Türkiye’de spor yazısı deyince akla hep futbol gelir. Oysa ki, dünya çapında başarılara imza attığımız birçok spor dalı var ve bunlar gündemde hak ettikleri yeri bulmaz.
Futboldaki derin ve büyük mağlubiyetler bile günlerce gündemi işgal eder de, yüz binlerce lisanslı sporcunun bulunduğu, dünya şampiyonaları dahil yüzlerce madalya kazandığımız branşlarla ve çok başarılı sporcularımızla ilgili kimseler yazmaz, konuşmaz… Bu ülkenin çocukları pek çok spor dalında harikalar yaratıyor… Artık bunların toplumla daha sık paylaşılması lazım.
Spor deyince sadece futbola, zaman zaman basketbola ve az oranda voleybola endeksli bir algının kırılması lazım…
Taekwondo, anavatanı Kore olan bir spor dalı. Ancak, dünyada Kore’den sonra en başarılı ülke neredeyse Türkiye…
Bu yıl gerçekleşen dünya şampiyonalarında 12 altın, 15 gümüş ve 41 bronz almış taekwodocularımız.
Avrupa şampiyonalarında 58 altın, 44 gümüş, 100 bronz madalya var…
İslami Dayanışma Oyunları Bakü’de idi, orada 5 altın, 3 gümüş, 3 bronz madalya alınmış.
Açık turnuvalar çok önemlidir, dünyanın her yerinden en iyiler katılır, 71 altın, 70 gümüş, 123 bronz madalya var…
Toplam sayıya baktığımız zaman manzara şu: 2017 yılı bitmeden toplam 146 altın, 132 gümüş ve 240 bronz madalya kazanılmış uluslararası ortamlarda…
Hadi gelin bakın; bu kadar emeğe, bu kadar çabaya, bu kadar başarıya rağmen ne kadar gündemde yer alabiliyorlar?
Federasyon son derece iyi yönetiliyor; sporcu, eğitmen, antrenör, kulüp, yönetici dayanışması en üst düzeyde; mali tabloları fevkalade…
Sportif ahlak mükemmel. Sporcuların moral ve motivasyonları, hedefleri her zaman yüksek. Tabana yayılma bakımından çok iyi bir noktada. Türkiye’nin en ücra köşelerine kadar genişleyen bir insan kaynağı var…
Her olimpiyatta mutlaka madalya getiriyor. Üstelik, ne ithal sporcu, ne dopingle anılıyor. Yerli ve milli diyoruz ya, tam da öyle… Hepsi kendi çocuklarımız, bu ülkenin evlatları. Pırıl pırıl… Kızlarda da başarı çok yüksek, erkeklerde de…
Bütün bunlara rağmen bu büyük gurur veren başarılardan ne kadar haberdar olabiliyoruz? Artık kendimize gelmemiz ve başarılı vatan evlatlarını onore etmemiz, bu ülkenin insanlarını gerçek başarılarla tanıştırmamız gerekmez mi?
Şunu belirtmeliyim ki, hemen her sportif müsabaka gerçekten seyirlik kıymettedir. En az futbol kadar heyecan vericidir. Yeter ki, ekranlarımıza yansıtalım, gazetelerimizde yer verelim. Başarıları da tetikleyecektir… Üstelik bu büyük başarıların döndüğü branşlarda öyle astronomik rakamlara ulaşan bir profesyonellik yoktur. Sadece inanmışlık, adanmışlık ve yürek vardır. Vatan sevgisi vardır, millet sevgisi vardır. Bayrak sevgisi vardır.
En son Avrupa Şampiyonası Kıbrıs Rum Kesimi’nde yapıldı… O salonlarda evlatlarımız göndere üç kez ay yıldızlı bayrağımızı çektirip İstiklal Marşı okudular… Üç altın, bir gümüş ve iki bronz madalya ile döndüler… Sizce bu başarı daha büyük bir takdiri ve ilgiyi hak etmiyor mu? Burada bir hususun daha altını çizmek lazım, bu başarılar tesadüf değildir. Türk sporu ciddi bir kurumsallaşmaya dönük dönüşüm ve gelişim yaşamaktadır. Bakanlarımız, müsteşarımız, spor genel müdürümüz ve tüm spor teşkilatımız, federasyonlarımız bu dönüşümün gerçekleşmesi için kendilerini
ortaya koymuşlardır. Gençlik ve Spor Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü bu günlerde kesinlikle bu başarıların da göz önüne alınmasında yarar vardır…