The Economist: Türkiye, kim yönetirse yönetsin AB'ye alınmayacaktı!

Kibar kurgu: The Economist, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini ilk günden beri tanımlarken bu kelimeleri seçti. Yayımlanan makalede, Türkiye Müslüman ve kalabalık bir ülke olduğu için, Avrupalıları, böyle bir milletin klüplerine katılma fikri dehşete düşürdüğü aktarıldı. Müslüman ve kalabalık olduğu için Türkiye'yi zaten asla AB üyesi yapmayı gerçekten düşünmemeleri itiraf edildi. Ayrıca, gelecekte Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin, ne kadar demokratik olursa olsun AB üyesi olmayacağı da eklendi.

177 yıl önce 1843'te İngiltere'de kurulan köklü siyasi ve ekonomik analiz dergisi The Economist'in geçtiğimiz haftaki sayısının 21. sayfasında ilginç bir makale yayımlandı. 

Türkiye'nin AB olan ilişkilerine ve özellikle de 'üyelik sürecine' değinilen analizde, çarpıcı ifadeler yer aldı. 

BİZE SÖYLENEN AB YALANI, 'KİBAR BİR KURGU' OLARAK NİTELENDİ

'Türkiye'nin AB üyesi olacağına dair 'kibar kurgu' son buluyor' başlığıyla yayımlanan makalede, üyelik adaylığının ilk günden beri, koz olarak kullanmak için Türkiye'ye söylenmiş bir yalan olduğu adeta itiraf edildi. 

Üstelik, kalabalık ve Müslüman olması sebebiyle, Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin (ister Erdoğan, ister Kılıçdaroğlu veya bir başkası) asla Avrupa Birliği'ne alınmayacağını söyledi ve eklendi 'Ne kadar demokratik olursa olsun, üyelik asla masada olmayacak'.

İşte The Economist'in analizi:

'Türkiye'nin AB üyesi olacağına dair 'kibar kurgu' artık son buluyor.

Türkiye, hala resmi olarak 'AB üyesi adayı' olmasına rağmen gerçekte AB'nin 'tampon'una dönüşmüş durumda. Üyelik iddiasından vazgeçen Türkiye, AB olan ilişkisini, yaptığı göçmen anlaşmasıyla sürdürüyor. Fakat göçmen anlaşması bile sallantıda.

Türkiye'de neredeyse 4 milyona yakın göçmen bulunuyor ve Türk vatandaşlarından tepkiler gelmeye başladı. Bu yüzden Türkiye yakında AB'nin 'tamponu' bile olamayabilir.

'BİZ MÜZAKERE EDER GİBİ YAPIYORUZ, TÜRKLER DE REFORM YAPAR GİBİ' 

Avrupalılar arasında Türkiye'nin AB üyeliği konusu açıldığında her zaman yapılan bir şaka vardır: 'Biz müzakere eder gibi yapıyoruz, Türkler de reform yapar gibi.' Ama artık kimsenin rol yapmaya ihtiyacı kalmadı.

'KİM YÖNETİRSE YÖNETSİN ASLA ALMAYACAĞIZ'

Türkiye, bütün AB ülkelerinden daha büyük ve kalabalık. Üstelik nüfusu da çoğunlukla Müslümanlardan oluşuyor. AB ülkelerinde oy verecek bir çok Avrupalı, böyle bir milletin klüplerine katılma fikri karşısında dehşete kapılıyor. Tam da bu yüzden, gerçek şu ki, Türkiye kim tarafından yönetilirse yönetilsin ve ne kadar demokratik olursa olsun, asla AB'ye giremeyecek.

TÜRKİYE, KENDİSİNE SÖYLENEN YALANI FARK ETTİ

Türkiye, bu gerçeği fark ettiğinden beri ilişkilere 2016'da yapılan 'Göçmen Anlaşması' lokomotiflik yapıyor. Türkiye'de kalacak Suriyeli göçmenler için 6 milyar dolarlık yardım anlaşması, ilişkilerin tek dayanağı. Türkiye, Ege'deki kaçak göçmen krizini çözerek yıllık kaçak göçmen sayısını 850.000'den 10.000'e düşürdü.

'AVRUPALILARIN TÜRKLERE KARŞI ELİNDE KOZ KALMADI'

Bu anlaşma, aynı zamanda AB ülkeleri ile Türkiye'nin iş yapma şeklini de değiştirdi. Avrupa hükümetleri, özellikle de Almanya artık Erdoğan'ın 'gemisini sallamak istemiyor'. Avrupalıların bir zamanlar Türkiye üzerinde kullandıkları koz olan 'Üye yapmayız' tehdidi artık Türkler tarafından da geçerli olmadığı için Türkiye'nin üzerindeki kaldıraç da yok olmuş durumda.

Avrupa artık sadece demokrasi ve Kıbrıs konusunda belli belirsiz mırıldanmakla yetiniyor. Erdoğan bu mırıltıları görmezlikten geliyor.

TÜRKİYE, AVRUPA'YI FAŞİZMDEN KURTARDI AMA KENDİSİNİ TEHLİKEYE ATTI

Türkiye'nin göçmenlerin AB'ye girişini engellemesi, Avrupa ülkelerinde aşırı sağcı ve göçmen karşıtı popülist partilerin yükselişini durdursa da, bu kez de popülist siyaset tehlikesi Türkiye'de yoğunlaşmış oldu.

Göçmen karşıtı politika söylemleri halkta karşılık bulmaya başladı. Yine de Türklerin, ülkelerindeki devasa göçmen oranı da hesaba katıldığında, şiddet olaylarına başvurmaması ve yaşanan olayların çok az olması takdire şayan.

KILIÇDAROĞLU, POPÜLİST TEHLİKENİN BAŞINI ÇEKİYOR

Yakın zamana kadar, 'göçmen' konusu, Türkiye siyasetinde önemli bir yer tutmuyordu. Fakat bu da değişiyor. Türkiye'nin ana muhalefet partisi CHP'nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yakın zamanda 'eğer partisi başa gelirse tüm Suriyeli göçmenleri ülkelerine göndereceğine' dair söz verdi.

2023 SEÇİMLERİNDE GÖÇMEN TARTIŞMASI ŞİDDETLENECEK

Yapılan araştırmalara göre, Erdoğan'ın seçmenleri de dahil olmak üzere çoğu seçmen Kılıçdaroğlu'nun bu politikasını destekliyor. Bu konunun 2023'teki seçimlerin öncesinde çok daha şiddetli tartışmalara dönüşmesi bekleniyor.

TÜRKİYE NE KADAR DEMOKRATİK OLURSA OLSUN AB'YE ASLA GİREMEYECEK

Elbette, çılgınca bir gelişme yaşanabilir ve Türkiye bir gün AB üyesi olabilir. Fakat bunun olması için öncelikle Türklerin Erdoğan'ı iktidardan indirmesi gerekiyor.

Bu olduğunda bile, Türkiye'nin AB üyeliği masada olmayacak. Üstelik, büyük ihtimalle, hiç bir zaman gerçekten masada olmadı bile.

Haber: Cengiz Büyükuncu

TCMB aralık toplantısında politika faizini yüzde 50'de tutacak Alperen Şengün double-double yaparak galibiyeti getirdi CHP'li belediye devletin verdiği arsayı sattı!
Sonraki Haber