6 kamu kurumu artık tek çatı altında
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Sigorta Tanıtım Töreni'nde konuştu. Erdoğan burada yaptığı açıklamada, ''Ziraat Sigorta, Halk Sigorta, Güneş Sigorta, Ziraat Emeklilik, Halk Emeklilik ve Vakıf Emeklilik bundan sonra yollarına Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik çatısı altında devam edecekler.'' ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı ayrıca, ''Tarih boyunca ülkemizin bileğini diplomaside, askeri alanda bükemeyenler silah olarak ekonomiye saldırmışlardır'' şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;
''Ziraat Sigorta, Halk Sigorta, Güneş Sigorta, Ziraat Emeklilik, Halk Emeklilik ve Vakıf Emeklilik bundan sonra yollarına Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik çatısı altında devam edecekler. 15 milyon müşteriye hizmet veren ülkemizin en büyük sigorta ve emeklilik şirketini tesis ediyoruz.
Türk sigorta ve emeklilik sektörü ne kadar yüksek fon biriktirirse ülkemizin kalkınmasına o derece destek verecektir. Hayat sigortaları ve emeklilik sistemi, fon birikimine katkı sağlayan temel araçlardır. Fon tutarı 154 milyar liraya ulaşan bireysel emeklilik sistemi atılımları ile reel sektöre uzun vadeli kaynak sağlanabilecektir.
Türk sigortacılığının en önemli sorunu sektörün belirli branşlarda yoğunlaşması ve yeni ürünlerde yetersiz kalmasıdır. Türkiye Sigorta yenilikçi bakış ile daha geniş kesimlere ulaşma adına önemli bir misyon üstlenecektir. Yeni yapının kar gayesi yanında sektör ve kamu yararı ile çalışması, sistemin yenilikçilik açığını da giderecektir. Önümüzdeki dönemde hem sigorta hem de emeklilik tarafında gelişmeler yaşanmasını bekliyoruz.
KORONAVİRÜS SALGINININ EKONOMİYE ETKİLERİ
Covid-19 hastalığı son bir asrın en ciddi sağlık krizlerinden birisidir. Şimdiye kadar 900 bine yakın insanın hayatına malolan salgına birçok devlet hazırlıksız yakalanmıştır. Maddi zenginlik olarak bizden üstün olan devletler bu süreçte kamu güvenliğinden temel sağlık ihtiyaçlarına kadar birçok alanda ciddi sıkıntılarla karşılaştılar. Dünya artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir döneme girmiştir. Covid-19 sağlıkla ilgili kriz olsa da hayatımızın her alanını derinden sarsmıştır. 2020 ilk yarısında küresel ölçekte büyük üretim kayıpları, işsizlikte yükseliş, tüketim alışkanlıklarında değişiklikler olmuştur. Ekonomik veriler ve beklentiler, Amerika, Almanya, Japonya, İngiltere gibi büyük ekonomilerin bile salgının etkisi ile sarsıldıklarını gösteriyor. Japonya yüzde 10, Fransa yüzde 19, İngiltere yüzde 21.7 daralmıştır. İlk çeyrekte yüzde 4.4 büyüyen Türkiye, ikinci çeyrekte 9.9'luk küçülme ile ayrışmıştır.
"NORMALLEŞME ADIMLARIYLA EKONOMİMİZİ YENİDEN RAYINA OTURTTUK"
Salgının en kritik evresinde ne sağlık sisteminin çökmesine ne de kamu sisteminde aksaklığa izin verdik. Bu dönemde milletimize sürekli karamsarlık aşılayan, haritada yerini dahi bulamayacak ülkeleri Türkiye'ye örnek gösteren muhalefetin tuzağına düşmedik. Cumhurbaşkanlığı sisteminin avantajlarını en iyi şekilde kullanarak ülkemizi bu günlere kadar getirdik. Eskiler, 'Sel gider, izi kalır' derler. Böyle bir salgından hasarsız çıkmak mümkün değildir. Hizmetler sektörü ve turizm başta olmak üzere kimi iş kollarında bu süreçten bizim de menfi etkilendiğimiz gerçektir ancak bir bu etkiyi asgari düzeyde tutmayı başardık. Dünyayla eşgüdüm içinde attığımız normalleşme adımlarıyla ekonomimizi yeniden rayına oturttuk.
Otomobil üretiminde temmuzda yılın ikinci çeyreğine göre yüzde 83.3 gibi büyük bir sıçrama yaşadık. Satışlar ise yüzde 64.2 oranında yükseldi. Ülkemize gelen turist sayısının ilk 8 ayda 10 milyon sınırına ulaşması bir diğer önemli gelişmedir. Bankacılık sektörümüzün güçlü sermaye yapısı, oldukça sağlıklı bir görünüme sahip.
Milletin işine, aşına kastederek Türkiye'yi taviz vermeye çalıştılar. Türk ekonomisinin yeterince güçlü olmadığı dönemlerde netice de almışlardır. Bu hamlelerin en önemli araçları kur, faiz ve enflasyon olmuştur. Memur maaşlarını ödeyememe tehlikesi ile karşılaştığımız zamanlar oldu. Ekonomi bürokrasisinin tamamen dışlandığı, IMF komiserlerine teslim edildiği utanç sahnelerine şahit olduk. Her 10 yılda bir tekrarlanan krizlerle ekonomimiz yıllarca patinaj yapmıştır. 2002'den beri ekonomide kaynak ve zaman israfının da önüne geçtik. IMF'ye borcumuzu ödeyerek ülkemize ekonomik bağımsızlığını yeniden biz kazandırdık. Bilhassa 15 Temmuz'un ardından yeni bir döneme girdik. Bugün aynı anda farklı cephelerde ülkemizin hak ve hukukunu korkusuzca savunuyorsak bunun gerisinde son 18 yılda kazanılan özgüven var. IMF'den borç alın dediler, biz o sizin meziyetinizdir dedik. Biz asla IMF kapısını çalan bir iktidar olmayacağız dedik ve olmadık. IMF bizim kapımızı çaldı. Bizden 5 milyar avro borç istediler. O zaman, 'Verin' dedim. Bugün bizden borç alan yarın da talimat alır. Sonra vazgeçtiler. "Bunlar çılgın Türkler, yapar mı yapar" dediler ve vazgeçtiler.
KORONAVİRÜS İÇİN 'SEFERBERLİK' ÇAĞRISI
Dünyada dengeleri alt üst eden salgın, bizim gibi ülkelerinde önünde yepyeni fırsat pencereleri de açmıştır. Türkiye, bu fırsatları değerlendirme noktasında en avantajlı ülkelerden birisidir. Bunun için milletimizin tüm fertlerinin tam bir seferberlik içinde tedbirlere sarılması gerekiyor. Ne kendimizi tamamen hayattan soyutlayacağız ne de hiçbir şey olmamış gibi gafletten uzak duracağız. Milletimizi tekrar maske, temizlik, mesafeye uymaya davet ediyorum. Vazgeçin şu düğünlerden. Olumsuz haberler bizi üzüyor. Nikah törenleri ile bu işleri atlatalım. Sigaraya da bu dönemde ara verin, içmeyin.