"Siyaset yapıyorsun" diyenler, şimdi vekil adayı!
Mete Yarar: İşin tuhaf tarafı başkalarını "siyaset yapıyorsunuz" ve "yandaşsınız" diye suçlayanların birçoğu bugün siyasete girip milletvekili adayı oldular...
Siyaset zaten bu değil mi?
Siyasete girmeden yazı yazmak o kadar zor ki... Düşünsenize benim konularım bile siyasetin ilk konu maddeleri.
"Mümbiç" diyeceğim "ABD ilişkileri" denecek, "Kandil" diyeceğim seçim konuşulacak, üst düzey PKK yöneticilerine yönelik operasyonları yazacağım, Apo operasyonu hatırlanacak, Akdeniz ve Ege’deki enerji savaşını yazacağım, seçim öncesi yine "Petrol bulundu haberleri yapıldı" diyecekler, savunma sanayisinden örnek vereceğim, "saman ithal ediyoruz" diyen çıkacak. Yani işin esası benim konular da çok mayınlı alanları içeriyor.
Futbola girsem ve bir Fenerbahçeli olarak Ali Koç’un seçilmesini yazsam buradan da "değişim" diye başlayıp, bunu siyasete bağlayacak onlarca kişi olacak.
***
Biraz "ekonomi" ve "küresel sorunlar" demeye kalksam, "Her şeyi uluslararası komplolara bağlamayın, sıyıramazlar" diye konuşan olacaktır.
"İran, Filistin, Suudi Arabistan ve Suriye" desek direkt olayı Emevi camisine getirecek bir grupla saatlerce kapışmak zorunda kalacağım.
Sanırım geçmişte yaptığım mesleğim gereği biraz gözümüz kara ki, bu kadar siyasi konularda hâlâ yazı yazmaya ve yorum yapmaya devam ediyorum.
İşin tuhaf tarafı başkalarını "siyaset yapıyorsunuz" ve "yandaşsınız" diye suçlayanların birçoğu bugün siyasete girip milletvekili adayı oldular.
O zaman ne oluyormuş, gazetecilerin de siyasi görüşleri olabilirmiş. Bir siyasi partiye yakınlık duyabilirlermiş ve objektifliklerini de kaybetmeyebilirlermiş.
Askerlikten sonra bu dünyaya girdiğimde bir şey fark ettim. Doğru bildiğin yolda kulaklarını kapatıp gözlerini açık tutacaksın. İnançlarının sana doğru yolu göstermesini arzulayacaksın.
Yolunu eski bir çocuk oyunu olan sıcak soğuk deyimi ile bulmaya çalışırsan gideceğin yer aslında sana ait olmayan bir yer olacaktır. Çünkü herkesin sıcağı ve soğuğu çok farklı.
Zaman zaman kullandığım bana ait bir deyim vardır: Hayat üç yanlışın bir doğruyu götürdüğü bir sınav değildir. Her yanlış ve doğru ayrı ayrı terazilerde tartılır.
Bugün "seçime malzeme yapılıyor" denilen konular da aslında hem siyasetin, hem hükümet etmenin, hem de hayatın birer gerçekliğinin sonucudur.
Siyasetin güncel sözlük anlamı; Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayıştır. Görüldüğü üzere bir yöntem seçimini ifade eder. Bu nedenle de farklı görüşler ortaya çıkar. Kim toplumu ikna ederse de siyaset etme hükümet etme hakkını elde eder.
***
Buradan söyleyeceğim konu, tabii ki devlet idare etme yöntemi siyasal tercihleri içinde barındırabilir. Yapılan uygulamalarla da toplumun onayına ihtiyaç duyulur. Bir siyasi partiyi uygulamaları ile eleştirmek doğrudur ama bunu siyasete alet ediyorsunuz demek doğru değildir. Zaten siyaset uygulamaya geçmek için yapılır.
Bu nedenle Kandil’e "bir seçim yatırımı" demekten vazgeçin, çünkü bu terörle mücadelenin bir parçasıdır. Hükümetler de uygulama için vardır.
Nasıl daha önce Kıbrıs Harekâtını veya Apo’nun getirilmesini bir siyasal kazanç olarak görmediysek, bugün de aynı şekilde bakamayız.
Kandil bu ülkenin otuz yıllık sorunudur. Tabii ki çözen de halkın gözünde yükselecektir. Tıpkı çözemezse gözünden düşeceği gibi...
Ben yazmaya Allah izin verdikçe ve sizler de okudukça devam edeceğim.
Yolumuz açık olsun.