“Delikli demir icat oldu, mertlik bozuldu” der ya Köroğlu, sosyal medya ile her şey bozuldu…
Kendisini gizleyen, farklı kimliklerin arkasına gizlenen içindeki kini nefreti kusuyor, karşısındakine…
Aklına gelen iftirayı atıyor, karalıyor, terbiyesizlikte sürekli zirve yapıyor…
Bu ahlak yoksunlarına yönelik düzenlemeler ise maalesef büyük çıkar odaklarının “özgürlük” söylemlerine takılıyor ve bir türlü yasal alan tayin edilip de bu pisliklerin temizlenmesinin önü açılmıyor.
Yazık değil mi insanlara ve itibarlarına…
Birilerine karşı olmak, fikirlerine katılmamak, onlar gibi düşünmemek onlara sövmeyi, hakaret etmeyi, linç etmeyi gerektirir mi?
Böyle bir vicdansızlığı yapanlara mütemadiyen “özgürlük var, ne yapalım” diye umursamadan mı bakacağız?
Bir ahlaksız çıkmış, Aleviler için ağza alınmaz sözler ediyor, utanmaz, arlanmaz, ahlaksız, kara cahil terbiyesizlikte sınır tanımıyor.
Bunu hoş mu göreceğiz?
İnsanların dini, inancı, mezhebi, aidiyetleri, ideolojileri bu kendini bilmez, kendisinden başkasına saygı duymaz tiplerce alenen tezyif ve tahkir ediliyor, buna karşı elsiz kolsuz, dilsiz olmamız mı bekleniyor?
Bu zırtapozların kardeşliğimizi ifsad etmelerini, torpillemelerini seyir mi edeceğiz?
Bununla ilgili mutlaka bir düzenlemenin olması, bir takibatın hızlı şekilde icra edilmesi ve bu neviden aşağılıkların tekerrür etmesine kimsenin cesaret edememesini temin etmek gerekmez mi?
Ülkenin Maliye ve Hazine Bakanı Londra’ya gidiyor, yatırımcılarla konuşuyor, içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntıları aşmak için yabancı sermaye, kaynak celbetmeye uğraşıyor ama yine bazı terbiyesiz odaklar Bakan tarafından edilmemiş cümlelerle bir linç kampanyasına girişiyor…
Siyaset kurumu da ne yazık ki bu kampanyaya iştirak ediyor, gerçek nedir, anlamadan dinlemeden sosyal medya üzerinden Bakan’a taarruz ediliyor…
Yine bir gazeteci televizyon programında enerji darboğazından çıkış konusu ele alınırken nükleer önerisine karşı çıkan, hidro elektrik önerisine karşı çıkan bir muhalife ne yapalım yani kendi gazımızı kendimiz mi üretelim diye ironik bir cevap veriyor; bu da suiistimal ediliyor…
Bağlamından koparılıp Hükümet eleştirisine çevriliyor…
İnsanlarımızı bu kadar kötü bir iklim içinde hapsetmeye, birbirine karşı kamplaştırmaya kimin ne hakkı var?
Eleştirelim, önerilerde bulunalım, görüşlerimizi ifade edelim, karşıtlıklarımızı dile getirelim ama böylesi bir kalleş dil olur mu?
Böylesi bir düşüklük insanlık onuru ile bağdaşır mı?
Sosyal medya yasası ne oldu, ne zaman çıkacak diye sormak, merak etmek ve böylesi bir düzenlemeye destek vermek, taraftar olmak için illa fert fert hepimizin mağdur haline gelmesi mi gerekiyor?
Trol orduları ile siyaset zehirleniyor.
Yalan bilgi ile hücum ediyor.
Yanlışlar ile kardeşliğimiz hedef alınıyor.
İftira, isnatlar ve hakaretler ile şahsiyetler linç ediliyor.
Biz de öyle bakıp duruyoruz.
Peki ama nereye kadar?