Türkiye AİHM kararlarına uymak zorunda mı? AİHM kararları bağlayıcı mı?

Türkiye AİHM kararlarına uymak zorunda mı sorusu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin bugün Selahattin Demirtaş ile ilgili açıkladığı karar sonrası gündeme geldi. Vatandaşlar, AİHM kararlarının bağlayıcılığını sorguluyor.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı kararlarının bağlayıcı olup olmadığı merak edilen konulardan oldu. AİHM, Selahattin Demirtaş hakkında açıkladığı karar ile gündeme geldi.

TÜRKİYE AİHM KARARLARINA UYMAK ZORUNDA MI?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin tarafı olan Türkiye, diğer taraf ülkeler gibi, Sözleşme'de yer alan hakları ve özgürlükleri tanıdığını ve bu haklar ve özgürlüklerin kullanılabilmesini sağlayacağını kabul ve taahhüt etmiştir. Sözleşmenin başlangıcında da bu taahhüt yazılıdır. Öyleyse, Sözleşme'de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları ile ilgili ne gibi hükümler var ve Türkiye neyi kabul etmiş, ona bir bakalım.

Sözleşme'nin 25. Maddesi, (11 nolu protokolden sonra 34. Maddesi) bireysel başvuru hakkını düzenlemektedir. Türkiye, Sözleşme ve ek protokollerdeki haklar ve özgürlüklerle ilgili olarak, kendi yetkili otoritelerinin eylem ve işlemleri konusunda Komisyona bireysel başvuruyu, 27.01.1987 tarihi itibariyle kabul etmiştir.(RG 21,04.1987)

Türkiye, Sözleşme'nin eski 46. Maddesinde düzenlenen, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin zorunlu yargı yetkisini, 25.09. 1989 tarihinde kabul etmiştir. (RG, 27.09.1989)

Sözleşmenin yeni 46. Maddesi hükmü , "Hükümlerin bağlayıcılığı ve icrası" başlığını taşır ve şöyledir:"

1. Yüksek Sözleşmeci Taraflar, tarafı bulundukları herhangi bir vakada Mahkemenin kesin/nihai hükmü ile bağlı olmayı üstlenirler.
2. Mahkemenin kesin/nihai hükmü, bunun icrasını denetleyecek olan Bakanlar Komitesi'ne iletilecektir."( Bu hüküm 01.11.1998 tarihinde yürürlüğe giren 11 nolu protokolden sonraki son halidir)


Görüldüğü gibi Türkiye, Mahkemenin kararlarının bağlayıcılığı hükmünü kabul etmiştir. Denilebilir ki, bu kesin kararlar içindir. Geçici önlem niteliğindeki kararlar için bağlayıcılık söz konusu değildir. Böyle bir itirazın hukukta yeri yoktur. Başvuru bir bütündür ve geçici önlem, başvurunun sözleşme hükümlerine uygun bir şekilde sonuçlandırılabilmesi açısından kabul edilen bir yoldur. Geçici önlem kararının hukuksal dayanakları da, örneğin incelememize konu olan Öcalan davasında verilen geçici önlem kararının hukuksal dayanakları da, Sözleşmede bulunmaktadır. Konu, Sözleşmenin 26.maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin 26. maddesi, Mahkeme Genel Kurulu'nun, Mahkeme kurallarını kabul edeceğini (26/c) hüküm altına almıştır.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de 04.11.1998 tarihinde Mahkeme Kurallarını kabul etmiş ve Kurallar, yürürlüğe girmiştir. Mahkeme Kuralları'nın 39' uncusu "Geçici Önlem" alt başlığını taşır. Buna göre, "Daire ya da uygun olduğu hallerde Daire Başkanı, bir tarafın ya da ilgili herhangi bir başka kişinin istemi üzerine yahut kendi inisiyatifiyle, tarafların çıkarları ya da önünde görülmekte olan davanın uygun biçimde yürütülmesi için kabul edilmesini zorunlu gördüğü herhangi bir geçici önlemi taraflara gösterebilir. Bu önlemlerin bildirimi Bakanlar Komitesi tarafından verilir. Daire, belirlediği herhangi bir geçici önlemin uygulanmasıyla bağlantılı herhangi bir mesele hakkında taraflardan bilgi talep edebilir."

Gündemde 3. Dünya Savaşı ve asgari ücret zammı var! 13 il için sarı, 11 il için turuncu alarm! Kar tatili üniversiteler için geçerli mi? Kar tatili kimler için?
Sonraki Haber