Soner Yalçın'a böyle seslendi: FETÖ'yü Kemalist laikliğinizle siz ürettiniz!

Yeni Şafak yazarı Prof. Ergün Yıldırım ile Sözcü yazarı ve Oda.TV'nin kurucusu Soner Yalçın arasında sert bir polemik başladı.

Soner Yalçın geçtiğimiz gün, Sözcü'deki köşesinde Yeni Şafak yazarı Prof. Ergün Yıldırım'ı FETÖ'cü olmakla suçlamış, "17-25 Aralık 2013 tarihlerindeki FETÖ operasyonu başarısızlığa uğrayınca Ergün Yıldırım sessizliğe gömüldü" diye yazmıştı.

Soner Yalçın, Prof. Ergün Yıldırım'ın geçmişte Fethullah Gülen'i öven kitabı ve yazılarını hatırlatarak, "Anlayamadığım… Sahiden AKP'yi kandırmak bu kadar mı kolay?.." diye sormuştu.

Ergün Yıldırım, Yalçın'a bugün Yeni Şafak'taki köşesinden yanıt verdi.

"FETÖ'yü Kemalist laiklikleriyle kendileri üretenler şimdi FETÖ ile bizleri vurmak peşinde" diye yazan Ergün Yıldırım, Soner Yalçın'a, "Karanlık Oda'ların karanlık tipi!" diye seslendi.

İşte Ergün Yıldırım'ın Soner Yalçın'a verdiği cevap;

İftiracı haysiyetsizler!

Türkiye'de bu dönemlerde bir tür almış başını gidiyor: İftiraname. Heybeleri insanlarla ilgili iftiralarla dolu, kalpleri eğri, gözleri kör ve kulakları sağır güruhlar iftiranameler yazıp duruyor. Onların mesleği bu. Gazeteciliği de iftiranameler yazma diye belliyorlar.

“Karanlık Odalar”ın dışı gibi içi de “karanlık” tipleri… Kul hakkı nedir bilmiyorlar, iftira atarken had bilmiyorlar. Çünkü hadsizler. Hadsiz olan namussuz da olur şerefsiz de. Hadsizlik bir “iyi ve kötü ötesi” durumdur. Her şeyi yapmanın mübah olduğu hal. Karanlık odalarda çalışanlar için de her şey mübah. Yeter ki tetikçilik yaptıkları adamlara, lobilere ve çevrelere iyi hizmet etsinler. Kapıkulluk görevlerini yerine getirsinler.

***

İftiranamecilerin bu defa hedefi ben oldum. Bir yıl önce dekan olmamam için bana her iftirayı atanlar “şeytanın soldan yaklaşma” yöntemiyle hareket etti. Zaman, Cumhuriyet, Birgün, CNNTürk tek tabanca beni hedefe koydu. FETÖ'cü, solcu, ulusalcı iftiranameciler, hep bir ağızdan bana yüklendi.

Şimdi de “şeytanın sağdan yaklaşması” yöntemiyle hareket ediyorlar. Bu defa aymazlık, şerefsizlik ve haysiyetsizlikle beni “FETÖ'cü” diye suçluyorlar. Karanlık odalarında iftiranamelerini kaleme alan karaktersiz adam, bütün hayatım üzerine ahkamlarda bulunmuş. Yalanı, iftirayı ve çarpıtmayı birbirine karıştırarak bir büyü üretmiş. Biraz bilgi, biraz istihbarat ve bolca yalanla yeni bir yalan yazmış. Grek filozofları der: Öküzlere Tanrı resmi çizin denseydi, kendilerine benzer tanrılar çizerlerdi. Bu karanlık odada çalışan haysiyetsiz de kendi içindeki yalan Tanrısıyla çizmiş. Şehvetiyle, içgüdüsüyle, bağırsaklarındaki sesle beni tanımlamaya çalışmış. Kendi proje insan kimliğini bana yansıtmış. Lobilerle, karanlık güçlerle ve istihbaratlarla bir yere gelen, iş yapan ve statü kazanan biri olarak bizi de öyle sanmış.

***

Bu yazı, bir savunma yazısı değildir. Bu toprakların rahmani nefesiyle beslenmiş, okuma yazmayı öğrenmeden Kur'an kursuna gitmiş, kendini bildiğinden bu yana İslami bir iklimde yetişmiş birinin hesabı vereceği tek makam, Cenab- ı Allah'tır. Bizi bilen biliyor. Eskiler der ya “Abdestimden şüphem yok ki namazımdan olsun…”

Burada yapılmak istenenin, FETÖ'nün deşifre edildiği günden bu yana yapıldığı gibi, bütün İslami kesimleri birbirine kırdırmak planı olduğunu iyi biliyoruz.

***

Bu toprakların kadim geleneğinden gelen bir ailenin evladıyız. Ailemizde birçok Anadolu ailesinde olduğu gibi gayri Müslim de var. Bunu hiçbir zaman gizleme ihtiyacı duymadım. Çünkü bu ne ayıp ne de günah. Biz milletiz, biz İslamız. Bizim hadlerimiz var. Hadlerimizde bunun yeri var. İyi ve kötü, iyi ve kötüdür bizim için. Anadolu bizim yuvamız. Nurettin Topçu ile bu bilinç bizde daha derinlik kazandı. Anadolunun yeniden ayağa kalktığı ve dünyaya açıldığı (fetihlere yöneldiği) bir dönemde Anadolu evlatlarını kendi camiasına “üvey” yaparak tezviratlarda bulunuyor karanlık oda adamı. Bunu sadece bana karşı da yapmıyor. Bu Anadolu insanlarının zenginlerini, manevi şahsiyetlerini, irfan ocaklarının aktörlerini yalanlarıyla boyamaya çalışıyor. Onlara demediğini bırakmıyor. “Dönme” diyor, “Selanikli” diyor, “Yahudi” diyor, “Kripto” diyor…

Bu yalan kurgucusunun her attığı çamur yanına kar mı kalacak? 28 Şubat ve 17-25 Aralık'ta muhafazakar iş adamları ve irfan ocaklarının saygın insanlarına iftiralar atarken bugün de bana atıyor. Fetocuların muhafazakar iş adamlarına ve tasavvufun manevi şahsiyetlerine attığı çamuru o da sıvadı. Biraz da ağzına bulaştırdı. Çünkü çamurla besleniyor. Bataklıkla yaşıyor. Bütün bunları yeniden dirilen Anadolu'yu, milleti ve İslamı boğmak için yapıyor. Bunu yapması doğal. Çünkü herkes kendi davasının gereğini yapacak. Peki onun tezviratlarına gelerek, korkarak ve geri adım atarak davranan insanlar?

***

10 yıldır Anadolu'yu baştan başa geziyorum. Hakkâri'den Mardin'e, Bursa'dan Adana'ya, Ankara'dan Malatya'ya onlarca şehirde onlarca vakıfta, onlarca camiada konuşmalar yapıyorum. Muhafazakar, dindar, İslamcı, Nurcu, Nakşi, camiaların taleplerini geri çevirmedim. Bilgimle, sesimle, varlığımla onlara bir nebze de olsa nefes olmaya çalıştım. Siyaset Akademisi'nden Sivil Dayanışma Platformu'na, Anadolu Platformu'ndan ÖNDER'e, Ensar Vakfı'ndan Birlik Vakfı'na, Hakkari Üniversitesi'nden Mardin Üniversitesi'ne, Risale-i Nur Haber'den Hüda-i Vakfı'na, İSTAM'dan TÜRGEV'e… Bütün bu insanlara ve çevrelere İHL'de edindiğim “çoğul islam” kimliğimle katıldım.

Birçok meşreple beraber yetişmenin bilinciyle hareket ettim. Kendimi milletin ve ümmetin evladı olarak gördüm. Evlatlarını çağıranlara icabet etmeye çalıştım.

***

Bu ülkede devlet ile beraber çalışmış bir grup, daha sonra ihanete yöneldi. FETÖ örgütü adını aldı. 15 Temmuz'da da silahlı terör örgütü olduğunu ilan ederek 248 vatan evladını tanklar, tüfekler, helikopterlerle şehit etti. FETÖ Terör Örgütü, “STK maskesi” kullanırken düzenledikleri Abant toplantılarına da katıldım, bununla ilgili kitap da yazdım. Bunu hiçbir zaman inkâr da etmedim.

2010 yılında yazdığım bu kitap, grubun “zahiri” dünyasına, olgusal yönlerine, metinlerine dayanıyor. Sonra ihanet ederek FETÖ haline gelen bu yapı için gerekli ve net tavrımı da koydum. “Komümkras”i, “cemaat cuntası” adlı yazıları 15 Temmuzdan çok önce yazdım. Bundan dolayı dekanlık atamamda bu hainlerin medyası beni hedefe koyarak iftiralarda bulundu.

***

Ulusalcılar ve Ergenekon artıkları ve içimizdeki işbirlikçileri muhafazakârları, dindarları, İslamcıları ve velhasıl AK Parti'de bir araya gelerek Türkiye'nin siyasi kaderini eline alanların içine fitne salıyorlar. Onları birbirine düşürmek, birbirine küstürmek ve parçalamak için can atıyorlar. En büyük tutamakları bir dönem Fetullah Gülen Cereyanı ile beraber olan bu camiayı suçlu sandalyesine oturtmak. FETÖ'yü Kemalist laiklikleriyle kendileri üretenler şimdi FETÖ ile bizleri vurmak peşinde. Bu strateji işlemez! Tarih sizden yana değil bayım! Bu devlete zorla el koyanların dönemi bitti! Milli irade tecelli ediyor.

12 yaşında köyden kente İmam Hatip Lisesi'ni okumaya gittim. Okuma yazmayı askerde Ali Okulunda öğrenen bir çiftçi babanın oğlu. Hem okusun hem de dinini öğrensin diye tenbih edilen bir çocuk. İmam Hatip Lisesi'nde Tolstoy'u, Fanon'u, Şeriati'yi, Meriç'i okuyan bir gencin bütün hayaline İstanbul düştü. Okumak, memleketi kurtarmak ve yazar olmak… İyi bir sosyolog olmak. Bütün hayatı blokajlarla geçti. 19 yaşında gözaltına alındı. Yurt dışı doktorayı kazandı, engellendi. 28 Şubat'ta beş yıl üniversiteye alınmadı. Senelerce işsiz kaldı. Profesörlük ataması bile ertelendi.

Dekanlık atamasında yemediği iftira kalmadı. İngiltere'ye dil okulu için gitmek istediğinde çocuklarının iaşesi ve eğitim giderlerinin temini için neler yaşadığını dostları ve çevresi iyi bilir. Bunu dahi iftira malzemesi yapacak kadar alçaldı Karanlık Oda'ların karanlık tipi! Şimdi de başka iftiralar…”

Bir arkadaşın dediği gibi “kaderimi seveyim.” Hayat iman ve mücadeledir; iyiler ve kötülerin, imanlı ve imansızların mücadelesi.

ERSOY DEDE'DEN DESTEK GELDİ

Yeni Şafak yazarı Ergün Yıldırım'a Star gazetesinden bir destek de geldi. Ersoy Dede, "Ergün Hoca’dan FETÖ çıkmaz" başlığını taşıyan yazısında, Soner Yalçın'ın kullandığı ifadeleri eleştirdi.

Ergün Hoca’dan FETÖ çıkmaz

Soner Yalçın, her gün birini koyuyor köşesine, dilim dilim doğruyor..

FETÖ’nün kendisine yaşattığı mağduriyetin kredisini, böyle böyle bitirmeye kararlı herhalde..
Her kafasını kızdırana bir etnik çözümleme, bir mezhepsel bakış..

Bir geçmiş didikleme..

Akrabalık, komşuluk aidiyeti üzerinden yumuşak dokunuşlar..

Yakaladığı minicik bir detaydan içeri dalarak, kör karanlıkta el yordamıyla bir yerlere doğru ilerleme gayreti..

Demek ki bu tip yazılarla ikna olan bir kitle var hazır bekleyen..

Son olarak, (Daha doğrusu, sondan bir önce), Prof. Dr. Ergün Yıldırım’ı ‘FETÖ'cü’ ilan etmiş Soner Yalçın.. Yıllardır kitaplarını okuyan, yazılarından istifade eden biri olarak Ergün Yıldırım’dan FETÖ'cü çıkmayacağını biliyorum.. Okurları da pekâlâ biliyorlar elbette.. FETÖ'cü şöyle dursun, kendini ‘cemaat’ diye pazarlayan yapının asıl niyetini politik alana ilk taşıyan akademisyendir Ergün Yıldırım.. Herkes pozisyon kollarken, daha 2013 yazında; “…Cemaat kendi sınırlarını bilmeli ve siyasi alanda hegemonya kurma hedefinden uzak durmalı…”(14.08.2013 / Agos gazetesi mülakatı) dediği için fitneci bile ilan edilmişti.. “Sen hükümetle cemaatin arasını mı bozmaya çalışıyorsun?” diye suçlanıyordu.. Böyle bir adama ‘FETÖCÜ’ iftirası yapışmaz.. Ama haybeye Google bu yalan yanlış bilgilerle dolmuş olacak.. Bu arada.. Elbette Ahmet Hakan’dan;

“.. İskele Sancak günlerinden beri tanırım, Ergün’den FETÖ’cü çıkaramazsınız…” türü bir yazı beklemiyorum.. Neden yazsın ki?..

TCMB aralık toplantısında politika faizini yüzde 50'de tutacak Alperen Şengün double-double yaparak galibiyeti getirdi CHP'li belediye devletin verdiği arsayı sattı!
Sonraki Haber