Türkiye'yi Kafka'nın Şato romanına benzetti

Muhalif kesimde bir süredir Türkiye'nin son yıllarda içinde bulunduğu durum George Orwell'un 1984 isimli romanına benzetiliyordu. Oda TV yazarı Nihat Genç bu kez farklı bir kitaptan örnekle Türk siyasetini yorumladı.

Türkiye'yi Kafka'ın klasik romanı Şato'daki duruma benzeten Nihat Genç, "Neydi Şato'nun konusu, bir kadastro memuru bir köye gelir ve herkese Şato'ya gitmek istediğini söyler. Şato neresi bilen yok. Köylüler şatoya götürmek isterler ama yarı yolda onlar da yolu bilmediklerini söylerler. Devlet memurları bürokrasi vardır ama yoktur. Köylüler vardır ama yoktur. Aslında romanda kadastro memuru dışında olup bitenleri anlamamız mümkün değildir." diye yazdı.

İşte yazının ilgili bölümü;

"FETÖ'nün kumpas ve oyunlarından kurtulmak hiç de kolay değil demiştik, evet, ülkenin kaderini şeytani kararlarıyla kördüğüm haline getirdiler, ve birbirimize girmemizi istiyorlar.

Kardeşlerim, böyle zamanlarda bizim tarihiyle gelenekleriyle cumhuriyetiyle hukukuyla kültürüyle türküleriyle bir ülkemiz var deyip Yunus Emreleri Hacı Bektaşları yakın tarihimizden Mehmet Akifler'i düşünün. Hukuk dışında her şey bu muhteşem terkibi bir günde elimizden alacak.

Kardeşlerim, günlerdir kara kara düşünüyoruz, doluya koyduk olmadı boşa koyduk olmadı, bulabildiğimiz tek umut geldiğimiz nihai yer burasıdır:

Bu kördüğümü çözüp ülkeyi rahatlatacak olan AKP'li seçmenlerin sağduyusudur.

Bu çıkışsız felaketleri yaşadıkça ilk gençlik yıllarında okuyup çok da anlamadığımız Kafka'nın Şato romanını bir daha hatırladım. Şato anlaşılmaz bir roman. Karmaşa üstüne karmaşa. Bugünden bakınca sanki Şato bugünkü FETÖ kumpaslarını görüp romanını öyle yazmış.

Neydi Şato'nun konusu, bir kadastro memuru bir köye gelir ve herkese Şato'ya gitmek istediğini söyler. Şato neresi bilen yok. Köylüler şatoya götürmek isterler ama yarı yolda onlar da yolu bilmediklerini söylerler. Devlet memurları bürokrasi vardır ama yoktur. Köylüler vardır ama yoktur. Aslında romanda kadastro memuru dışında olup bitenleri anlamamız mümkün değildir.

Çağdaş eleştirmenler çağlarının bir hastalığı olarak Şato romanını insanın yabancılaşması olarak yanlış değerlendirdiler. Nerede hangi eleştirmeni okusan aşağı yabancılaştırma yukarı yabancılaştırma. Oysa Şato'da başka bir şey anlatılıyor. Gerçekliğini kaybetmiş devlet, gerçekliğini kaybetmiş köylüler ve herkes anlamını bilmediği sosyal rollerini oynuyor. Devlet varmış gibi Şato varmış gibi sorgulamadan oynuyor. Ve kadastro memuru dışında herkes halinden memnun. Ama onun da kimsenin ve kendisinin de yolunu bilmediği bir Şato'su var.

Felaketlerin eşiğinde ülkemiz de Şato gibi. Bir devlet, devlet aklı var mı?

Bilmiyorum, herkes verili sosyal rollerini ve pozisyonlarını 'varmış' gibi oynuyor!

Anlaşılmaz dediğimiz Türkiye'nin fotoğrafı anlaşılmaz bu roman karmakarışık aklım almıyor deyip yarıda bıraktığımız Şato romanı gibi."

 

 

 

Hizbullah'tan İsrail'e misilleme! Onlarca füze fırlatıldı! Sabiha Gökçen'de kuvvetli rüzgar sebebiyle uçaklar havada kaldı.... Philadelphia 76ers - Brooklyn Nets maçını canlı şifresiz izle?
Sonraki Haber