Türk askerinin Libya'ya gitmesine izin veren tezkere 18 ay uzatıldı

TBMM Genel Kurulu'nda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan ve Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin sürenin 18 ay daha uzatılmasını öngören tezkere kabul edildi.

Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan TBMM Genel Kurulu'nda TSK unsurlarının Libya'ya gönderilmesine ilişkin tezkerenin süresi ele alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan tezkere, görüşülerek kabul edildi.

Tezkere ile Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Ulusal Mütabakat Hükümeti (UMH) tarafından talep edilen desteği sürdürmek, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanı'nca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanı'nın belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması hedefleniyor. Libya Tezkeresi'nin süresi 2 Ocak 2021'den itibaren 18 ay daha uzatıldı.

Libya'ya asker gönderilmesi için verilen iznin süresinin 2 Ocak 2021'den itibaren 18 ay uzatılmasına ilişkin  Cumhurbaşkanlığı tezkeresi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.

Tezkere üzerinde İYİ Parti Grubu adına söz alan Bursa Milletvekili Ahmet Kamil Erozan, Türkiye Cumhuriyeti'nin, "siyasi hedefi meçhul bir macera filminin oyuncusu olmasına" karşı çıktıklarını ifade etti.

Ortaya çıkan tablonun Türkiye'yi "değerli yalnızlık" ile "onurlu izolasyon" arasına sıkıştırdığını öne süren Erozan, "Libya'nın geleceğinde ne Ulusal Mutabakat Hükümeti var ne de Tobruk'taki Temsilciler Meclisi var. Biz, bir sene içinde başka bir Libya'yla karşı karşıya kalacağız, yani bugünkü muhataplarımızı bulamayacağız" diye konuştu.

Yeni gelecek yönetimin de meçhul olduğunu vurgulayan Erozan, "Hani İdlib, Suriye, Irak, Afganistan vesairelere ilişkin tezkerelere 'evet' derken, orada en azından Türkiye'nin veya küresel anlamda güvenlik açısından bir terörle mücadele unsuru vardı; Libya'da o da yok. Her ne kadar tezkerede 'El Kaide, DAEŞ' gibi kelimeler sarf ediliyorsa da bunların gerçekle alakası yok." değerlendirmesini yaptı.

Erozan, şunları kaydetti:

"Bilmediğimiz sebeplerle Libya'daki Ulusal Mutabakat Hükümetine karşı bir cömertliğimiz var. Bu cömertliğin garabeti, bu tezkerenin 12 değil 18 sekiz ay süreyle gelmiş olmasıyla da irtibatlıdır. Libya'da 24 Aralık 2021'de seçimler yapılacak ve tezkere halen o tarihte geçerli olacak. O zaman, ister istemez aklımıza şu geliyor: Acaba iktidar objektif değil, subjektif temellerde almış olduğu bir kararla Libya'nın geleceğine yön verecek o seçimlere de müdahale etmek arayışında mı? Bu cömertliğin karşılığında bir şey aldık mı? Bizim müteahhitlik alacağımız olarak orada 20 milyar dolar var. Nerede bu 20 milyar dolar? Madem bu cömertliği yapıyoruz, bunun karşılığını alıyor muyuz? Bütün bu belirsizlikler çerçevesinde, geçen sefer 'hayır' dediğimiz tezkereye, bugün 'evet' dememizi gerektirecek herhangi bir unsur yok."

"BEKA TEHDİTLERİ KENDİNİ GÖSTERİYOR"

MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir, sözde Libya Ulusal Ordusunun, dış güçlerin yoğun desteğiyle Libya'nın orta ve doğu bölgelerindeki askeri tahkimatını sürdürdüğünü belirtti.

Hafter'e bağlı sözde Libya ordusunun siyasi süreci baltalaması ve askeri yöntemlere başvurarak meşru hükümete yönelik yeniden saldırılar düzenlemesinin ihtimal dahilinde olduğunu dile getiren Özdemir, "Nitekim bu yönde sadece saha bulgusu olmayıp medyaya da yansımış olan çok sayıda haberler mevcuttur. BM dahi bu tespiti yapmaktadır. Bu kapsamda Libya'daki durumun ülkemiz dahil olmak üzere tüm bölge için risk ve tehditler barındırmayı sürdürdüğü açıktır." dedi.

Sözde Libya Ulusal Ordusunun saldırılarının yeniden başlaması ve meşru hükümetin sıkıntıya düşmesi halinde Türkiye'nin gerek Libya'da gerek Akdeniz havzasında gerekse Kuzey Afrika'daki çıkarlarının olumsuz etkilenebileceğini ifade eden Özdemir, "Kaldı ki bunun için pusuda hazır bekleyenler de vardır. Libya ve bilhassa Akdeniz üzerinden ülkemize yöneltilmeye çalışılan beka tehditlerinin mevcudiyeti her haliyle kendisini göstermektedir. Bu nedenlerle Libya'da askeri yöntemlere başvurulması ve saldırıları yeniden başlatma girişimlerinin caydırılması ve engellenmesi önem taşımaktadır." diye konuştu.

Uzun menzilli bölgesel hava savunma sistemi tedarikinin Türkiye için hayati bir gereklilik olduğunu vurgulayan Özdemir, Türkiye'nin önceliğinin, NATO müttefiklerinden milli güvenlik açığını gidermek olduğunu ancak hiçbir NATO üyesi ülkenin, ABD'nin bu sistemleri Türkiye'ye satmak istemediğini anımsattı.

Özdemir, "Neticede tedarik sürecinde en uygun teklifi veren Rusya menşeli sistemlerin alınması kararlaştırıldı. Egemenliğimizi doğrudan ilgilendiren bir meselede başka ülkelerden akıl ve icazet almayız. Egemenlik haklarımızın gereğini yerine getiriyoruz diye aldığımız kararlardan da geri adım atacak değiliz. Aynı durum Doğu Akdeniz için de geçerlidir. Türkiye, gerginliği azaltmak için bütün samimiyetini ortaya koymuşken yanlış ve yakışıksız politikalarla haklarımızdan geri adım atabileceğimizi zannedenler boşa oyalanmasın." değerlendirmesini yaptı.

"İKTİDARIN RİSK ALGISINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"

CHP İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, AK Parti iktidarının bu tezkere özelinde attığı adımların "Türkiye'nin itibar kayıplarına yeni halkalar eklediğini" öne sürdü.

"Maceraperest politikalar ülkemizi adeta kurtlar sofrasına atmakta ve hukuksuz uygulamalarla karşı karşıya getirmekte. Bunun en son örneğini maalesef, bir konteyner gemimizin hukuksuzca aranmasında da gördük." diyen Çeviköz, şunları söyledi:

"İktidarın risk algısını anlamak gerçekten mümkün değil. Ülkemiz için oluşan riskleri bertaraf etmeyip aksine, sorun yaşanmayan yerlerde sorun yaratmak gibi bir yeteneği var. Libya'yla ilgili her açıklamamızda şu uyarılarda bulunduk: 'Libya'da çatışan taraflardan birini destekleyip taraf tutmayın. Libya'nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterin, ülkenin iç işlerine karışmayın. Sorunu BM nezdinde halletmek için girişim yapın, istendiği takdirde arabulucu olun.' İktidar bu durumun tam tersini yaptı. Hani, ulusal bir dış politika izlediğinizi iddia edip muhalefeti neden yanınızda göremediğinizde yakınıyorsunuz ya, muhalefetin önerilerinin hangi birine kulak astınız ki?

Tezkere için 18 ay izin isteniyor. 18 ay askerlik bile yok artık, nereden çıktı bu? Üstelik bu 18 ay, 24 Aralık 2021 tarihi için kararlaştırılan Libya seçimlerinin süresini de aşıyor. Bu seçimlerden sonra iktidarı Libya'ya davet ettiği ileri sürülen Ulusal Mutabakat Hükümetinin kalıp kalmayacağı ne malum? Askerlerimizi orada bulundurmanın gerekçesi ne olacak? Hangi meşruiyete dayanılacak? Seçimlerden söz açılmışsa yoksa siz olası bir erken seçimde iktidarı kaybedeceğinizin farkındasınız da şimdiden peşin peşin izin mi istiyorsunuz?"

Çeviköz, Türk askerinin bir iç savaşın hüküm sürdüğü yabancı bir ülkenin topraklarında can güvenliği tehdidinin tam ortasına atıldığına, ancak siyasi hedefin belli olmadığına dikkati çekerek, "Silahlı Kuvvetlerimiz kimsenin özel güvenlik gücü değildir. Vatan evlatları Libya çöllerine bu şekilde sorumsuzca sevk edilemez. Daha biz geçen yıl Libya'da kaç şehidimizin olduğunu TBMM çatısı altında konuşabildik mi? Sayın Erdoğan 'Libya'da birkaç şehidimiz var.' dedi, sonra bu konuya dair haber yapan gazeteciler yargılandı. Şehitlerimizi yurttaşlarımıza, yüce Meclisimize açıklayamıyorken nasıl olur da 18 aylık bir tezkere için izin istenir?" diye konuştu. 

Türk personelin de bulunduğu Vatiyye Üssü'ne bir saldırı düzenlendiğini ve askeri teçhizatın imha edildiğini aktaran Çeviköz, saldırının hangi ülke uçakları tarafından yapıldığının belli olmadığını söyledi.

"TÜRKİYE BAŞINDAN BERİ DİPLOMATİK ÇABALARI DESTEKLEDİ"

AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker, Türkiye'nin Libya'daki gelişmelere tarih boyunca kayıtsız kalmadığını ifade etti.

"Bizim, Libya'yla ve Libya halkıyla bir mazimiz, samimi bir gönül birliğimiz bulunmaktadır." diyen Eker, "Hal böyleyken istikrarsızlık ve karışıklığın bulunduğu Libya'nın destek taleplerini yok saymamız, Libyalılar'ı çatışmaya ve istikrarsızlığa terk etmemiz mümkün değildir." diye konuştu.

Denizden komşu olunan Libya'da güvenlik ve istikrarın sağlanmasının, ilişkileri geliştirmenin, Doğu Akdeniz'deki imkanlardan birlikte istifade edebilecek ortamın hazırlanmasının artık Türkiye için daha da önemli hale geldiğini vurgulayan Eker, "Çünkü bölgede, karşımızda yer alan aktörlerin Libya'daki varlığımızı da hedef alması, Libya'yla müştereken güçlü varlık göstermemiz gerektiğine işaret etmektedir. Libya'da güvenlik ve huzur ortamının sağlanması bağlamındaki iş birliğimizi geliştirmeyi hedefleyen bu tezkere, Libyalı kardeşlerimizin uzun yıllardır hasretini çektiği kalıcı barış ve istikrara kavuşması için meşru hükümetin çabalarının desteklenmesi yönünde atılmış bir adımdır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin Libya'nın ve Libyalılar'ın meşru, hukuki ve demokratik taleplerine verdiği desteğin, bugün Libya'da siyasi çözüm ve siyasi uzlaşı konularında önemli mesafelerin kat edilmesine imkan sağladığını anlatan Eker, "Türkiye sayesinde sahada yakalanan denge siyasi sürecin önünü açmıştır. Türkiye başından beri diplomatik çabaları destekledi. Bu çabalara aktif olarak katıldı ve destek sağladı." dedi.

Şahsı adına söz alan CHP İstanbul Milletvekili Yunus Emre, CHP olarak "Türkiye bölgeye gözünü kapatsın, bölgeyle ilgilenmesin" demediklerini ancak Türkiye'nin ortaklarını çoğaltmasını istediklerini, askeri seçeneğin en son seçenek olması gerektiğini belirtti.

Emre, "Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde sınırlarımız dışında bu kadar fazla askeri güç kullanır, bu kadar fazla ülkede asker bulundurur durumda olmadık. Bize karşı bu kadar geniş birliktelikler hiçbir dönem olmadı ve hiçbir dönem bu kadar yalnız kalmadık." diye konuştu.

TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı, AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, Türk askerinin barış ve istikrar sağlamak üzere Libya'da göreve başlamasının üzerinden geçen bir yılın, Meclisin aldığı kararın ne kadar doğru olduğunu açık biçimde ortaya koyduğunu ifade etti.

Türkiye'nin Libya'daki varlığının, Hafter destekçisi bölgesel ve küresel aktörlerin, onun üzerinden Libya'da askeri bir diktatörlük kurma stratejilerini boşa çıkardığını kaydeden İşler, Libya'daki varlığının Türkiye'yi, Doğu Akdeniz'de güçlendirdiğini söyledi.

Türkiye'nin askeri varlığının Libya ordusunu güçlendirmesi neticesinde, Hafter'in, Trablus kapılarından ve batı bölgesinden sürülerek ağır bir askeri yenilgiye uğradığını anlatan İşler, "Ulusal Mutabakat Hükümeti, Libya'nın tek meşru otoritesi olarak gücünü tahkim etmiştir, böylece dikta yanlılarının Hafter üzerinden Libya'yı talan etme, Arap dünyası ve Akdeniz'de Türkiye karşıtı bir denge oluşturma çabaları boşa çıkarılmıştır." değerlendirmesinde bulundu.

HDP Adana Milletvekili Tülay Hatımoğulları Oruç, AK Parti'nin "müttefikleriyle birlikte uyguladığı yanlış dış siyasetin bedelinin, Türk, Kürt, Arap halkı başta olmak üzere bölgedeki bütün halklara ödettirilmeye çalışıldığını" öne sürdü.

Oruç, "Bu iktidar rızkınızı savaşa harcıyor. Hem bize ait olmayan hem de ülkenin önünü tıkayan bir savaşa harcıyor. 'Milli çıkarlar' dedikleri gerçekten milletin ve halkların çıkarı değil tek adam rejiminin çıkarıdır." dedi

"Batı medeniyetinin 500 yıllık egemenlik dönemi sona erdi" Finansal hizmetler güven endeksi kasım ayında 6 puan yükseldi Fenerbahçe'yi bekleyen zorlu fikstür! 28 günde 7 kritik maç
Sonraki Haber