Siz hâlâ ölenin Kaşıkçı olduğunu mu sanıyorsunuz?

Senai Demirci Diriliş Postası'na yazdı: Cenab-ı Hakk’ın(cc) Kur’an-ı Kerim’de “Ümmül Kurra” yani “Şehirlerin Anası” diyerek yücelttiği Mekke ve Efendimiz Hz. Muhammed’in (sas) hicretinden sonra medeniyetin merkezi haline gelen Medine, yaklaşık 100 yıldır emperyalistlerin kuklası haline gelmiş Vehhabi çetelerinin elinde

- Harem

Benim yaşımda olanların hüzünlerinin ve sevinçlerinin sembolüdür Harem. Anadolu’dan İstanbul’a varışın, İstanbul’dan ‘memleket’e dönüşün unvanıdır orası. Ayrılıkların hüzünlü gölgesi de sevinç gözyaşlarının nemli hatırası da oradadır.

Harem semtinin adı, “Mescid-i Haram”ın “Haram”ından gelir. Osmanlı’da hacılar buradan çıkar Mescid-i Haram’a yolculuğa. “Dokunulmaz” demektir “harem”. Hacca niyet tam burada somutlaştığı için Harem de Mekke gibi “dokunulmaz” sayılır. Cana ve mala dokunulmaz Mescid-i Haram’da.

Taksim’de bir sokak arasındaymış Suudi Arabistan Başkonsolosluğu. Hacca gideceklerin ve gidemeyeceklerin ayrıştığı yer orası. Bir mühre bakıyor her şey. O mühürle gönüller emsalsiz bir sevdanın ateşine pervaz ediyor. Başkonsolosluk binası, Harem gibi bir fasl yeri, bir ayrışma eşiği. Yeni Harem yani.

İşte oraya 2 Ekim 2018 günü Cemal Kaşıkçı diye biri girdi. Sonra hiç çıkmadı. Yirmi gündür öldüğü haberi bile gizlendi. Ki bu bir insana tanınabilecek en asgari haktır. Cenazesini arıyorlar şu sıralar. Cenazenin hukuku, bir insanın bir insana en temel haysiyet borcudur. Savaş meydanında bile düşmanı cenazelerini toplamasına izin verilir.

Ne demekti Harem? “Dokunulmaz!” Cana dokunulmaz. Haysiyete dokunulmaz. Onura kıyılmaz orada.

Siz hâlâ ölenin sadece Cemal Kaşıkçı olduğunu mu sanıyorsunuz?

“Milletimde ihtilâf u tefrika endîşesi
Gûşe-i kabrimde hattâ bî-karâr eyler beni
İttihâd iken savlet-i a’dâyı def ’e çâremiz
İttihâd etmezse millet dâğdâr eyler beni”

Sözleriyle İslam dünyasında uyanan fitne ateşini söndürmek için çıktığı kutlu seferde Mısır’ı fethettikten sonra cuma namazı için gittiği camide imamın, “Hakimul Haremeyn (Mekke ve Medine’nin Hakimi/sahibi) olan hükümdar” diye övgüsünü reddedip, “Ben Hakimul Haremeyn (Hicaz’ın Sahibi) olamam. Oranın sahibi Allah’tır. Ben olsam olsam “Hadimul Haremeyn” (Mekke ve Medine’nin Hademesi/hizmetkârı) olurum” diye cevap veren Yavuz Sultan Selim’den beri Osmanlı’nın titizlikle hizmet ettiği, kutsal şehirler bugün Vehhabi çetelerinin elinde.

Hac mekânını yöreselleştirdiler ve özellikle ümmetin fikir alışverişlerini engellediler ve sanatsal paylaşımlara zemin olacak ortamları yok ettiler. Ümmetin çeşitliliğini dar bir görüşün cenderesinde gölgelediler. Sığ ve çiğ anlayışlarını “İslam’ın kendisi ve hepsi” diye takdim ettiler.

26 Kasım 2024 Reyting Sonuçları! Aşk Evlilik Boşanma, Bahar Beyoğlu'nda 3 kadının darp edildiği mekan Beşiktaş'ta açılıyor! Teknik direktör cinayeti için iki tetikçi tutulmuş!
Sonraki Haber