Geçmiş ramazan bayramınızı kutluyorum. Uzun tatili fırsat bilip seyahat edenlerin çileli dönüşleri de başladı. Maalesef her bayram olduğu gibi, bu bayram da yine çok sayıda insanımız trafik kazalarında hayatlarını kaybettiler. Bayram vesilesiyle, şehit ailelerine bayramlaşmaya giden askerler ve ailelerini taşıyan bir helikopterin düşmesiyle içimizi derinden yaralayan şehitler verdik. Akabinde Mardin’de karakola yapılan bombalı saldırı ile iki vatan evladımızı daha kaybettik. Trafik kazalarında hayatlarını kaybedenlere, aziz şehitlerimize rahmet; yaralılara acil şifalar temenni ediyorum.
Yaklaşık on gün süren bir Türkistan seyahatim oldu. Kazakistan’ın Türkistan şehrinde bulunan Türkiye ve Kazakistan Uluslar arası Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi’nin davetlisi olarak, ders ve konferanslar vermek üzere Michigan State Üniversitesi’nden çok değerli bilim insanı, ağabeyim Prof. Dr. Timur Kocaoğlu Bey ile birlikte gittik. Timur Hoca’nın bilgi, birikim ve insani hasletleri, ayrıca bizdan birkaç gün sonra gelen çok değerli bilim insanı Prof. Dr. Vugar Sultanzade’nin muhteşem katkıları ile, inanıyorum ki, çok yararlı olduğumuz bir buluşma yaşadık Yesevi Ocağı’nın öğrencileri ile…
Hazreti Yesevi’ye çok yakın ve adını taşıyan Yesi Oteli’nde kaldığımız için sıklıkla ziyaret imkanı buldum; manevi iklimi teneffüs fırsatı yakaladım. Aşırı sıcak havalara rağmen mübarek ramazan ayında oruç tutanların fazlalığı dikkat çekici ölçüde idi. Türbeyi ziyarete gelenlerle konuşma imkanım oldu. Bu manevi ocağın hayata mukavemetlerine ve yaklaşımlarına dair cümleler kurdular; Orta Asya’nın pek çok şehrinden buraya kendilerini çekip getiren manevi iklime işaret ettiler. Türbenin 2001 yılında Türkiye Cumhuriyeti devletince çok büyük bir tadilattan geçirildiğini, düzenlendiğini de burada zikredelim. Bundan dolayı da yine Türkiye’ye karşı çok büyük bir sempati var.
Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Türk-Kazak ortak üniversitesi olarak kurulsa da, kurulduğu günden bu güne çok yol almış durumda. Şu anda Türk Dünyasının ortak üniversitesi olarak yoluna devam eden Üniversite, Kazakistan’ın en saygın üniversiteleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. Mütevelli Heyet Başkanı çok kıymetli arkadaşım Prof. Dr. Musa Yıldız ve Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Kutalmış beylerin idealizminin, çalışkanlıklarının, özverilerinin yansımasını her şekilde görmek mümkün.
Timur Hoca’nın babası Osman Hocaoğlu, Buhara Cumhuriyeti’nin son Cumhurbaşkanı. Dolayısıyla Türkistan coğrafyasında hocaya muazzam bir saygı var. Nereye gitsek, hocayı prensler gibi karşıladılar, hocanın mütevazı kişiliği bu aşırı, abartılı karşılamalara müsait olmasa da, biz bu yüksek prestijden fevkalade istifade ettik. Çok kıymetli dostlarla tanıştık, konuştuk, sohbet ettik, notlar aldık, çok önemli yerleri ziyaret ettik.
Sayram’da Yesevi Hazretlerinin babası İbrahim Ata, Annesi Karasaç Ana’nın türbeleri, bir Özbek Ortaokulu ve lisesi, yine bir özel dil okulunu gezdik, iftar daveti münasebetiyle gittiğimiz İkan’da Timur’un ordularının kışladığı yerleri dolaştık, Karnak şehrinde yine çok özel ve tarihi yerlerde bulunma fırsatı bulduk, Otırar şehrinde ise Yesevi Hazretleri’nin hocası Arslan Baba’ya uğradık. Otırar, eski adıyla Farab Şehri, Farabi’nin de doğum yeri. Burada Kazakistan Hükümeti türbe ve civarını çok güzel restore etmiş; Kıpçak hanlarının, beylerinin, ulu kişilerinin mezarlarının olduğu alanı güzelce yeniden yapmış.
Kitapçıları gezdik, epeyce bir kitap topladık. Ancak, üzülerek ifade etmeliyim ki, artık eskiden olduğu gibi çok kitap basılmıyor buralarda da. Geçtiğimiz yıllarda kültür ve sanat ürünleri açısından çok daha nitelikli bir yapı göze çarpardı. Şimdilerde ise, hediyelik eşyalar bile Çin mamülü… Oradan, dostlara getirmeğe, bir anı olarak saklamaya değer bir eşya bile bulamadığımızı söylemeliyim. Ama Türkistan’dan Türkiye’ye bol selam getirdik.
İlerde yine devam ederiz. Şimdilik bu kadar…