"Trol savaşları" uyarısı: Bu olay sokakta şiddete de dönüşebilir!

Nedim Şener: Seçime doğru giderken, rekabetin sosyal medya üzerinden savaşa dönüştüğü gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Dışarıda düşmana karşı verilen savaş kazanılabilir ama iç savaşın kazanını olmaz...

Sedef Kabaş'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a canlı yayında hakaret etmesi üzerine tutuklanarak cezaevine gönderilmesinin yankıları sürüyor.

Hürriyet yazarı Nedim Şener bugün ülkede gittikçe yaygınlaşan "linç kültürü" üzerinden konu hakkında önemli tespitlerde bulundu.

Sosyal medya ve medya üzerinden artırılan gerginliğin sokaklara taşma ihtimalinden bahseden Şener, "Peki bu durum böyle devam etmeli mi? Kesinlikle hayır, çünkü 5 yıl önce yazdığım gibi bu olay sokakta şiddete de dönüşebilir. Nitekim tatsız örnekler de yaşadık." dedi.

Seçim sürecine girildiğini ve "rekabetin sosyal medya üzerinden savaşa dönüştüğü gerçeğinin" göz ardı edilemeyeceğini belirten Hürriyet yazarı "Linç operatörleri" başlıklı yazısında şunları kaydetti;

"Kabaş’ın, hakaret suçu nedeniyle 02.00’de gözaltına alınmasına, tutuklanmasına karşı olduğumu son yazımda da belirtmiştim. (Not: Kabaş’ın daha önce hakaret nedeniyle aldığı ve erteleme kapsamında cezası olduğu için tutuklamanın haklı olduğunu savunanlar var. Oysa ertelenen cezanın infazı da gerekiyorsa tutuklama da ancak bu soruşturmanın tamamlanıp davaya dönüşmesi ve cezalandırılması halinde kararın Yargıtay onayından geçmesi gerekiyor.)

HAKARETİ ALKIŞLAYANLAR

Burada asıl sorun hukuki olmaktan çok, insani ve ahlaki boyut. Beni ilgilendiren melese, böyle sözlerin bir kadın tarafından televizyon ekranlarında söyleniyor olması ve onu desteklemek adına; kendisine hiçbir uyarıda bulanmadan şu sözlerin alkışlanması: “Şuna inanıyorum ki Recep Tayyip Erdoğan dönüp şöyle siyasi hayatına baksa... Kendisine bu toplum, bu halk, bu ülke çok şans verdi. Çok iyi makamlara getirdi, çok destek verdi, çok oy verdi, çok paye verdi. Çok meşhur bir söz vardır, ‘Taçlanan baş akıllanır’ diye. Ama görüyoruz ki gerçek değil. Ya da tam tersi bir söz vardır. Hadi onu söylemeyeyim, büyükbaş hayvan diyeyim. Büyükbaş hayvan bir saraya girdiği zaman o kral olmaz, o saray ahır olur.”

Sedef Kabaş’ı ekranda izlerken bu sözleri duyan hiç kimse, “Burada hakaret yok” diyemez. Ama onu savunmak adına, gazetecilik mesleğini, ifade özgürlüğü kavramını kullanmayı tercih ediyorlar. Eleştiri, özeleştiri unutulunca geriye kılıfına uydurup hakareti savunmak kalıyor. Kabaş da farklı davranmayacaktır. Oysa burada söylenmesi gereken çok basittir: “Verilen örnek, söylenen söz hakarettir ve yanlıştır ama Kabaş’ın tutuklanması da yanlıştır.” Karşı tarafın uyarmasına gerek kalmadan, kendi mahallesindekilerin uyarması yerinde olacaktır. O zaman, hukuka gerek kalmadan ahlak egemen olacaktır.

HER KESİMİN LİNÇ OPERATÖRLERİ

Ancak bu konuda, gözaltı uygulaması ve tutuklama konusuna eğilmek yerine, Sedef Kabaş’ın ettiği hakareti savunan muhalefet liderlerinin tutumu da tartışmayı alevlendiriyor.

İşte o zaman da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy veren ve bu sözler nedeniyle kendisini hakarete uğramış hisseden milyonlarca insanın ne gazeteciliğe ne de ifade hürriyetine saygısı kalıyor.

Herkes istediği kadar kendini övsün, karşı tarafı eleştirsin; hangi ankete bakarsanız bakın bugün toplumun tüm kesimleri tarafından en az güvenilen kurum medya, itibar sıralamasında en altta gazeteciler yer alıyor. Bu durumda devreye, karşı tarafın linç operatörleri giriyor. Onlar da yakıp yıkmaya başlıyor. Sedef Kabaş’ın ne kişiliği kalıyor ne hayatı.

En hafifi casus suçlaması olmak üzere edilmedik küfür ve hakaret kalmıyor.

Onun sözlerini hakaret olarak görenler ona daha fazlasını ve daha ağırını söylüyor.

İÇ SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ

Peki bu durum böyle devam etmeli mi? Kesinlikle hayır, çünkü 5 yıl önce yazdığım gibi bu olay sokakta şiddete de dönüşebilir. Nitekim tatsız örnekler de yaşadık.

Ancak seçime doğru giderken, rekabetin sosyal medya üzerinden savaşa dönüştüğü gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.

Siyasetçilere düşen, karşı tarafı “trol” diye suçlayıp kendi “trol ordularını” beslemek değil, sosyal medyada kendi taraftarlarının da birer linç operatörüne dönüşmesini engelleyecek adımlar atmaktır.

Çünkü, dışarıda düşmana karşı verilen savaş kazanılabilir ama iç savaşın kazanını olmaz..."

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...

FETÖ kurucularından Naci Tosun'un oğlu İstanbul'da kıskıvrak yakalandı Galatasaray'ın Ocak ayındaki ilk transferi belli oldu! 2.5 milyon maaş Dolar ve euroda ibre yukarı yönlü! İşte 26 Kasım 2024 güncel fiyatlar
Sonraki Haber