyor, bu olacak şey değil. Bir yere varamayız böyle. Yalnız Sayın Erdoğan’da bir sıkıntı var. Güveneceği adam sayısı az. Bende de aynı sıkıntı var.

FETÖ’den sonra kim kime hizmet ediyor kafalar karıştı. Devletin içerisine sızmış tehlikeli bir yapı devleti ele geçirmeye çalıştı. Bu korkunun olması normal değil mi?

40 sene önce dört yapraklı bir not defterinde bir yazı elime geçti. Tarif ediyor ne yapacaklarını. Ben o zaman bir şeyler anladım ama tam değil. Kendini gizleyeceksin, en önemli alanlara gireceksin vs. Evet Türkiye’nin başında böyle bir oyun vardı. Ne için, nasıl yaptılar? Türkiye’yi neden ele geçirmek istediler? Bugün dünya düzeninde kim kiminle dost-düşman belli değil. Mesela Suriye’de yaşananlarla ilgili türlü teoriler üretebilirsiniz.

ABD, Fethullah Gülen’i iade eder mi? Etmeli mi?

Etmez. Gülen’i ortadan kaldırırlar ama yine de iade etmezler.

Siz Ermeni vatandaşları dışında, Rum, Yahudi azınlıklarla da berabersiniz. Aynı düşünceleri sizinle paylaşıyorlar mı?

“SAYIN ERDOĞAN YİĞİT ADAMDIR, GARİBANIN YANINDA DURUR.”

Evet, paylaşıyoruz. 1915’in haricinde anlaşıyoruz. Buradaki Yahudi arkadaşlarımız devletçidir. Rumlar devletçi ancak Patrik Bartholomeos biraz daha tedbirli daha mesafeli bir kişidir. Dolayısıyla hükümete karşı da öyle. Mesafeli, bir o kadar da kültürlüdür. Yahudiler devletini sever fakat çok prensipli insanlardır. Prensiplerinin dışına çıkmazlar. Burada yaşayan Yahudiler Türkiye’ye asla hıyanet etmezler ama İsrail’e de bağlıdırlar. Dünyanın patronu ABD’dir ama onun da patronu Musevilerdir. ‘One minute’ yaşandı değil mi mesela. Biraz da yaşananların arkasında o vardır. Sayın Erdoğan yiğit adamdır, garibanın yanında durur. Belki dünya buna çok alışık değil.

Türkiye’de döviz kuru bir anda yükseldi ve ülkedeki genel kanı, ekonomik savaşların Türkiye’ye karşı başladığı eğiliminde oldu. Bunun arkasında ne vardı size göre?

Türkiye ekonomisiyle oynanması yeni değil. Tansu Çiller hükümeti zamanında da oldu. O zaman Sayın Çiller’e rapor yazdım. ‘Şu önlemler alınmazsa duvara toslar, paramparça oluruz’ dedim. Önemli bir toplantıda okundu. Bakın iddia ediyorum, Türkiye’nin cari açık sorunu yok. Bana yetki versinler bu açık var mı, yok mu görürler. Türkiye’yi dolandırmak var. Türk halkında da düşüncesiz harcama var. Vergi denetimi artırılmalı. Türkiye’de imal edilecek malları ithal etmeyin.

Kızılcık Şerbeti dizisinde üzen haber! Bir oyuncu daha veda edecek Serdar Ortaç'ın ev hapsi ve adli kontrol kararı kaldırıldı! Bu da oldu: Kilisede yoga yaptılar! Mardin'de tepki çeken görüntüler!
Sonraki Haber