Nedendir sahtekarlara, şarlatanlara meylimiz

Hakikaten bünyesi sağlam insanlarız. Bu ülkede yaşanan absürtlüklere iyi dayanıyoruz.

Bu sabah gözlerimizi 8 yaşındaki oğlunu tacizden tutuklanan Çocukları Taciz ve Sosyal Medya’dan Koruma Derneği Başkanı Erhan N.’nin haberine açtık.

Anladığımız çocuğuna porno izlettirip, özel bölgelerine dokunduğu…

Uyuşturucuyla mücadele derneği başkanı eroinle yakalanır.

Silahlanmayla mücadele derneği başkanı ruhsatsız silah bulundurur.

FETÖ soruşturmasını yürüten savcı FETÖ üyesi olmaktan tutuklanır.

Bağımlılıkla mücadele derneği başkanı alkolik çıkar.

“Kadın hakları, kız kardeşlik” diye yırtınan feminist yazar meslek hayatında rakip gördüğü tüm kadınların gözlerini oymuştur.

Çevreci zatın eve işgal edilen orman arazisi üzerindedir.

Kuyumcuyu soyup, iki kişiyi öldüren kişi polis çıkar.

İşveren sendikası vardır.

İşsizlik fonu işsizlere değil, patronlara harcanır.

Papa’ya suikast girişiminde bulunan kişi kendiniMesihilan eder.

Her dakikaMehdi’, ‘Mesihveyapeygamberilanları…

Valla yetişemiyoruz; seçilmiş kulların sayısı, sıradan kulları geçti gitti.

Tabii bu peygamberlik, mehdilik filan her dönem popüler ama bakın artık kendini Nibiru kraliçesi ilan edenler, Lemurya prensesleri var. Yoksa onlardan haberiniz yok mu? Ne kadar ayıp!

Türkiye’de olur. Türkiye’de her şey olur.

"Haksızlık etme, tüm dünyada Mesihler çıkıyor" diyebilirsiniz. Ancak bir tek bizim ülkemizde Mesih VIP'ten geçiyor.

Şaşırdığınıza şaşırıyorsanız, hâlâ içinizde insani birkaç duygu kaldığındandır; tebrik edin kendinizi.

Yüzünüz kızarıyorsa, türüne ender rastlanan bir saflığınız var, o pembe yanaklarınızdan öpün kendinizi.

E ama Türkiye, sen de şarlatanları, sahtekârları seviyorsun. Şizofrenlerin peşinde sürükleniyorsun.

Ne desek nafile!

***

Birkaç okur televizyondaki şiddeti yazmam için öneride bulundu. Oturup iki bölüm Çukur, iki bölüm de Çarpışma izledim.

Olay içinde olay, entrika içinde entrika… Tersin tersi köşeler… Sürekli bir sinir hali… Dinmeyen şiddet… Mafyası da polisi de şiddet bağımlısı…

Yüzü yara ve kan dolu yakışıklı esas çocuklar…

Toplu katliamlar, psikopat kahramanlar, mafya romantizmi…

Tek bir bölümde yüzlerce kişi öldürülüyor. Kurşun değil, fıstık atıyorlar sanki. İç savaş olan ülkelerde bile, bu kadar çok insan ölmüyordur.

***

Sanırım sadeliğimizi kaybettik. Her alanda hem de!

Leonardo da Vinci “Sadelik bilgelikte en nihai mertebedir” demiş.

Sözün İtalyanca aslında geçensofisticatezzakelimesinin kötüsofiayani bilgelik. Ancak bu öylesine güzel bir söz ki zarafeti, karmaşıklığı, rafineliği, stili, gelişmişliği de kapsıyor.

Bir ayakkabı markası Instagram sayfasında “Sadelik en yüksek zarafettir” sözünü paylaşmış. Öyle kendi cümleleriymiş gibi… Rönesans ustası Leonardo da kim ki?

Her seviyede hırsızlık olağanlaşmış.

Kimi yaşam hakkını çalıyor, kimi gerçeğe erişimini, kimi bedensel bütünlüğünü, kimi mutluluğunu…

“Hiç mi iyi bir şey yok” dedi bir arkadaşım.

“Olmaz olur mu? Avrupa’da tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamada Bosna-Hersek’ten (yüzde 96) sonra yüzde 94 ile ikinciyiz” dedim.

“Ne malum orada da yalan söylemediğimiz” diye sordu haklı olarak.

Mümkün tabii. Ayrıca neden ellerimizi yıkıyoruz da çıktığımız tuvaletleri pis bırakıyoruz? Bunun da içinden çıkamadım.

Belki de her bir haltı yedikten sonra, ellerimizi yıkayıp aklıyoruzdur kendimizi, kim bilir?

Çocukları tacizden koruma derneği kur, başkan ol; kendi çocuğunu taciz et, ellerini yıka rahatla. Umumi helada sifonu çekmesen de olur.

Türkiye’ye hoş geldiniz. Şimdi kemerlerinizi sıkıca bağlayın. Ya da bağlamayın. Kemer susturma aparatı alıp takın. Boş verin! Eller, diyorum, eller temiz mi?

Tüm yazılarını göster