TSK, “Zeytin Dalı”, “Fırat Kalkanı” ve “İdlip” operasyonlarını sürdürürken bir taraftan da Kuzey Irak'ın derinliklerine inmeye devam ediyor.
Diğer harekatların yanında, Kandil'e giden bu harekat, açıkcası ne yapıldığı anlaşılmadığı için de bir operasyondan çok operasyoncuk muamelesine uğruyor.
Arkadaşlar, uzun zamandan beri Türkiye sınır ötesine o kadar çok girip çıkıyor ki bizler de sanırım ne yapıldığını anlamaktan uzaklaşıyoruz.
İki yıldan bu yana Kandil bölgesine bir plan dahilinde operasyonlar icra ediliyor. Taktik değiştiği için bizler de bunu büyük bir sınır ötesi operasyon olarak algılamıyoruz.
Geçmişte, o günün şartları gereği, araziyi kontrol etmek için büyük miktarda askeri birliklerle girilir ve uzun süre arazide kalınırdı. Bugün ise gelişmiş SİHA ve İHA kazanımları ile arazi onlarla kontrol altında tutulabiliyor. Eğer arazinin elde tutulması amaçlanıyor ise özel birlik harekatları ile bölgeye sızılıyor ve orada kalınıyor.
Son iki yıldan beri PKK terör örgütünün asıl yuvalandığı sınır bölgelerimize yakın olan kamplarına doğru "hançer" benzeri üsler kuruluyor.
Bu üsleri kurarken geçmişte on binlerle ifade edilen harekatlar yerine yukarıda belirttiğim taktikler izleniyor.
Bir taraftan da örgütün Türkiye'ye sıçrama tahtası olarak kullandığı bu kamplar ateş destek vasıtaları ile baskı altında tutuluyor. Örgüt mensupları geçmişte bu tip ateş altına alınma ile ilgili olarak alaycı ifadeler kullanırdı. “Hava kuvvetleri daha Malatya ve Diyarbakır'dan kalkarken bizim haberimiz oluyor ve mağaraların derinliklerine giriyoruz” derlerdi.
Şimdi ise “Nereden geldiği bilmediğimiz bir roket ile hayatımızı kaybediyoruz ve 'Köstebek' gibi toprağın altında yaşamak zorundayız” diyerek örgüt yönetimine başkaldırmış durumdalar.
Harkuk bölgesine dikine yapılan bir operasyonda bile karşı koymak için bir araya gelemiyorlar farkında mısınız.
Afrin operasyonunun yanında bu önemli operasyon maalesef tam olarak anlaşılamıyor. Örgütün düştüğü durumu toplum olarak ıskalıyoruz.
Asıl yıkım örgüt için Kandil bölgesinde yaşanıyor. “Buraya kimse giremez, asıl savaşçılarımız Kandil bölgesinde” gibi örgütün propaganda faaliyetleri her sınır ötesi operasyonunda bir bir yıkılıyor. Asıl büyük çözülme de bu alanda yaşanacak.
Örgüt Afrin'de yaşadığı büyük hayal kırıklığını telafi etmek için Hakkari bölgesine yığınaklanma yapmak isterken Türkiye önleyici savunma konsepti gereği yurt dışına çıkabiliyor. Onlardan önce sahaya inebiliyor.
Önümüzdeki günlerde Türkiye, Irak ve İran üçgeni olan bölgede örgüt tekrar varlığını ispatlamak için terörist saldırılarını artırabilir. Bu da elinde kalan son eski teröristlerin de sonu olacaktır.
Özel kuvvetler son iki yıldır terör örgütünün kamp sorumluları ve askeri kanat sorumluları dahil olmak üzere 7 sözde üst düzey PKK militanını kendi kamplarının içinde öldürmeyi başardı.
Büyük askeri birliklerle girilmeyince bir anda binlerle ifade edilen terörist etkisiz hale getirilmeyince artık operasyonlara isim koymuyoruz.
Ama asıl sessiz devrimlerden biri Kandil bölgesinde yaşanıyor. Türkiye hergün sınır ötesinde bir operasyon yapıyor. Toplam rakama baktığınızda etkisiz hale getirilen terörist sayısı bugüne kadar gerçekleştirilen en büyük sınır ötesi operasyondakinden dahi büyük.
Suriye'nin Kandil’i Afrin’de ve Irak’ın Kandil’inde aynı anda operasyon icra etmeye devam ediyoruz. Bu sessiz devrimler nasıl olabildi sorguluyor muyuz? Eğer sorgularsak prangalarından kurtulan Türkiye'nin neleri başarabileceğini de görürüz. Sorgularsak prangaların ne olduğunu da buluruz.
O prangaları tekrar ayağımıza takmak isteyenler olduğunda bu sefer ellerini daha takmadan kırabiliriz.
Türkiye Asos gibi Kandil'in derinliklerine operasyon yaparken şimdi de "Anka-S"ler ile hiç beklenmedik daha derin yerlerde sürpriz operasyonlar icra edebilir. Bekleyip görelim....
Türkiye terörle mücadelede sessiz bir devrim yaptı ama etkileri çok ses getirecek.