Fetö terör örgütüne yönelik operasyonlar hız kesmeksizin devam ettirilirken PKK terör örgütü de Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde melanetlerini sürdürüyor.
Güne çok sayıda şehit ve yaralı haberi ile uyandık.
Rusya ile kangren olması beklenen ilişkilerin Fetö’nün tasfiyesi ile hızlı bir şekilde onarılması sürecinde anlaşılan o ki “üst akıl” yeniden PKK’yı çok hızlı bir şekilde devreye soktu.
Şimdi öteden beri söylediğimiz gibi, Türkiye’nin tek çıkışının terörü bitirmekten geçtiğini, terörizmin uluslararası ilişkilere ayar vermek isteyen güçlerin elinde bir enstrüman olduğunu daha iyi görüyoruz.
Türkiye, bölgesinde yeniden ve nitelikli ilişkiler tesis ediyor; Suriye konusunda aleyhine onlarca gelişmeye rağmen Rusya ile sorunlu hale getirilerek taca çıkarılmışken çok iyi bir atak ile konuya ve bölgede inisiyatif kullanma alanına yeniden dahil oluyor. Hal böyle olunca, Türkiye’nin enerjisi, aklı, yoğunluğu yeniden terör ile alakalandırılarak tüketilmek isteniyor.
Bazı çevrelerden Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerinin Türk- Amerikan ve Türk-AB ilişkilerini olumsuz etkileyebileceğine dair serzenişler, uyarılar geliyor. Bunlar kanaatim odur ki, çok yerinde değildir. Türkiye’nin ABD ile müttefikliğine rağmen ABD-PYD/PKK ilişkisi ve şimdi Fetö/PDY ilişkisi elbette halkımızın da, hükümetlerin de, muhalefetin de sorguladığı ve kuşku ile takip ettiği bir haldir.
AB ülkeleri ise, darbe girişiminden bu yana hala net bir şekilde darbecilere karşı bir tavır alabilmiş; Türk demokrasinin sağlamlığına, halkın iradesine yönelik kat’i olumlu açıklamalar yapabilmiş değildir.
Türkiye’yi abluka altına almak, mrkezden ve çevreden kuşatmak, rayından saptırmak gibi sistematik bir politikanın Fetö ve PKK üzerinden yıllardan beri büyük bir titizlikle sürdürüldüğüne dair artık insanlarımızda bir düşünce yerleşmiş bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, Türkiye’nin bir sezon boyu turizmini ve tarımsal ihracatını büyük ölçüde sekteye uğratan Rusya ile ilişkilerin normalleşmesi ekonomik fayda hasıl edeceği gibi, siyasal bakımdan da Amerika’nın ve AB ülkelerinin Türkiye’ye bakışlarında ve yaklaşımlarında yeniden bir değerlendirme imkanı verecektir.
Gerçekçi bir değerlendirmeye sadece Türkiye’nin değil, tarihi ve stratejik müttefiklerimizin de ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye, kimsenin peyk ülkesi değildir. Türkiye, isteyenin istediği operasyonu gerçekleştirebileceği, seçilmiş siyasi iktidarları değiştirebileceği, demokrasisini tehdit edip, yıkabileceği bir üçüncü dünya ülkesi de değildir.
Özelikle ABD’nin, çok köklü ilişkiler içinde olduğu bir ülkeyi bunak bir şizofren için kaybetmeyi göze almaması lazımdır. Şurası açıktır ki, bu bunak şizofren sadece Türk Hükümetinin, yargısının, siyasetinin değil, topyekün halkının da düşmanıdır. İadesi bütün Türk milletini sevindirecektir. Türk –Amerikan ilişkilerinin de normalleşmesine yol verecektir.
Müttefiklerimiz ister kabul etsinler, isterse etmesinler Türkiye, büyük bir bölgesel güçtür, aktördür; bölgesinin en dinamik ülkesidir. Halkı ve yönetimi bütünleşmiş demokratik bir ülkedir. İnsanların bombalara, mermilere, tanklara adeta kafa atarak demokrasisini, özgürlüğünü, vatanını, namusunu koruduğunu kimse artık göz ardı edemez.
Türkiye ile ilgili değerlendirmeler yapılırken, iç siyasetteki ayrılıklar, farklılıklar üzerinden yapılan değerlendirmelerin dışarıyla ilişkilerimizde geçerli olmayacağı artık anlaşılmalıdır.
Ancak, burada bir hakikat daha öne çıkmaktadır ki, terör örgütleri arasında ciddi bir temas vardır, bunların arkasındaki güçler istediklerinde bunları birbirine yaklaştırabilmekte, aynı hedefe yöneltebilmektedirler. Tıpkı şimdi olduğu gibi…
Türkiye Fetö’yü sıkıştırdıkça, PKK onlara nefes aldırabilmek için saldırılarını yoğunlaştırabilmektedir. Hedef Türkiye’yi almakta olduğu mesafeden geri tutmaktır.
Türkiye’nin her ne olursa olsun önce terörü yenmesi gerekmektedir. Terör ile nefes almadan, aldırmadan mücadele geleceğimizi tüm ipoteklerden uzak inşamıza zemin hazırlamaktadır.
İktidar partisi ve MHP arasında özellikle terörle mücadele konusunda sağlanmış olan bu büyük uzlaşma mücadelenin başarısı için de çok önemlidir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hem PKK hem de Fetö yapılanması ile ilgili olarak Hükümete açık çek vermektedir. CHP’nin de terörizmle mücadelede amalı, fakatlı, veyalı, çeşitli çekinceleri de olsa özünde Hükümet ile birlikte hareket edebileceği açıktır.
İnanıyorum ki, Türkiye’yi terörün değişik türevleri ile dizginlemeye uğraşanlar başaramayacaklar. Allah’ın izni ile Türkiye yoluna devam edecektir.