Tuluhan Tekelioğlu: Tüketim toplumu gün gelir tüketeni de tüketir!

Başarılı yazar ver sunucu Tuluhan Tekelioğlu, Hürriyet'ten Ayşe Arman'a verdiği röportajda samimi açıklamalarda bulundu. Tekelioğlu, 19.Mayıs için özelleştirilen belgeseli 'Güç Sensin' ile ilgili detayları sevenleriyle paylaştı.

Sunucu Tuluhan Tekelioğlu, Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman'a röportaj verdi. Başarılı yazar, bugün yayınlanan son belgeseli 'Güç Sensin' ile ilgili çok özel açıklamalar yaptı. İşte o röportajdan satırbaşları:

Nefis bir belgesel daha... Bu defa ne üzerine?

- Gençler üzerine! Umutsuz gençliğe, bir belgeselle umut vermek gibi bir hayalim vardı. Tabii ki bunu yine gençlerle yapabilirdim.

Neden umut vermek istiyordun?

- Çünkü bu toplum gençlerine güvenmiyor. Bu güvensizlik, gençlerin kendine güvenini de sarsıyor. Ne yazık ki nüfusumuzun yüzde 15’ini oluşturan 14-25 yaş arasındaki gençlerimizin yarısı hiç hayal kurmuyor. Hayal kuran, bunu gerçekleştiren, değişimi kendi içinde başlatan gençleri bulmak için yola çıktım. Belgeseli 19 Mayıs’ın 100. yılına yetiştirebilmek bir başka hayalimdi. Başardık. Genç kahramanlarımızı yakında tüm Türkiye tanıyacak. Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez

Bu kahramanların hepsi engelleri aşabilmiş gençler mi?

- Hem de nasıl! Oğlum Ömer büyürken şunu fark ettim: Bizler çocuklarımız zorluklarla karşılaşmasın diye engelleri önlerinden kaldırmaya çalışıyoruz. O kadar yanlış ki! İnsanı büyüten şey zorluklar. Problemlerle baş etme yöntemlerimizi geliştirir. Hayatta ne kadar zorlukla karşılaşırsak, direncimiz o kadar artar. İşte bu yüzden her şey önlerine hazır sunulan gençler ne yazık ki fark yaratmıyor.

Belgesel çok etkileyici bir cümleyle başlıyor...

- Ben de seviyorum o cümleyi: “Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez!” İnsanın kanatları gayretidir. Gençlere güvendiğimizde, kanatlarını öyle büyük bir güçle açıyorlar ki, ezber bozuyorlar. Yükselmeye başlıyorlar. Türkiye’yi işsizlikten kurtarmak için, kendine güvenen bir ülke yaratmak için ezber bozan, hayal kurmaktan vazgeçmeyen gençlere ihtiyacımız var. Hayal kurmak, “Sen yapamazsın!” diyenlere ilk başkaldırıdır. Tutkuyla hayaline sarılanlar, inat edenler, zorlukları avantaja dönüştürebilenler iz bırakır. İsterim ki filmimizi izleyen gençler, kendilerine şu soruyu sorsunlar: “Benim hayattaki amacım nedir?”

UMUDU KADINLAR VE GENÇLER GETİRECEK

 Ben de bu ülkede en çok kadınlara ve gençlere inanıyorum. Sen kadınlar üzerine de belgesel yaptın...

- Kadınlar ve gençler, bu ülkenin ötelediği, potansiyel gücünü önemsemediği, varlığını dikkate almadığı, en çok baskı gören, ezilen, değer verilmeyen kesimi. Oysa Türkiye’ye umudu kadınlar ve gençler getirecek. Değişim şimdiden başladı. Kadınları ve gençleri önemsemeyen anlayış kaybedecek. Genç işsizliği yüzde 25! Bir başka ülkenin vatandaşı olmayı hayal eden gençlerin varlığı bizi üzüyor. Ama var olanı kabul etmeyip zorluklara rağmen ilerleyen bir gençlik de var. İşte ben onları bulup ortaya çıkardım. Yeni nesil hakkındaki önyargıları da kırmak istedim.

Belgeseldeki gençlerin ortak özellikleri neler?

- Doğallar, hakikiler. Her şeyin sunulduğu, tüketim bağımlısı bir gençlik de var, onlardan çok farklılar. Hayallerini, hedef haline getirmişler. Yaşadıkları zorlukları gülümseyerek anlattılar. Mizah duygularına hayran kaldım. Çok sevdim onları. Montaj sırasında defalarca izlediğim için mimiklerini, vücut dillerini ezberledim. Belgeseli çeken ben olmamama rağmen finalde gözümden yaşlar boşaldı. İzleyenler de duygulanacak.

TÜKETİM TOPLUMU, TÜKETENİ DE TÜKETİR

Nedir bu değerler?

- Kendine inanmak, çok çalışmak, cesur olmak, vazgeçmemek.

Bu ülkede acilen köşeyi dönmek, bir günde ünlü olmak isteyen gençler de var. Fark hangi noktada?

- Alın teri çok kıymetli. Bugün emek vermeden bir günde şöhrete kavuşan gençlerin ülke için bir katmadeğer yaratabileceğine inanmıyorum. Tüketim toplumu gün gelir tüketeni de tüketir. Üretenler iz bırakır. Üretenler, alın teri dökenler, kendileriyle ve hayatla daha barışık olur. Mutluluğun sırrı tüketmekten değil, üretmekten geçiyor.

Seni bu gençlerle ilgili en çok umutlandıran ne oldu?

- Hepsinin ortak özelliği kendilerine inanmaları! İnatçı olmaları. Hikâyelerini anlatırken annelerinin fedakârlıklarını göz ardı etmek doğru olmazdı. Anneler, babalar, hatta yan komşular bile konuştu!

ANNELERİ DE BİRER KAHRAMAN BENCE

İki engelli gencin de hikâyesi var. Biri görme engeline rağmen üniversitede inanılmaz başarılı olmuş. Diğeri ise kolları olmadan yüzme şampiyonluğu kazanmış...

- Fulya Akkaya 2017 LYS’de 5 puan türünde birinci oldu. Gözleri görmediği için matematik sorularını hafızasından yapmış. Fulya’nın en büyük hayali, matematik teoremi keşfetmek. Şu an Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyor. Annesine hayran kaldım. Arkasındaki güç, annesi. Müthiş bir dil oluşturmuşlar. Sümeyye Boyacı da olağanüstü bir savaşçı. İki kolu yok ama yüzmede harikalar yarattı. Onun desteği de annesi. Kızına farklılığını, masallardaki kahramanlardan örnek vererek anlatıyor. Asla bir engel gibi görmeden. Bu gençlerin anneleri benim gözümde birer kahraman.

MİLLİ MÜCADELE RUHU HİÇ SÖNMESİN DİYE

19 Mayıs senin için ne ifade ediyor?

- 19 Mayıs 1919 benim için cesaretin, korkusuzluğun tarihi. Bir milat. Özgürlük ve bağımsızlık için can vermeye hazır bir ulusun çocuğu olduğum için gurur duyuyorum. Milli Mücadelemizi, Kurtuluş Savaşımızı başlatan Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, ne Türkiye Cumhuriyeti var olabilirdi ne biz kadınlar erkeklerle eşit yurttaşlık haklarına sahip olabilirdik. 19 Mayıs çok büyük bir toplumsal kıvılcımı ateşledi. Cesareti, korkusuzluğu, canı pahasına tam bağımsızlık için kararlılığı anlatan bir gün. Belki de bu yüzden Atatürk, 19 Mayıs’ı gençliğe armağan etti. Milli Mücadele ruhu hiç sönmesin diye.

KIZLARA POZİTİF AYRIMCILIK

Belgeseldeki gençlerin beşi kız, üçü erkek. Evet, pozitif ayrımcılık yaptım. Kızların sayısı fazla olmalıydı. Ama tabii ki bu ülkede ilham veren gençlerin sayısı sekiz değil, 8 bin değil, milyonlar... Belgeselimiz ilham da verdi. Toplum Gönüllüleri Vakfı’yla sürdürülebilir bir sosyal sorumluluk çalışması başlatıyoruz. Her yıl bilim, sanat, müzik, spor gibi alanlarda fark yaratan gençler ödüllendirilecek. Projemizin adı Genç Sensin, Güç Sensin!
Cesaret de korku gibi bulaşıcı!

Daha önce ‘Yapabilirsin’ belgeseliyle zorlukları aşan kadınları anlatmıştın. İki belgesel arasında paralellikler var mı?

- Ortak özellikleri hayal kurdurmaları ve ilham vermeleri. Cesaretin de korku gibi bulaşıcı olduğuna inanıyorum. Umut da öyle. Dileğim odur ki, ‘Güç Sensin!’ de kelebek etkisiyle umutsuz gençlere umudu yaysın.

İpek Kıraç, evlenen babası İnan Kıraç için mahkemeye başvurdu Kapasite kullanım oranı aralık ayında geriledi Rıza Kalkavan kimdir? Ne iş yapıyordu? Kaç yaşında öldü?
Sonraki Haber