"Türkiye NATO'da ABD'nin hiçbir kararını geçirmez"
ABD Başkanı Donald Trump'ın "ekonomik yaptırım" tehdidiyle büyüyen Ankara-Washington krizini, Emekli Büyükelçi Uluç Özülker değerlendirdi. Özülker, "Amerika, eğer şu an blöf yapmıyorsa ve gerçekten tehditlerini uygularsa o zaman çok büyük bir ihtimalle Batı blokunda ciddi bir çatlama başlar. Türkiye, NATO'da ABD'nin hiçbir kararını geçirmez. ABD'nin getirdiği her kararı veto eder." dedi.
‘ABD'li Rahip' davasında 'askeri ve siyasi casusluk' ve 'terör örgütü adına suç işlemekle' suçlanan Andrew Brunson'ın ev hapsine karar verilmesi, Ankara-Washington gerilimini düşürmedi; aksine kararın ardından ABD'li yetkililerden birbirini takip eden sert açıklamalar geldi.
ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence, Twitter üzerinden kendisi gibi Evangelist olan Brunson'ın derhal serbest bırakılmaması durumunda Türkiye'ye ekonomik yaptırım uygulayacaklarını duyurdu. Pence'in ardından ABD Başkanı Donald Trump da paylaştığı tweet'te, "ABD, büyük bir Hristiyan, aile babası ve harika bir insan olan Papaz Andrew Brunson'ın uzun süreli tutukluğu nedeniyle Türkiye'ye geniş yaptırımlar uygulayacak. Bu masum din adamı derhal serbest bırakılmalı" ifadelerini kullandı. Üstelik bu açıklamaların ardından ABD Senatosu Dış ilişkiler Komisyonu, Türkiye'nin uluslararası kuruluşlardan kredi almasını kısıtlayan bir tasarıyı kabul etti.
ANKARA, WASHINGTON'IN TUTUMUNDAN ‘RAHATSIZ'
Ankara'nın Washington'a yanıtıysa gecikmedi. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay "Ucuz tehditlere karşı tahammülümüz yok" dedi ve Türk yargısının bağımsızlığına işaret etti. ABD'li yetkililere tepki gösteren bir diğer isim olan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ise "NATO müttefiki olan ülkemize yönelik kullanılan tehditkâr dilin kabul edilmesi mümkün değildir" diyerek ABD'yi ikili ilişkilerde yapıcı zemine çağırdı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da tepkisini ABD'li yetkililerin yaptığı gibi tepkisini Twitter'dan verdi. Çavuşoğlu "Hiç kimse bize talimat veremez. Kimsenin tehdidine de boyun eğecek değiliz. Hukuk kuralları istisnasız herkes için geçerlidir" şeklinde sert sözler sarf etti. Çavuşoğlu, bu açıklamasının ardından da ABD'li mevkidaşı Mike Pompeo ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek Türkiye'nin yapılan açıklamalardan duyduğu rahatsızlığı iletti.
‘FETÖ'YLE İLGİLİ ADIM ATMAYAN ABD NE İDÜĞÜ BELİRSİZ BİR RAHİP YÜZÜNDEN İLİŞKİLERİ DİNAMİTLİYOR'
Peki, Türkiye bundan sonraki süreçte ne yapmalı? Ankara'dan gelen bu tepkiler yeterli mi? Ya da ABD'nin Türkiye üzerinde giderek artan ve ekonomik yaptırımlar uygulama boyutuna taşınan baskısına karşı ne yapılmalı? Konuyu Emekli Büyükelçi Uluç Özülker ve Gazeteci Mehmet Ali Güller Sputnik'e değerlendirdi.
Brunson meselesinin Türkiye ile ABD arasındaki sorun yığınının sadece görünen kısmı olduğunun altını çizen Emekli Büyükelçi Uluç Özülker "Brunson olayı kişisel planda Trump ve çevresinin Evangelist ruh ve anlayışla yaklaşıp tamamen dini açıdan ortaya attıkları bir baskı unsurudur. Bu sorun devletlerarası mesele olabilecek bir sorun değildir, olamaz da. Haklı veya haksızdır ama neticede alt tarafı bir rahip tutuklanmıştır. ABD, FETÖ'yle ilgili hiçbir adım atmazken, burada ne idüğü belirsiz bir rahip yüzünden iki ülkenin ilişkilerini dinamitleme noktasına gidebilmek ve bunu da dini motiflerin sonucu olarak yapabilmek ne akla ne mantığa hiçbir şekilde uygun düşmüyor. Dolayısıyla bir noktada bu konuyla ilgili uzlaşıya varılacağını öngörüyorum. Eğer böyle bir uzlaşı olmazsa karşılıklı bir bilek güreşi başlar ve bu bilek güreşi her iki tarafa da ciddi zarar verir" değerlendirmesinde bulundu.
‘TÜRKİYE, SURİYE'DE ESAD'LA ANLAŞIRSA ABD NE YAPACAK?'
Peki bu süreçten ABD tarafının göreceği zarar ne olur? Özülker bu soruyu "Meselenin çok fazla boyutu var. Bunlardan biri İncirlik Üssü meselesi. Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı BRICS Zirvesi'nde blok ülkelerine BRICS'i ‘BRICS + T'ye dönüştürme çağrısında bulundu. Meselenin bir diğer önemli boyutu da Suriye. Türkiye, Suriye'de Esad'la anlaşarak Amerikan varlığına çok ciddi zarar verebilir. ABD, orada eğittiği birkaç bin DSG'liyle mi Türkiye'ye karşı gelebilecek? Kısacası, biz müttefik olarak gördüğümüz ABD'ye, Suriye'deki haksız mevcudiyetine rağmen, uzlaşmacı bir tutum sergiliyoruz; ABD ise önümüzdeki sorunları artırdıkça artıyor. Peki Türkiye bir noktadan sonra ‘Ben, Rusya ve Esad ile birlikte bir başka politika uygulama yoluna gidiyorum' dese; ABD ne yapacak? Savaş mı açacak? ABD bunu düşünmeli. Dolayısıyla ben Brunson olayı bir bahane ve Türkiye üzerinde baskıya dönüşmüş durumda. Bunu bir blöf olarak görmek mümkün. Türkiye'den kolay kolay vazgeçemezler" diye yanıtladı.
‘TÜRKİYE, AMERİKA'NIN KEYFİ OLACAK DİYE İRAN VE RUSYA'YA YÖNELİK YAPTIRIMLARA DAHİL OLAMAZ'
Türkiye ve ABD arasında dört temel sorun olduğuna işaret eden Özülker "Bunlardan birincisi, İran'a yönelik ambargolarla, Rusya'ya uygulanması planlanan ağırlaştırılmış yaptırımlar. Türkiye, İran'a yönelik yaptırımlara uymayacağını zaten beyan etti. Türkiye'ye gelen ABD'li heyetle yapılan görüşmelerin sonucunda Türkiye'nin, kendisinin zarar görecek olması sebebiyle bu ambargolara uymayacağı anlaşıldı. Neticede Türkiye'nin İran'dan aldığı doğalgaz kesilse, kışın Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu biter. Dolayısıyla komşuluk ilişkileri önemli. Aynı şekilde Ekim ayı itibariyle Rusya'ya yönelik ağırlaştırılmış ambargoya da gidiyorlar. Türkiye, Rusya ambargosuna topyekûn uyarsa yine çok büyük zarar görür. Üstelik de bu kadar gelişmekte olan ilişkiler söz konusuyken… Bu sebeple Amerika'nın keyfi olacak diye Türkiye'nin zarar görmesinin mümkün olmaması lazım" ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE KENDİSİNE SAVAŞ AÇILIRSA ELİNDEKİ KOZLARI KULLANMAKTAN ÇEKİNMEZ'
Türkiye ve ABD arasındaki temel sorunları aktaran Özülker, F-35 ile FETÖ meselesinin de iki ülke arasında "çözümlenemeyecek şekilde devam eden" iki sorun olduğuna değinerek şöyle devam etti:
"Bir yandan da F-35 konusu var. 900 milyon dolar parasını ödemişiz. Bütün uçakları ısmarlamışız, eğitimler sürüyor. Şimdi de ABD Kongresi 3 ay içinde ‘ABD ne kadar zarar görür?' şeklinde bir rapor verilmesini istiyor. S-400'lerin alımıyla ilgili casusluk iddiası ortaya atıyorlar, saçma bir iddia. Kısacası bu sorun da, çözümlenemeyecek şekilde devam eden sorunlar arasında. Üçüncü sorun FETÖ meselesi. Zira FETÖ meselesi çözümlenmeden Türkiye- ABD ilişkileri düze çıkmaz. Dördüncü önemli mesele daha var. Şu sıralar herkesle kavgalı olan Amerika, eğer şu an blöf yapmıyorsa ve gerçekten tehditlerini uygularsa o zaman çok büyük bir ihtimalle Batı blokunda ciddi bir çatlama başlar. O zaman İncirlik Üssü'nden NATO'ya kadar bir sürü sorun olur. Türkiye, NATO'da ABD'nin hiçbir kararını geçirmez. ABD'nin getirdiği her kararı veto eder. Türkiye ‘hayır' dedikten sonra ABD ne yapabilir? Savaş mı açacak? ABD yaptırımları uygulamaya giderse, Türkiye de elindeki kozu kullanır. Sistemi haklı olarak kilitler. Bakın, Güney Kıbrıs Türkiye'nin ‘hayır' demesiyle ne NATO'ya ne Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü'ne (OECD) girebildi. Dolayısıyla böyle bir durumda Türkiye (NATO'nun) dışında kalmak yerine, içeride kalır. Güçlerimiz denk olmasa da, dünya da 20'nci yüzyıl dünyası değil. Alternatifler var. Türkiye'ye böyle bir savaş açılırsa, Türkiye'nin de elinde başvurabileceği bir hayli koz var"