Türkiye'nin göz bebeği: İstanbul Emniyet Müdürlüğü
MİT'in desteğiyle kirli tezgahı ortaya döken İEM, noktayı koyuyor... Cemal Kaşıkçı, dışarı çıkmıyor... Daha doğrusu kendi iradesiyle... Sadece, otelde olması gereken bavullar dışarı taşınıyor... Görüntülere bakılırsa, girişte kolaylıkla taşınan bavullardan biri, bu kez güçlükle çekiliyor... Dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise araç hareketliliğine yönelik... O bavullar ve çöp poşetleri, saat 15:21'de siyah renkli, camları karartılmış VIP minibüse yükleniyor... Eşlik eden araç ise zırhlı bir otomobil... Araçların son durağı 200 metre ilerideki Başkonsolosluk konutu oluyor...
POŞETTE DEĞİŞİLECEK KIYAFETLER VAR
Kayıt izleme çalışmaları sırasında dikkat çeken bir görüntü daha beliriyor... Yüz hattı Kaşıkçıya benzeyen "sakalsız bir kişi" Başkonsolosluğa giriş yapıyor... Görüntüler iyice mercek altına alınıyor... Aynı kişi bir süre sonra, dışarıya çıkıyor... Ayakkabılar aynı olsa da, üzerindeki kıyafetler Cemal Kaşıkçı'ya ait... Yanında ise beyaz bir poşet taşıyan işbirlikçi var... Kapşonlu... Dikkatlice bakıldığında içinde kıyafet olduğu belli oluyor... Hacimsel şişkinliğinden... Bir diğer farklılık ise yüzündeki takma sakal... Kaşıkçı'nın sakalına uygun bir sakal...
Bundan sonrası çorap söküğü gibi geliyor... İkilinin ikinci durağı Sultanahmet Camisi... (2 Ekim-Saat: 16.22) İhtiyaç alanında kıyafet değişimi yapan dublör ve beraberindeki kişi, ellerindeki poşeti çöp kutusuna bırakıyor... Elbette poşette Cemal Kaşıkçı'nın kıyafetleri var... Anlaşılan o ki; her şey planlı... Dublör'ün kimliğini tespit etmek zor olmadı... Mustafa Mohammed M. Almadani İstanbul'a giriş yapan ekibin üyesiydi.
İEM'e bağlı Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü günler sonra, alınan izinlerle Başkonsolosluk, Başkonsolosluk Konutu, Yalova'da bulunan malikane, oteller, Kaşıkçı'nın evi, otopark ve 15 araç üzerinde iz sürdü... Aslında "devlet tecrübesiyle temizlenmiş mekanlarda" iz aradı... Elde net bir iz vardı... O da, kimyasallarla tertemiz edilmiş alanların izi... Yani, delil karartmanın izleri...
YÜKSEK ISIDA DNA KALMIYOR
Çalışmalar daha çok Başkonsolosluk Konutu'nda yoğunlaştı... Konutta 3 kuyu bulunuyor... İkisi su kuyusu, diğeri ise doğalgaz ve odunla ateşlenen bir tandır... Çifte ateş ile ısı değerini bine yükselten bir tandır... O ısıda DNA'dan tek bir zerre bırakmayacak bir tandır... Üstelik, ekipte yüksek lisans tezini, "Kemikten elde edilen DNA analizi" üzerine yapmış bir uzman da (Salah Mohammed A Tubaıgy) bulunuyor... Çürüyen, yakılan kemikler üzerinde, "DNA var veya yok" diyebilecek bir konuta ünlü restauranttan 32 porsiyon "pişmemiş et" sipariş ettiğini gösteriyor... İster istemez akıllara bir çok soru daha takılıyor... Tandırda et pişirmek, önceden yapılan planların bir parçası mıydı? Elbette bu sorular bir gün aydınlanacak... Araştırmalar henüz sonuçlanmış değil.
Başkonsolosluk, içeride bulunan kameraların arızalı olduğunu bildirmişti... Araştırıldı... Sistemlerin teknik servisiyle yapılan görüşmeler, 2018'de herhangi bir arıza bildirimi yapılmadığını gösterdi. En son, 5 Temmuz 2017'de bildirim yapılmış. Aynı gün giderilmiş... Bir başka ayrıntı daha var... O gün Kaşıkçı'yı kapıda karşılayan görevli, anında içeriye bilgi veriyor. Aynı görevli, Hatice Cengiz'i gördüğü halde içeriye, "Kaşıkçı'yı dışarıda bekleyen var" demiyor... Bahsetmiş olsa, belki infaz durdurulurdu... Bir ihtimal daha var... Belki de Hatice Cengiz nişanlısı gibi o vahşetin ikinci kurbanı olacaktı...
NASA'DAN İHBAR...
Kaşıkçı Vahşeti'ne yönelik soruşturma yürüten Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, toplam 224 ihbarı değerlendirmeye aldı. En ilginç ihbarlardan biri ise ABD'den geldi... NASA'yla irtibatlı olduğunu belirten bir kişi, "Cemal Kaşıkçı'yı Kahire'ye götürüp gömdüler" dedi...