Türkiye’den uzakta da olsam, şimdi dünyanın en itibarlı üniversitelerinden birinde bulunsam da yine Türkiye gündemini takip etmeye ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya uğraşıyorum.
Üniversitelerimizin bölünmeleri ve yeni üniversitelerin kurulması gündeme geldiğinden beri tartışmalar hep siyah ve beyaz arasında gidiyor.
Üniversitelerimizin ihtiyaç duyduğu yapısal düzenlemelere hiç kimse vurgu yapmıyor. Daha kaliteli, rekabetçi, üretken bir eğitim öğretim sürecini üniversitelerimize nasıl yerleştiririz diye imali fikir eden yok denecek kadar az. İş böyle bir noktada seyredince de söz söylemek, düşünce açıklamak insanın içinden gelmiyor…
Peşinen ifade etmeliyim ki, üniversite bölünmelerine karşı değilim, hatta üniversitelerimizde hantallıktan kurtulma ve daha yönetilebilir yapılar oluşturma için bir fırsattır diye düşünüyorum ve çok da yararlı, önemli görüyorum.
Gazi Üniversitesi de bölünecek üniversiteler arasında yer aldığı için konu beni de doğrudan ilgilendiriyor.
Benim dekanlığını yaptığım, mensubu olduğum Fakültem yeni kurulacak Hacı Bayram Veli Üniversitesi içinde yer alıyor. Bazı arkadaşlarım isimden başlayarak itirazlarını ortaya koyuyorlar. Herkesin kendince haklı tarafları var. Gözlerini açıp Gazi Üniversitesi’ni görmüş arkadaşlarımın bu duygusal bağlılıklarını yok sayamam.
Ancak, Hacı Bayram Veli bir bilim insanıdır. Ankara şehri bu gün var ise, büyümüş, bize başkent olarak intikal edene kadar bir kültür ve medeniyet üreten merkez olarak temerküz etmiş ise bunda elbette ki Hacı Bayram Veli’nin ve takipçilerinin katkısı büyüktür. Tartışmaların bu büyük ve aziz insanın hatırasına hürmetsizlik boyutuna vardırılması asla doğru ve hoş değildir.
Ankara’ya kurulacak bir üniversiteye yakışacak isimlerin başında elbette Hacı Bayram Veli gelir. Geç bile kalınmıştır.
Daha önce Ulus civarında kurulan Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nin adı keşke Hacı Bayram Veli olarak belirlenseydi ve bu büyük insanın aziz hatırasına daha önce ve daha gerçekçi bir saygı gösterilmiş olsaydı. Çünkü, Hacı Bayram Veli, türbesi, camisi, külliyesi ile Ulus ile bütünleşmiş bir büyük zattır, merkezi Ulus olan bir üniversiteye adının verilmesi çok yakışır.
İkinci olarak, Gazi Üniversitesi bölünecek ise illa, bölünen kısımların daha önce kurulduğu halde hala ciddi bir faaliyet sergileyemeyen Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’ne devredilmesi, bütünleştirilmesi daha gerçekçi olur. Böylece Hacı Bayram Veli adı da layıkı veçhile muamele görmüş olur.
Üçüncü olarak, Gazi Üniversitesi’ni Gazi Üniversitesi yapan bölümler ve fakültelerin koparıldığı itirazları vardır ki, katıldığım tarafları da bulunmaktadır.
Benim mensubu olduğum İletişim Fakültesi, Hukuk Fakültesive İİBF Gazi Üniversitesi’nin marka fakülteleri olmuştur. Bunların yerleşke olarak Gazi kısmında kalan fakültelerle fiziksel bağı koparılamaz biçimdedir. Dolayısıyla illa yeni bir üniversite kurulacaksa yerleşkeler dikkate alınmak suretiyle yapılsa daha verimli olurdu. Örneğin Gölbaşı kısmında bir üniversite, Polatlı ve Temelli hattında bir başka üniversite gerçekten daha mantıklı ve amaçlanan yönetilebilirliğe hizmet edecek bir yapıyı beraberinde getirirdi.
Kaldı ki, İletişim Fakültesi’nin içinde şimdi çok yüksek maliyetlerle yıllar itibariyle oluşturulmuş son derece profesyonel stüdyolar, çalışma atölyeleri bulunmaktadır. Bunlar sadece iletişim fakültesinin işine yarar, yeni bir yerde aynılarını kurmak da hem zaman alır hem de gereksiz maliyetlerdir. Devlet elbette her türlü maliyeti karşılayacak ve daha iyisini de yapacak kudrettedir. Bundan da hiç şüphemiz yok. Bu bakımdan da içimiz rahat ancak, yol yakınken mantıklı olanı yapmak daha doğru olmaz mı?
Ama hazır böyle bir fırsat çıkmışken tartışmaları üniversitelerimizin rekabetçi yapısına odaklasak ve bilim temelli yapılanmalara kapı aralasak çok daha doğru olmaz mı?