Suriye harekatı gerçekleri

BAŞLADIĞI 4 ay öncesinden bugüne dek toplam 38 şehit verdiğimiz Suriye harekatı gündemimizde uzun süre kalacağa benziyor.

Bu iş bugünden yarına bitecek gibi değil. Hatta daha da karışık hale gelecek. Ve doğrudan ülkemizin tüm iç ve dış politikasını dengesini doğrudan bir ulusal güvenlik meselesi olarak etkileyecek.

Bu nedenle resmi doğru okumamız lazım. Heyecana kapılmadan, popüler söylemlerden uzak ve karşımızda nasıl tehlikeli maskeli, maskesiz aktörler olduğunu unutmadan.

Son günlerde bazı yerlerde o kadar popülist ve yanlış haberler çıkıyor ki; sonunda mevcut durumu yazmak gerekli oldu.

Başlayalım;

BİRLİK DURUMU

- Bir kere, 50'ye yakın özel birlik orada hazır. Son 3 haftada da bu hazırlıklar tamamlanmıştı. Ve bu birlikler Kurban Bayramı'ndan bu yana zaten kademeli arttırılarak orada bulunuyor. Yani eskiden sanki yokmuş da daha dün son şehitlerimizin ardından gelmiş gibi yeni özel bir birlik yok. Ancak sınır gerisinde bekleyen çok sayıda takviye tabur da var. 3 hava üssü ile çok sayıda helikopter harekata destek veriyor.

DEĞİŞTİRİLİYORLAR

- İçerideki birliklerimiz belirli aralıklarla değiştiriliyorlar. Tunceli'den Kayseri'ye dek çeşitli merkezlerden özel eğitimli meskun mahal (Sur ve Nusaybin gibi yerlerde PKK terör örgütü ile hendek çatışmalarından) tecrübesine sahip mahir komando taburları da El Bab'ta. Burada kritik sokak çatışmaları bekleniyor. Son olarak, birliklerimize, şehitler vermemize neden olan DEAŞ'ın elindeki zırhlı bombalı araçlara karşı da özel silahlar verildi.

TAKTİK DURUM

- Deniz piyadelerinden bir tabur halen Suriye'de. Topçu, tank ve zırhlı birliklerinin yanı sıra Özel Kuvvetler de 4 aydır bizzat operasyonun beyni konumunda.

Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) gelince; bu konuda ciddi sıkıntılar mevcut. Disiplin, koordinasyon başta olmak üzere TSK prensiplerinden uzak olmaları kritik operasyonlarda birlikte hareket edilebilmesi konusunda bazen endişeler doğuruyor.

ÖZEL KUVVETLER BEYİN

- Harekat, Özel Kuvvetlerin sevk ve idaresinde. Ancak son olarak bir komando birlik komutanı Tuğgeneral de sevk ve idarede Özel Kuvvetlere arazide destek için görevlendirildi.

2.ANA KARARGAH

- Genelkurmay Başkanı ve diğer komutanlar bir karargah da Gaziantep bölgesine kurdular. Bulunabildikçe sürekli buradan harekatı yönetiyorlar.

ESAD İLE GERGİNLİK ENDİŞESİ

- Suriye yönetimi ile gerginliğin artması endişesi var. Geçen hafta Gaziantep'te nedeni belli olmayan patlama seslerinin sebebinin Esad'ın hava savunma füze sistemlerini El Bab dönüşü F-16'larımıza kilitlenmesi sonucu olduğu anlaşıldı. Bu sesler, uçaklarımızın süratle bölgeyi terk etmesiyle oluşturduğu sonik patlamalardır. Tabii burada soru, Esad'ın bunları Rusya'nın haberi olmadan yapıp yapamayacağı. El Bab operasyonunda hava desteği önemli ama Esad'ın bu tavrı nedeni ile havada zaman zaman sıkıntı yaşanıyor.

SÖZDE MÜTTEFİKLER

- Daha da kötüsü müttefiklerin de iki yüzlülüğü. Sözde 'müttefikler' operasyonda artık bize hava desteği vermeyeceğini bir süre önce bildirmiş. Halbuki bu bir koalisyon ortaklığıydı.

DEAŞ'A İYİLİK YAPAN BATI

- ABD başta Batı'nın Rakka ve Musul harekatlarını da durdurup ertelediğini açıklaması da DEAŞ'a yapılabilecek en büyük iyilik oldu. Böylece DEAŞ, El Bab'a Türkiye'ye karşı yeni güçleri buralardan kaydırabildi.

SADECE DEAŞ DEĞİL

- O nedenle, Suriye'de karşımızda sadece DEAŞ değil PYD, Esad rejimi ile maskeli, maskesiz dost ve düşman istihbarat servisleri var. Buna rağmen Türk ordusu çok zor bir görevi başarı ile icra ediyor.

ÖYLE BİR ORDU Kİ

- Hele bu öyle bir ordu ki 15 Temmuz'daki darbe ihanetine uğramanın yorgunu. Ama buna rağmen kahraman evlatlarının aynı anda Güneydoğu'da da dev iç güvenlik harekatını başarı ile yürütebildiği ayakta dimdik duran bir ordu.

EL BAB NEDEN ÖNEMLİ

- El Bab'ın tutulması çok önemli. Tutulmaması terörün daha fazla Türkiye'ye doğru nüfuz etmesi demek. Operasyon ayrıca, PYD'nin Afrin ve Münbiç'i birleştirilmesini engellenmesi açısından çok kritik.

GELECEK ŞEKİLLENİYOR

- Suriye'de bir gelecek şekilleniyor ve bu gelecekte söz sahibi olacak aktörlerinin şekillenmesi lazım. Türkiye uzun sınırıyla bu konuda adım atıyor.

TAKTİK FEDAKARLIK

- El Bab Türkiye için stratejik bir zorunluluk ancak daha öncesinde hatalı bir stratejik politika izlendiği için o hata şimdi taktik fedakarlıklarla kapatılmaya çalışılıyor. Bunu kapatmaz geri adım atmaya kalkarsanız bu saatten sonra Türkiye olarak daha fazla şey kaybedebilirsiniz.

TERÖR ORDUSU

- Karşımızdaki DEAŞ alelade bir terör örgütü değil. Ben terör ordusu olarak isimlendiriyorum. Çünkü ağır silah kullanmayı bilen, psikolojik algı operasyonları yapabilen bir kamuoyunun dengesini yaptığı alçak eylemlerle bozmak isteyen dev bir yapı var karşımızda...

ASKERLERİN MORALİ

- "Ne işimiz var orada?" tartışmaları bölgede kahramanca mücadele eden askerlerimizin moralini bozuyor. Cepheden bana bir mesaj gönderen bir askerimiz bu tartışmalardan duyduğu üzüntüyü iletti.

DEAŞ'IN OYUNUNA GELMEK

- DEAŞ'ın amacı bazı alçaklıklarla Türkiye'nin sinir uçlarına dokunmak. Bazı tatsız iddialar olabilir. Ama en doğrusu resmi açıklamaları beklemek. Sonrası ayrı. Bu konuda şimdi konuşmak bile DEAŞ'a hizmet etmeye yarar istemeden.

EL BAB DEAŞ'IN BİTİŞİ

- El Bab DEAŞ'ın bitişinin başlangıç noktası olduğu için bu terör ordusu elinden geldiği kadarıyla karşı koymaya çalışıyor. Burası aynı zamanda bir güvenlik kapısı. İlk kez Türkiye en cesur şekilde DAEŞ'in karşısında durup bu savaşı başlatandır. Bugüne kadar özellikle önceki hükümetinin örgüte karşı ağırdan alması çok eleştirilen Türkiye şimdi samimi bir duruş sergilemekte. El Bab konusunda dediğimiz gibi her şey yeni başlıyor. DEAŞ Palmira'yı ele geçirdiğinde çok ağır silahlar eline geçti. Dikkatli olmak lazım.

ELİMİZİ AÇMAK DOĞRU MU?

- El Bab'tan sonrasıyla ilgili elimizi "Şunu veya bunu da yapacağız" diye çok açmamızın doğru olmayacağı kanaatindeyim. Dengelerin ne şekilde değişebileceğini görmeden bu doğru olmaz.

Suriye artık orada yaşayacaklarımızla bundan böyle Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden biri olarak yıllarca kalacaktır. Ancak Allah korusun ama eğer şehit haberleri artarak gelmeye devam ederse bunun kamuoyunda yönetimi de daha zor hale gelecektir.

Sonuçta herkes "Bizim evlatlarımızın canı her şeyden değerli" deme hakkına sahiptir...

Bu açıdan hükümetin sinirlenmeden eleştirileri göğüsleme ve düzenli bilgilendirme yapması büyük önem taşıyor.

Unutmadan söyleyelim; bundan sonraki yazımızda ise çok önemli bir konuyu tartışmaya açacağız...

Güzel günlerde görüşmek üzere... (Günler güzel olacak da önce birbirimizi yememeyi öğrensek)

Tüm yazılarını göster