Türkiye'de en çok rastlanan hastalıklardan biri olan Diyabet nedir?

Yediğimiz besinlerin özellikle karbonhidrat içerenlerin çoğu vücutta enerji için kullanılmak üzere glukoza dönüştürülür. Pankreas, kaslarımızın ve diğer dokuların kandan glukozu alıp enerji olarak kullanmalarını sağlayan “insülin” adlı bir hormon üretir. Besinlerle kana geçen glukoz, insülin hormonu aracılığı ile hücrelere girer. Hücreler glukozu yakıt olarak kullanır. Eğer glukoz miktarı vücudun yakıt ihtiyacından fazla ise karaciğerde, yağ dokusunda depolanır. Şeker hastalığı (diyabet) nedir? Diyabetin belirtileri ve nedenleri nelerdir? Şeker hastalarının kaçınması gereken yiyecekler hangileridir? Tedavisi nasıl yapılır? Detaylar haberimizde...

Diyabet, vücudunuzda pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin hormonu üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalıktır. Diyabetli kişi, yediği besinlerden kana geçen şekeri yani glukozu kullanamaz ve kan şekeri yükselerek hiperglisemi denilen durum oluşur. Şeker hastalığı (diyabet) nedir? Diyabetin belirtileri ve nedenleri nelerdir? Şeker hastalarının kaçınması gereken yiyecekler hangileridir? Tedavisi nasıl yapılır? Detaylar haberimizde...Detaylar haberimizde...

DİYABET (ŞEKER HASTALIĞI) NEDİR?

Pankreastan salgılanan insülin hormonunun yetersizliği veya insulinin etkisine dokularda direnç olması sonucu kandaki şeker miktarının yük­selmesi ile ortaya çıkan ömür boyu devam eden bir hastalıktır. Besinler, vücudun başlıca yakıtı olan şekere dönüşmek üzere parçalanırlar. Daha sonra bu şeker kana geçer ve kandaki şeker düzeyi yükselmeye başlar. Sağlıklı bireylerde kana geçen şeker pankreastan salgılanan insülin hor­monu yardımıyla hücrelere taşınır. Diyabetli bireylerde insülin eksik veya etkisiz olduğu için şeker hücre içine giremez ve kanda miktarı yükselir.

Kan şekeri belli bir düzeyi geçince idrarla şeker atılmaya başlar. İd­rardaki şeker miktarının artması ile sık idrara çıkma, aşırı susama ve çok su içme görülür. İnsülin eksikliği veya yetersizliğine bağlı olarak hücreler glikozu kullanamaz; gerekli olan enerji yağlar ve proteinlerden sağlanır. Bunun sonucu diyabetli birey hem zayıflar, hem de idrarda keton oluşur. Diyabeti olmayan bir birey kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan 2 saat sonra) 140 mg/dl‘nin üstüne çıkmaz.

Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir. Bir kişinin diyabetli olup olmadığı Açlık Kan Şekeri (AKŞ) ölçümü veya Oral Glikoz Tolerans Testi (OGTT) yapılarak saptanır. AKŞ ölçümü 100-125 mg/dl olması gizli şeker (pre-diyabet) sinyalidir. AKŞ ölçüm sonucunun 126 mg/dl veya daha fazla olması diyabetin varlığını gösterir.

OGTT’de glikozdan zengin sıvı aldıktan 2 saat sonraki kan şekeri değeri önemlidir. İkinci saat kan şekeri ölçümü 140-199 mg/dl ise gizli şeker, 200 mg/dl veya daha yüksek ise diyabet tanısı konulur.

KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMÜNE DİKKAT

Diyabeti olmayan birinin kan şekeri düzeyi açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaz. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekeri düzeyinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığını gösterir.

TİP 1 DİYABET NEDİR?

Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin zedelenmesiyle meydana gelmektedir. Hastalar, insülin yetersizliği olduğundan ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundandırlar. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının yüzde10’unu Tip 1 diyabet vakaları oluştumaktadır.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Çok ve sık idrara çıkmak
Vücutta insülin yapılamadığı zaman, insülin hormonunun normalde sorumlu olduğu işlevler yapılamaz, yani glikoz hücreler tarafından enerji olarak kullanılamaz ve kanda birikir. Belli bir düzeyden sonra da böbreklerden idrar yolu ile şeker atılmaya başlar. İdrarla atılan şeker beraberinde suyu da sürükleyeceğinden kişi çok idrar yapmaya ve sık idrara çıkmaya başlar.

Çok su içmek
İdrarla aşırı su kaybedilince aşırı su içme ihtiyacı duyulur.

Zayıflamak
Öte yandan alınan gıdalardan yararlanamayan vücut hücreleri enerji kaynağı olarak depolardaki yağları yakıt olarak kullanmaya başlar ve kişi zayıflar.

Bu belirtilerin ortaya çıkması için gereken süre, pankreas bezinin beta hücrelerindeki tahribatın miktarına ve yakım hızına bağlıdır. Tahribat haftalar, aylar, hatta yıllar boyunca sürebilir. Tahribatın hızlı ve kısa sürede tamamlandığı durumda vücut enerji ihtiyacı için kendi proteinlerini ve yağlarını kullanmak zorunda kalır. Özellikle yağların aşırı yıkımıyla oluşan, keton cisimleri adı verilen son ürünler vücut için zararlı atıklardır, vücutta birikerek ketoasidoz denilen acil tabloyu meydana getirirler. Ketoasidozun belirtileri ise, karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluktur. Böyle bir durumda derhal acil olarak hastaneye başvurmak gerekir.

TİP 2 DİYABET NEDİR?

Herkeste, her yerde, her yaşta diyabet teşhis edilebilir.
Ailesinde diyabetli olanlar,
Şişman kişiler,
4 kilodan daha ağır bebek doğuran kadınlar,
Stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riski daha yüksektir.
Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatları ile hipertiroidi, akromegali gibi bazı hormon hastalıkları Tip 2 diyabete yol açabilir.

TİP 2 DİYABETİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Tip 2 diyabeti olan ve kan şekeri yüksek olan kişilerde;
Sık idrara çıkma,
Ağız kuruluğu,
Çok su içme,
Açlık hissi,
Cilt yaralarının geç iyileşmesi,
Kuru ve kaşıntılı bir cilt,
Sık sık infeksiyon gelişmesi,
Ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma görülür. Ancak bu belirtiler zaman içinde yavaş yavaş ortaya çıkar.

GİZLİ ŞEKER NEDİR?

Eğer bir kişinin kan şekeri düzeyi normalden yüksek olmasına karşın diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değilse bu durumda kişi pre-diabetik (gizli şeker hastası) olarak tanımlanır. Bazı çalışmalar pre-diyabetik çoğu kişide 10 yıl içinde Tip 2 diyabet geliştiğini saptamıştır.
Gizli şekeri olanlarda kalp-damar hastalığı riski kan şekeri normal olan bireylere kıyasla 1.5 kat daha fazladır. Diyabetli bireylerde ise 2-4 kat fazladır. Pre-diyabetli kişiler sağlıklı beslenme ve egzersiz yapma gibi yaşam tarzı değişiklikleri sayesinde şeker hastası olmayı önleyebilir ve geciktirebilir.

TEDAVİSİ NEDİR?

Diyabet tedavisinde amaç kan şekeri ayarını sağlamaktır. İyi bir diyabet kontrolü için şunlar önemli:
Sağlıklı beslenme: Yenilen besinlerin özellikle karbonhidrat içeren besinlerin vücudun ihtiyacından fazla tüketilmesi kan şekeri seviyelerini yükseltir. Kan şekeri kontrolünün sağlanmasında diyabetli bireye özgü beslenme tedavisinin verilmesi önemlidir.

Egzersiz: Egzersiz,vücudunuzun glikozu etkili bir şekilde kullanmasını ve kan şekeri kontrolünü sağlar. Ayrıca, şişman tip 2 diyabetli kişilerin kilo kaybetmesine yardımcı olur.

İlaç/ İnsülin: İnsülin, besinlerle kana geçen şekerin vücut tarafından kullanılmasını sağlayan ve böylece kan şekeri yükselmelerini önleyen bir hormondur. Tip 1 diyabetli kişilerin yaşamak için insüline gereksinimi vardır. İnsülin bağımlılık, alışkanlık yapacak bir madde değildir. İnsülin yaşam için elzemdir. Vücut insulin yapmıyor ise dışardan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip 2 diyabetli kişilerin de kan şekerinin ayarını sağlamak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline gereksinimleri olabilir.

ŞEKER HASTALIĞI OLAN KİŞİ NASIL BESLENMELİDİR?

Sağlıklı beslenerek kan şekeri kontrolünü sağlamak için;
Öncelikle kan şekerinizin hızlı bir şekilde yükselmesine neden olan şeker ve şeker içeren besinlerin, kilo almanıza neden olacak ve kalp sağlığınızı olumsuz etkileyecek yağ ve yağlı besinlerin tüketimini azaltın.
Günde en azından üç öğün yemeye çalışın.
Öğünler arasında ve gece yatmadan önce küçük bir ara öğün almanız da gerekebilir.
Öğünlerinizi her gün aynı saatlerde almaya çalışın.
Porsiyon ölçülerinizi kontrol altına alın.
Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmeği, yulaf veya çavdar ekmeği tüketmeyi tercih edin.
Öğünlerinizde kurubaklagillere sıklıkla yer verin.
Her gün pişmiş sebze ve salata tüketmeye özen gösterin.
Meyve suyu yerine meyve tüketin.
Süt, yoğurt, ayran, peynir gibi kalsiyum kaynağı olan besinlere beslenmenizde yer verin.
Alkolün tedavinize etkisini öğrenmeden alkollü içki içmeyin.

HANGİ YİYECEKLERDEN UZAK DURMALI?

Kan şekerinin kaynağı karbonhidrattır. Karbonhidrat içeren yiyecekler sofra şekeri, şekerli yiyecekler (bal, reçel, pekmez, marmelat, şekerli meyve suları, meşrubatlar, çikolata, dondurma ve tatlılar gibi), un ve undan yapılan yiyecekler (ekmek, yufka, erişte, makarna gibi), pirinç, bulgur, kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süttür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların kan şekerini etkileme hızları birbirinden farklıdır. Bu nedenle yiyecekler kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlı yiyecekler (basit karbınhidratlar) ve kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükselten karbonhidratlı yiyecekler (kompleks karbonhidratlar) olmak üzere iki gruba ayrılır.

Şeker ve şeker içeren yiyecekler vücuda enerji verir ancak bu tür yiyecekler kan şekeri kontrolünü bozar. Sofra şekeri, reçel, bal, marmelat,pekmez, hazır meyve suları, pasta, kek, tatlı, şekerli bisküvi, çikolata, helva gibi yiyeceklerin içindeki karbonhidrat basit karbonhidratdır yani kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltirler. Bunlardan uzak durmak gerekir.
Vücudun ihtiyacı olan enerjiyi kompleks karbonhidratlardan karşılayarak kan şekerinin daha geç ve daha yavaş yükselmesini sağlayabilirsiniz. Sebze, meyve, ekmek, pilav, makarna, çorba, kuru baklagiller gibi çeşitli yiyeceklerin içindeki karbonhidratlar yani kompleks karbonhidratlar, vücudumuzda şekere yani glikoza dönüşür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların şekere parçalanma hızı yavaş olduğundan kan şekerini daha geç ve daha yavaş yükseltirler.

ŞEKER HASTALIĞININ ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR Mİ?

Diyabetin ortaya çıkmadan önlenmesi, riskli kişilerin diyabetten korunması mümkündür. Çalışmalar, yaşam tarzı değişikliklerinin yani sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli egzersiz ve eğitim ile diyabet görülme sıklığının yüzde 58 oranında azaldığını göstermiştir.

DİYABETİN KOMPLİKASYONLARI NELERDİR?

Uzun bir süre kan şekerinin yüksek olması, büyük ve küçük damarları ve sinirleri tahrip eder. Tahribat hangi organda ise ona ait sorunlar görülür.
Kardiyovasküler hastalık: Diyabetli kişilerde kalp hastalığı ya da inme riski 2-5 kat daha fazladır.
Retinopati (Gözlerin hasar görmesi): Yetişkinlerdeki körlük ve görme bozukluğunun önde gelen sebebidir. 15 yıl boyunca diyabetik olan, şekeri kontrolsüz kişilerin yüzde 2’si kör olurken, yüzde10’unda ağır görme bozukluğu gelişir.
Nefropati (Böbreklerin hasar görmesi): Diyabetli kişiler için büyük bir tehdittir. Kontrolsüz tip 1 diyabetli kişilerin yüzde 40’ında 50 yaşına geldiklerinde diyaliz ve böbrek nakli gerektirebilecek, ağır böbrek hastalığı gelişebilir.
Nöropati (Sinirlerin hasar görmesi): Diyabetli kişilerin en az yarısını etkiler. Diyabetik sinir hastalığı, bacaklarda ve ayaklarda duyu kaybına yol açabilir ve bu da ayak yarası ve bacak kesilmesi ile (amputasyon) sonuçlanabilir. Bacak amputasyonlarında kaza dışı nedenlerin başında maalesef diyabet gelmektedir. Diyabetik sinir hastalığı ayrıca iktidarsızlığa da yol açabilir.
Ayak komplikasyonları
İmpotans (Cinsel güçsüzlük).

TCMB aralık toplantısında politika faizini yüzde 50'de tutacak Alperen Şengün double-double yaparak galibiyeti getirdi CHP'li belediye devletin verdiği arsayı sattı!
Sonraki Haber