Atlasam bir arabaya, binsem gitsem uzaklara.... Murathan Mungan’ın dediği o ‘uzak’ mı birikti yoksa ruhumda?
Arabanın penceresinden bilmediğim sokakları, şehirleri, ağaçları seyredesim var...
Uzak bende mi, benden uzak mı, bu hiç bilmediğim bir tuzak mı...
Önemi yok!
Bir gitme duygusu birikti içimde, istikamet mühim değil, menzil kıymetsiz, bir hedefi yok...
Sadece gitmek, kendimi yollarda kaybetmek, akıp uzaklaşmak istiyorum...
İnsanlardan, imkanlardan, kendimden kaçmayı, tanımadığım - tanınmadığım yerlerde olmayı hayal ediyorum...
Farkındalık diye bir kelime vardı, çok popülerdi bir aralar, sık kullanılırdı...
Ben ‘farkındasızlık’ diye bir sözcük türettim kendimce; halim sanırım en iyi bununla anlatılırdı...
‘Demiştim’ demekten sıkıldım; ‘tahmin etmiştim’ sözünden yoruldum...
Tahmin edemeyeceğim, bilemeyeceğim, ismini bile söyleyemeyeceğim bir yer var, işte ben onu, orayı düşlüyorum...
Gitmem lazım buralardan yoksa yine aynı uçurumun kenarına geldim bak; düşüyorum...
Al götür beni uzaklara içimdeki o hiç büyümeyen çocuk, iç sesimi senden başka duyan yok...
Gel vuralım beraber kendimizi yollara, burası rutinden boğucu gri bir duvar oldu artık bana...
Bir sana, bir de sonunu hiç bilmediğim o yola ihtiyacım var; hem de acil ve de çok...