Türkiye'nin göz bebeği: İstanbul Emniyet Müdürlüğü
Tarih: 2 Ekim 2018 Salı...
Yer: İstanbul, Beşiktaş...
Evlilik işlemleri için nişanlısı Hatice Cengiz ile Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'na Al Arab News Channel'ın Genel Yayın Yönetmeni Kaşıkçı (1958), esrarengiz bir şekilde ortadan kayboldu. Aslında ilk müracaat günü 28 Eylül'dü... Başkonsolosluk, "gördüğü lüzum üzerine" ikinci bir tarih verme gereği gördü... O tarih, 2 Ekim'di... Kaşıkçı, saat 13:12'de içeri adım attı... O kara gün, nişanlısına eşlik eden Hatice Cengiz, içeri girmedi... Yaklaşık 3,5 saat sokakta bekledi... Ancak Suudi gazeteci dışarı çıkmadı... Hatice Cengiz, önce AK Parti Genel Başkan Danışmanı Yasin Aktay'ı, ardından da Türk Arap Medya Derneği'ni aradı, bilgi verdi... Daha sonra da Levent Polis Merkezi Amirliği'ne giderek kayıp müracaatına bulundu... Daha sonrada Levent Polis Merkezi Amirliği'ne giderek kayıp müracaatında bulundu... Polis Merkezi'nde ki görevliler, doğrudan Başkonsolosluğa yöneldi... Ancak, demir kapıların ardından tek bir kelime çıkmadı... Ne var dediler, ne de yok...
Görevliler, şüpheli tavırlar üzerine durumu anında ilgili kısımlara bildirdi. İşte, o saat itibariyle İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde büyük bir hareketlilik başladı... Önce Asayiş Şube Müdürlüğü, ardından Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) ve İstihbarat Şube Müdürlüğü soruşturma başlattı. Kayıp haberi kısa sürede dünya gündemine oturdu... Gözler İstanbul'a çevrildi... Başkonsolosluk, art arda çelişkili açıklamalar yaptı... İlk açıklamaları, "Kaşıkçı, işlemleri bittikten sonra buradan ayrıldı" oldu...
ADETA "PARÇALAYIP SAKLAMADIK" DİYOR
Kamuoyu baskısı artınca Başkonsolos, kamera eşliğinde binayı gezdirdi... "Burada yok" demek adına... Tedirginliği gözlerine yansıyan Başkonsolos, kütüphanenin kapaklarını açtı ve içini gösterdi... Peşi sıra, "Burada yok" dedi... Aranan bir kitap değil, bir insan... Koskoca beden, küçük bir dolaba sığar mı? Kim ne bilecek parçalandığını... Beyin; çaktırmadan işlenen vahşeti açık ediyor... Polise, yabancı bir davranış değil, bu tavır!
Şikayete konu olan alan, uluslararası yasalara göre, bir devlet toprağı..., İEM bu sebeple durumu dünyanın dört bir yanında başarılı çalışmalar yürüten Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) İstanbul Bölge Başkanlığı'yla paylaştı... Bu saatten sonra kurumlar el ele verdi... Her iki kurum da kendi görev alanında çalışma yürüttü. Kısa sürede bölgedeki tüm kameralar, inceleme altına alındı. Yüzlerce kayıt, 60'a yakın polis memuruyla izlendi... Geriye dönük tarama sonucu, Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu'na giriş yaptığı saatin öncesi ve sonrasında içeride büyük bir hareketlilik yaşandığı tespit edildi.
İstihbari çalışmalar, kuşkuları daha da artırdı... Eldeki bilgilere göre o gün, Başkonsolosluk çalışanları izne çıkarılmıştı... 200 metre ilerideki konutta çalışanlar da ani bir emirle izinli sayılmıştı...
İkinci ve üçüncü soru belirdi... Bu ne izniydi? Madem çalışılmayacak, Cemal Kaşıkçı neden davet edilmişti? Hem de diğer Suudi vatandaşlara uygulanmayan bir yöntemle... Telefon davetiyle...
BAVULLARIN BAŞKONSOLOSLUKTA NE İŞİ VAR?
Kısa süre sonra, Başkonsolosluk bahçesinde boy gösteren kişilerin kimlikleri açığa çıktı... Buna göre, 15 kişiden 3'ü infazdan bir gün önce tarifeli uçakla (1 Ekim- saat 16.30), 9'u özel jetle (2 Ekim-Saat 03.30), diğer 3 kişi ise yine tarifeli seferle (2 Ekim Saat 03.30) İstanbul'a inmişti... Büyükşehire gelen 15 kişinin ortak bir noktası olduğu da tespit edildi... Hepsi de Prens Selman'a üst düzey askere uzanan bir ekip... İnfaz ekibi... Kamera kayıtları, bir tuhaflığı daha ortaya çıkardı... Ekibin tamamı havalimanlarından kalacakları 2 otele (Başkonsolosluğa yakın) yöneliyor... Özel jetle taşınan 9 kişi, 2 Ekim saat: 05:05'te otele giriş yapıyor... Ekip üyelerinin tamamı, 2 Ekim saat: 09.40-09.55 aracılığında otellerinden dışarı çıkıyor... Rezervasyona bakılırsa İstanbul'da 4-5 gün turisttik gezi yapacaklar... Fakat, öyle değil... Kaşıkçı'dan önce Başkonsolosluğa giriş yapıyorlar... Yanlarında ise otelde kalması gereken bavullar var...
Bir soru daha beliriyor... Burada yatmayacaklarına göre, bu bavullar neyin nesi... Birkaç saat dahi dinlenmeyen ekip üyelerinin erken saatte Başkonsoloslukta ne işi var?