Türkiye'de en çok rastlanan rahatsızlıklardan biri olan kireçlenmeye ne iyi gelir?

Türkiye'de en çok denk gelen hastalıklardan biri de kireçlenmedir. Kıkırdağın tahrip olmasının fazla kilo, eklem bölgesini etkileyen yaralanmalar, kas zayıflığı, romatizmalı hastalıklar gibi pek çok farklı nedeni olabilir. Ancak herhangi bir diğer nedene bağlı olmaksızın, sadece eklemlerin sık kullanılmasından dolayı da yaş ilerledikçe kireçlenme oluşabilir. Kireçlenmeye bağlı bulguların ortaya çıkması 40 yaşında önce nadirdir. Bulguların sıklığı ve şiddeti yaşla beraber artmaktadır. Ağrı kireçlenmenin ana semptomudur. Derinde ve sızı şeklinde tanımlanır. Hava durumu ve günlük yaşamda zorlamaya bağlı olarak azalıp artabilir. Hastalık ilerledikçe minimal bir hareketle ve hatta istirahatle bile ağrı artmaya başlar. Ağrı vakalarda hasta ağrı nedeniyle uykudan uyanmaya başlar. Kireçlenme nedir? Belirtileri nelerdir? Kireçlenmeye ne iyi gelir? Detaylar haberimizde...

Kireçlenme kıkırdak dokusunun azalması veya bazı durumlarda tamamen kaybedilmesinin yarattığı başlıca sıkıntı o eklemin hareket ettirilmesinin zorlaşması ve hareket sırasında veya uzun süre hareketsiz kaldığında ağrı yapmasıdır. Örneğin diz ekleminde kireçlenme varsa eklemde sertlik ve şişme görülebilir. Bacağı tamamen açmak, eğilmek, merdiven çıkmak zorlaşabilir ve bu gibi hareketler esnasında ağrı oluşabilir. Diz uzun süre hareketsiz kaldığında ağrı yaşanabilir. Sertlik sık görülen bir bulgu olup, daha çok sabahları ve belli bir süre hareketsizliği takiben ortaya çıkar. Şişlik ve eklemlerde şekil değişikliği olabilir. Kireçlenme nedir? Belirtileri nelerdir? Kireçlenmeye ne iyi gelir? Detaylar haberimizde...

KİREÇLENME NEDİR?

Sık kullanılan diz, bilek ve parmak eklemlerinde daha çok görülmekle birlikte eklem bulunan her noktada kireçlenme meydana gelebilir. Kıkırdağın tahrip olmasının fazla kilo, eklem bölgesini etkileyen yaralanmalar, kas zayıflığı, romatizmalı hastalıklar gibi pek çok farklı nedeni olabilir. Ancak herhangi bir diğer nedene bağlı olmaksızın, sadece eklemlerin sık kullanılmasından dolayı da yaş ilerledikçe kireçlenme oluşabilir. Bu nedenle 65 yaş üstü yetişkinlerde oldukça yaygındır. Yakın aile bireylerinizde kireçlenme varsa sizin de kireçlenme sorunu yaşama olasılığınız yükselir çünkü kalıtımsal olarak nesilden nesile aktarılan bir problemdir.

Kıkırdak dokusunun azalması veya bazı durumlarda tamamen kaybedilmesinin yarattığı başlıca sıkıntı o eklemin hareket ettirilmesinin zorlaşması ve hareket sırasında veya uzun süre hareketsiz kaldığında ağrı yapmasıdır. Örneğin diz ekleminde kireçlenme varsa eklemde sertlik ve şişme görülebilir. Bacağı tamamen açmak, eğilmek, merdiven çıkmak zorlaşabilir ve bu gibi hareketler esnasında ağrı oluşabilir. Diz uzun süre hareketsiz kaldığında ağrı yaşanabilir. Kireçlenme ilerledikçe ve kıkırdak dokusu azaldıkça yürümek zorlaşabilir. Diz hareket ettirildiğinde "çıtırtı" hissi yaşanabilir ve kıkırdak dokusunun azlığından dolayı ses gelebilir.
Sonuç olarak eklemlerimizi tam kapasiteyle kullanabilmek için kıkırdak dokusuna ihtiyacımız var. Bu dokuyu korumak için erken yaşlardan itibaren önlem almamız, egzersiz yapmamız, ideal kilomuzda olmamız gerekiyor. Ancak tüm bunlara dikkat etmenize rağmen yaralanma, kalıtımsal, kıkırdağın aşırı kullanımı veya diğer bir nedenden ötürü kireçlenme sorunu yaşıyorsanız evde uygulayabileceğiniz bazı yöntemlerle kireçlenmenin neden olduğu ağrıları hafifletebilir ve kireçlenmenin ilerleyişini yavaşlatabilirsiniz.

BULGULARI NELERDİR?

Diz kireçlenmesi görülme sıklığı açısından omurga ve kalça kireçlenmesinden sonra üçüncü sırada yer alır. hastalar klinik olarak iki katergoride incelenebilir. Birinci kategoride hasta sıklıkla genç ve erkektir. Önceden geçirilmiş bir zedenlenme veya menisküs ameliyatına bağlı olarak dizde kireçlenme saptanır. İkinci katergoride ise hasta orta yaş ve üstünde olup sılıkla kadındır. Dize ilavetan diğer eklemde de tutulum vardır. Hastalar ağrının hareketle artıp istirahatle azaldığını belirtirler. Özellikle yürüme ve merdiven inip çıkma sırasında ağrı artar.Eklemin çeşitli yerlerinde hassasiyet saptanır. Diz kireçlenmesi hastanı aktivitelerini önemli ölçüde kısıtlayabilir.

Muayenede diz eklemindeki oluşan osteofitler (kemik çıkıntıları) düzensiz ve sert şişlikler şeklinde palpe edilirler. Diz eklem hareketinde kısıtlanma meydana gelebilir. Hastalığın ileri döneminde uyluk ön yüzünde bulunan adelede erime olabilir. Diz yan bağlarının gevşemesine bağlı dizin normal mekanik yapısı bozularak dizde deformiteler olur. Sıklıkla varus deformitesi yani ‘O’ bacak olur.

KİREÇLENMEDE KULLANILAN TEDAVİ YÖNTEMLERİ

1. Eğitim ve Koruyucu Önlemler: Kireçlenme, kaybedilen veya kısıtlanan işlevlere uyumu ve buna bağlı olarak bazı yaşam tarzı değişikliklerini gerektiren kronik bir sorun olduğunundan hastalar bu durumları ile ilgili olarak bilgilendirilirse hastalıklarına yönelik olumsuz inanışlardan kurtulmakta, yakınmalarını kontrol edebilmeleri ve sorunlarıyla baş edebilmeleri kolaylaşmakta ve önerilen tedavilere uyumları artmaktadır. Bu yüzden hastaları bilgilendirilmesi, eğitimi ve sosyal yönden destek sağlanması kireçlenme tedavisinin bir parçası olarak kabul edilmelidir.

2. Eklemin Aşırı Yüklenmesine Neden Olan Etkenlerin Bilinmesi: Hastanın eklemlerin korunması prensipleri hakkında eğitilmesi hem ağrı hem de ileride oluşabilecek eklem hasarının önlenmesi üzerinde etkilidir. Hasta tutulan ekleme aşırı yük bindiren aktiviteler ve bunlardan kaçınma yolları ile ilgili olarak bilgilendirilmelidir. Örnek olarak diz kireçlenmesi olan hastaların uzun süre ayakta durmamaları ve diz üstüne çökmemeleri için iş ve ortamlarında değişiklik yapılmalıdır.

3. Kilo Verme ve Beslenme Önerileri: Kireçlenme ve obesite arasında, özellikle diz kireçlemesinde bir ilişki söz konusudur. Genç yaşlarda kilolu olmanın diz kireçlenme gelişimi açısından kuvvetli bir risk faktörü olduğu gözlenmiştir. Kilolu hastalara diyet reçeteleri önerilebilir ancak kireçlenmeni neden olduğu hareketsizlik ve düşük kalorili beslenmeye uyum sağlayamama kilo vermeyi zorlaştırır.

4. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uygulamaları: Fizik tedavi, kireçlenme tedavisinde yeri değişmeyen bir yöntem olup özellikle kalça, diz gib büyük eklemleri ve omurganı orta-ağır derecedeki kireçlenmelerinde sık kullanılmaktadır. Fizik tedavi ile ağrı ve tutukluk azalmakta, kas spazmı hafiflemekte, eklem çevresi yapılar güçlenmektedir. Böylece hastanın fonksiyonel kapasitesi artmakta ve yaşmam kalitesi yükselmektedir.

5. Egzersiz: Kireçlenmeli bireylerde özürlülük, hastalığın kendisi, yaşlanma süreci, hareketsizlik ve bunların yol açtığı ağrı, kas güçsüzlüğü ve hareket kısıtlanmalarına bağlı olarak gelişmektedir.

Kireçlenmede özürlü hale gelmenin engellenmesi için eklemdeki patolojik değişikliklerden çok eklem hareketerinin korunması hastanın zinde kalması ve vücut ağrılığının uygun düzeyde tutulması üzerinde durulması gerekir. Bu ilkeden yola çıkarak egzersiz, kireçlenme tedavisinde en sık uygulanan fizik tedavi yöntemidir. Kireçlenmede egzersiz, hastalığın kendisinin tedavisinin ötesinde önemlidir. Egzesiz bu bireylerde hareketsizliği ortadan kaldırmaktadır. Kİreçlenme iyileştirlebilmese bile hareketsizliği ortadan kaldıraktadır. İyi planlanmış bir egzersiz programı eklem ağrsını gidermede ilaçlar kadar etkili olabilir. Eklemin kas desteğinin artırılması kireçlenme seyrini olumlu olarak etkiler.

6. Kaplıca Tedavileri: Suyun bir tedavi aracı olarak kullanılması geleneksel bir yöntemdir. Su, sağladığı kaldırma kuvveti ve ısısı ile ideal bir egzersiz ortamıdır. Ilık su kaslarda kan akımının artması ile gevşeme ve ağrının azalmasını ve hareketlerin serbestleşmesini sağlar. Kaplıca sularının şifalı etkisi suyun bileşimine, mineral yoğunluğuna ve ısısına bağlanmıştır.

7. İlaç Tedavisi: Kireçlenme tedavisinde yeterince etkin tek bir ilaç tedavisi yoktur. Günümüzde kireçlenmenin ilaç ile tedavisi daha çok sadece ağrıyı kesmeye yöneliktir. Hastaların çoğunda yakınmalar çok şiddetli olmadığından önceden bahsedilen koruyucu ve fiziksel önlemler ile rahatça giderilebilir. İlaçların kireçlemeye bağlı değişiklileri önlemek, ilerlemesini yavaşlatmak veya geri döndürmek gibi etkileri olmadığı göz önünde bulundurulduğunda kireçleme tedavisinde sadece yardımcı rolleri olduğu düşünülebilir.

8. Eklem İçi Enjeksiyonlar: Eklem içi steroid enjeksiyonlarının kıkırdak üzerine olan etkileri tartışmalıdır. Aynı ekleme kısa sürede ve sık yapılan enjeksiyonlar sonucunda hızla ilerleyen eklem harebiyeti gelişir. Eklem içi steroid enjeksiyonları 4-6 aydan daha kısa süreli aralıklarla yapılmamalI ve aynı ekleme yapılan enjeksiyonlar bir yılda 2-3’ü geçmemelidir.

Eklem içi hyaluronik asit (horoz ibiği) enjeksiyonunun bir hafta arayla 3-5 kez yapılmasınının kireçlenme tedavisinde etkin olduğu bildirilmiştir.

Dışişleri'nden nüfus hareketliliği mesajı: Seçimlere etki edebilir İstanbul’un yeni tehlikesi! Fentanil etkisindeki zombiler Akademik kadro ilanları 23 Kasım 2024 Cumartesi!
Sonraki Haber