Uzaylılar emekli albay ile nasıl temas kurdu? 2 saatlik sır!

Uzaylılar tarafından alıkonulduğunu iddia eden Emekli Albay Feza Güllü o anları SuperHaber YouTube kanalında anlattı.

Emekli Albay, Akademisyen Feza Güllü'nün Orion UFO Araştırma Merkezi Başkanı Kuzey Atacan ile sohbet ettiği sırada raslantısal olarak 1990'lı yıllarda uzaylılar tarafından kaçırıldığı ortaya çıktı. 32 yıl önce Güllü'nün yaşadıklarının sanrı ya da hayal olmadığını tespit eden Atacan ile diğer uzmanlar Güllü'ye hipnoz ve regresyon çalışmaları gerçekleştirdi. Çalışmalar sonucunda olayların yaşandığı anda 2 saat 11 dakikalık bir zaman dilimi kaybı olduğu tespit edildi. 

Albayın yaşadıklarını "2 saatlik kayıp bir zaman diliminin olması, ayakkabısında çamur izlerinin bulunmaması, bilinç kaybı, saatindeki arıza birleştirildiğinde bu işin içinde iş var ve sıradan bir olay değil dedik" ifadeleriyle yorumlayan Atacan, ekibiyle birlikte yaptığı çalışmalarla Güllü'nün dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığı sonucuna ulaştı.

"Ya bizler ile onlar arasında bir geçiş türü yaratıyorlar, ya da bir üst ırk yaratmaya çalışıyorlar." sözleriyle Atacan, uzaylılar tarafından kaçırılma vakalarında iki olgu görüldüğünü aktardı.

Türkiye'de son zamanlarda sıklıkla görülen UFO hadiseleri ile ilgili ise,  "Çok fazla gizli örgütler ve dünya dışı varlıklarla çalışan bir takım gruplar var. Bunlar gizli faaliyetlerde bulunuyor." şeklinde konuştu.

İstanbul Hadımköy'de askeri birliğinin konuşlandığı çevredeki bir hurdalıkta yaşadıklarını anlatan Feza Güllü, "Gökyüzü kapkara oldu, kıyafetlerimin üzerimden fırlayacak gibiydi. Korkunç bir hıslama sesi vardı. Ardından olay yerinden 4 kilometre ileride bulundum." sözlerini kullandı. Olayın ardından doktora muayene olan Güllü, herhangi bir anormal durumun saptanmadığını belirtti. Ancak daha sonra kendisinin arter damarının üzerindeki sinek ısırığı kadar bir sivilce fark ettiğini söylese de ciddiye alınacak kadar önemli bir durum olmadığının altını çizdi. Atacan, bu izi  "Albayın fiziksel özelliklerine bakıldığında kaçırılmak için uygun birisi. Sağlık, konumu ve diğer unsurlara bakıldığında numune alınabilir" sözleriyle açıklarken,  Güllü ise "Uzmanlar bunun tıbbi bir çalışma için yapılabileceğine dair bir takım olasılıklar söyledi." sözlerini kullandı.

Regresyon çalışmaları sırasında, ters armut şeklinde bir silüet baş, ince bir boyun ve dar bir omuzlu bir varlık gördüğünü anlatan Güllü,  "Dünya dışı yaşam formlarının dünyayı sık sık ziyaret ettiğine dair eldeki mevcut bilgileri reddetme lüksümüz yok. Kainatta yalnız değiliz." dedi.

Hadımköy'de bulunan Amerikan nükleer tesisleri yakınlarında yaşanan olayda uzaylılar tarafından alıkonulduğunu iddia eden Feza Güllü, "Paratonerdeki radyasyonu ölçmeye gelen ABD'li 'Biz de bunu tespit ettik' dedi. Uzmanlar cihazdaki gıcırtı seviyesinin normal olmadığı değerlendirildi" ifadeleriyle olayın Amerikalıların radasyon cihazında da ortaya çıktığını aktardı.

Kuzey Atacan'ın açıklamaları:

"LİTERATÜRE GİRECEK BİR KAYIP VAKASIYDI"

Türkiye'de çok fazla UFO hadiseleri var ama gerçekten kaçıldığı söylenen ve buna kanıt teşkil eden kişiler yoktu. Feza Albay ile raslantısal bir karşılaşma sonucu böyle bir durum yaşadığını öğrendik. Muhabbet ederken konunun derinliğine indik, albayın basit bir hayal ya da sanrı olmadığını anladık. Çünkü bazı emareler vardı; kayıp zaman dilimleri gibi. Yaptığımız çalışmalar sonucunda albayın dünya dışı varlıklar tarafından kaçırıldığına karar verdik. Yaklaşık 2 saat 11 dakikalık bir kayıp zaman dilimi yaşamış. Detayları için hipnoz ve regresyon çalışmaları yapıldı. Sonucunda literatüre girecek bir kayıp vakası olduğunu tespit ettik. Regresyon bilinçaltına kaydedilmiş ama zaman içerisinde unutulmuş şeylerin hipnoz seansıyla gün yüzüne çıkartılmasıdır. Bu yöntemle unuttuğu kayıp zamanı yeniden hatırma imkanı buldu. Albay olayı üstün körü anlatmıştı. 2 saatlik kayıp bir zaman diliminin olması, ayakkabısında çamur izlerinin bulunmaması, bilinç kaybı, saatindeki arıza birleştirildiğinde bu işin içinde iş var ve sıradan bir olay değil dedik.

"UZAYLILAR BİZLER VE ONLAR ARASINDA BİR GEÇİŞ TÜRÜ YARATIYORLAR"

Kaçırılma vakalarında iki olgu görüyoruz. Birincisi, genetik çalışmalar yapılıyor. Soylarının devamı için melezleme, yeni bir tür yaratma çalışmaları gibi yapılıyor. İnsandan örnek alıyorlar. Yumurtalık, sperm hücreleri gibi. Bunları alarak gemilerin içindeki fanuslarda, yapay rahim ortamlarında laboratuvarda ortamında bizler ve onlar arasında bir geçiş türü yaratıyorlar. Ya da bir üst ırk yaratmaya çalışıyorlar. Bu varlıkların teknolojileri o kadar ilerledi ki, kendi ırklarını fiziksel özelliklerini de kaybetmeye başladılar. Sevmek, sevilmek, cinsellik gibi bir temas yok. Üremelerini bile laboratuvarda gerçekleştiriyorlar.

"MELEZLEME ÇALIŞMASI İÇİN DENEK OLARAK KULLANILMIŞ OLABİLİR"

Albayın bahsettiği dünya dışı varlıklardır. Gökyüzünün bir anda kararması, gökyüzündeki ışığı engelleyecek kadar büyük bir cisimi gösteriyor. Yaklaşık 200 metre kadar. Cisim o kadar büyüktür ki havadaki ışığı keser. Yaymış olduğu manyetik alan, vortex dediğimiz olayı yaşatıyor. Etraftaki hayvanların sessizleşmesini de değerlendirdiğimizde büyük bir ana gemi olduğu ortaya çıkıyor. Hipnoz seanslarında detayları ortaya çıktı; başka varlıklar da gözlemlendi. Kendisine masa üzerinde tıbbi bir müdahale yapılıyor. Bu literatürdeki çok önemli bir konudur. Sadece grileri gözlemlemiyor. Gemi içindeki insektoik dediğimiz peygamber devesine benzeyen yaklaşık 2 metre boyunda, değişik bir forma sahip varlıklar da görülüyor. Bunun iki anlamı olabilir. Biri, albay melezleme çalışması için denek olarak kullanılmış olabilir. Kasık yoluyla girdikten sonra parça alınmış olabilir. İkinci yol ise, albayın farkında olmadığı ya da ileride ortaya çıkacak bir rahatsızlığını engellemiş olabilirler. Kanser hastalarını ya da çocuk doğuramayan kişilerde bile kaçırılma sonrası bir takım iyileşmeler gözlemenebiliyor. Uzaylıların hepsi kötü değildir. İyilik yapanları da var, kötülük yapanları da. Albayın fiziksel özelliklerine bakıldığında kaçırılmak için uygun birisi. Sağlık, konumu ve diğer şeyler olarak numune alınabilir. Özellikle insektoik varlığın orada gözükmesi çok önemli bir olgu. Çünkü biz hep grilerden bahsediyouz. Griler; böcek gözlü, ters armut şeklinde, ince çeneli, geniş kafalı, küçük burun delikli, kulakları olmayan, çelimsiz ve dört parmaklı yaratıklardır. İnsanımsı türde bir yaratıktır. Albayın gördüğü ise insektoik böcek türüne benzerdir. 1,5'un üstünde bir boyu var. Peygamber devesi böceğine benziyor. Oldukça büyük gözleri vardır. Böceğe benziyor. 22 çeşit dünya dışı varlık literatüre girdi. Bunlardan 12'si çok aktif. En çok gözlemlenen 12 tür. Bunun içinde İskandinav, insan türüne benzer. Sarışın, mavi gözlü, yapılı varlıklar. Griler, küçük-minyon yapılılar. Reptilian, sürüngenimsi yapılardır. Hem dünyada hem de başka galaksilerde bulunan negatif bir yapı grubudur.

TÜRKİYE'DE UFO HADİSELERİ

Türkiye'de son zamanlarda bu olaylar çok sıklaştı. Çok fazla evrene ve kendimize zarar vermeye başladık. Yaşadığımız ortama çok fazla müdahale ediyoruz. Şu an çok fazla gizli örgütler ve dünya dışı varlıklarda çalışan bir takım gruplar var. Bunlar gizli faaliyetlerde bulunuyor. Biz bunları deşifre ettikçe farklı negatif işlere girişiyorlar.

Feza Güllü'nün açıklamaları:

"LACİVERT GÖKYÜZÜ KAPKARA OLDU, GÖZ GÖZÜ GÖRMEDİ. KIYAFETLERİMİN ÜZERİMDEN FIRLAYACAK GİBİ OLDUĞUNU HİSSETTİM"

"Olay İstanbul Hadımköy Çakmaklıköyü'nde gerçekleşti. Çakmaklıköyü'nde ABD'lilere ait nükleer harp başlıklı tesislerine. 21 Mart 1990 gecesi saat 21:00'de 2 askerimle birlikte bölge içerisinde askeri birliklerin kullanıp attığı bir hurdalığa gittik. Burada bazı malzemelerin yerini tespit edip, ertesi gün o malzemeleri değerlendirmek üzere malzeme keşfi yapıyorduk. 1990'lı yıllarda bir üsteğmen olarak birliğin keşif takım komutanıydım. İleriki saatlere kadar ertesi günkü eğitim planlaması ve buna benzer faaliyetler yapıyorduk. Bu çalışmalar tamamlandıktan sonra saat 21:00'e kadar anca vakit bulduk, ihtiyaç duyulan malzemelerle basit bir silah sehbası ya da silahlık elde etmek için hurdalığa gittik. Şoförüm, bana yardımcı olan takım çavuşu asistanım ile 3 kişi bölgeye gittik. 21 Mart'ta yağış çok fazlaydı. Ham toprak vardı, gttiğimiz araçla hurdalığın içine ulaşamadık. Çamura batmamak için yol kenarında aracı durdurduk ve tek başıma hurdalığa yürüdüm. Mart ayı olmasına rağmen gökyüzü oldukça lacivert renkteydi, bulutlu değildi. Hurdalığın ortasına ulaştığımda saate baktığımda 21'e 3-4 dakika kalmıştı. Tam o sırada sanki börtü böcek bile sessizliğe büründü. Korkunç bir hıslama sesi vardı. Sanki elektrik süpürgesinin vakum yaptığını düşünün ama motor sesini duymayın. O lacivert gökyüzü kapkara oldu, göz gözü görmedi. O esnada pelerinin uçtuğunu, kıyafetlerimin üzerinden fırlayacak gibi olduğunu hissetim. Berem başımdan fırladı, elbiselerim üzerinden çıkacak gibi hissettim. Bundan sonrasını hatırlamıyorum... Kayıp 2 saat 11 dakikalık bir süre var. Benimle birlikte gelen kapıda bekleyen 2 asker arkadaşlarım da bu sesleri duymuşlar ve beni merak etmişler. Hurdalığın içine gelerek bana bakmışlar ve bulamamışlar. Hurdalığın içinde tel örgü ve çalılığa takılmış parkam varmış sadece. Hemen dönüp devriyelere haber vermişler ve beni aramaya başladımışlar. Askeri birliğimizin hududuna yakın mekruf bir binanın duvarına dayalı olarak yerde oturmuş olarak bulundum. Olayı yaşadığımız yerin 3-4 kilometre ileriside bulundum. Ne olup bittiğine dair hiçbir fikre sahip değilim. Beni bulan arkadaşlarım yüzüme mataradan su çarptı, ayıldım. Bana nerede olduğumu sordular ama hiçbir şey hatırlamıyordum. Çavuşum 'Biz de seninle aynı yerdeydik, balçık dolu botlarımız. Sen bu botu nasıl temizledin?' dedi. Botlarımda çamur yoktu. Ertesi gün sabahın ilk saatlerinde asker bir doktor arkadaşıma fiziki muayene oldum. Doktor herhangi bir sıkıntı olmadığını değerlendirdi. Daha sonra ben arter damarının üstünde sinek ısırığı gibi bir sivilce gördüm. O an için ne olduğunu anlayamadım ama ciddiye alınacak bir şey değildi. Ancak bilim insanlarının çalışmaları sırasında uzmanların bunu o bölgede bir tıbbi çalışmalar yapıldığına dair bir takım olasılıklar söyledi.

"UFOLOJİ UZMANLARI ALINDIĞIM YERİN BİR ANA GEMİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"

Regresyon çalışmasında ortaya çıkanları zaman zaman flashbackler halinde, kurgu bilim filmler izlediğimiz için bir takım hafızama yerleşmiş karele olduğunu sanırdım. Regresyon çalışmaları yapılana kadar bir alıkonulma vakası olduğunu anlamadım. Yakın süreçte bilimsel toplantıda ufoloji uzmanlarıyla tanıştım. Yaptıkları çapraz testlerde bunun değerlendirilmesi gerektiğini söylediler. Regresyon çalışmaları kayda alındı; bu hipnozun videosunu izlediğimde bu ben miyim dedim. O anın geri getirilmesine inanmakta zorluk çektim. Aradan geçen 32 yıl süresinde o olayın bir alıkonulma olduğunu aklımın ucundan bile geçirmedim. Hipnozla derin bellekten bütün bunlar gün ışığına çıktı. Ufoloji uzmanları benim alındığım yerin bir ana gemi olduğunu düşünüyor. Orada gördüğüm görsellere ilişkin bir takım çalışmaları da grafik olarak anime ettiler. Ben bile şaşırdım.

"KAİNATTA YALNIZ OLMADIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM"

1990'lı yılların başına kadar Sovyetler çökmeden önce ABD'lilere ait bir nükleer harp başlığı tesisi mevcuttu. Daha sonra karşılıklı anlaşmalar neticesinde nükleer silahların seyretilmesine gidilerek bu tesisler lağvedilmişti. Keşif için gittiğimizde bu tesisler orada mevcut değildi. Şüphesiz ki bu regresyonlarla geri getirilen çalışmaları izlediğimde tüylerim diken diken oldu. 32 yıldır ben bunun bir alıkonulma vakası olduğunu bilmiyordum. Bilinçaltına yazılanlar regresyonla ortaya çıkınca, o videoları izleyince tüylerim diken diken oldu. 32 yıllık sürede küçük küçük flashback patlamalarıyla, 2 boyutlu fotoğraflar gibi rüyada gördüğünüz şeyler gibi televiyon filmlerinden kalanlar sanırdım. Yapılan regresyon çalışmaları sırasında, ters armut şeklinde bir silüet baş, ince bir boyun ve dar bir omuzlu bir şey gördüm. Dünya dışı zeki yaşam formlarının dünyayı sık sık ziyaret ettiğine dair eldeki mevcut bilgilerle reddetme lüksü yok. Kainatta yalnız olmadığımızı düşünüyorum. O bölgeye yakın bir komşu birlikte konuşlanmıştık. Bölgenin mezarlığı mevcuttu. Mezarlığa yakın nöbet kulübelerindeki askerlerden bir takım şikayetler gelmişti. Gece mezarlıktan bir takım sesler, sesler vb. duyumlardı. Genç askerlerin korktuğunu düşünerek o bölgeye bir daha nöbet yazmıyorduk. Geçmişte de ABD'lilerin nükleer harp başlığı tesisleri üzerinden bir takım objelerin geçtiği, farklı olayların olduğu duyumlarını alıyorduk. Ufoloji uzmanları bunu nükleer bir tesis olduğu için dünya dışı varlıklar tarafından denetlendiğini değerlendiriyorlar. O bölgede bir sürü paratonerler var. Birliğimizde de bulunuyordu. Bakımını da ABD'liler yapıyorlardı. Bu paratonerlerin içinde NBC işaretleri vardı, radyasyon içeriyor. Paratoneri bir sonraki gün radyasyonla ölçmeye gelen ABD'li astsubaya olayı fark ettiğini sorduğumda 'Biz de bunu tespit ettik' dedi. O radyasyon cihazıyla üzerimde bir ölçüm yapıldı. Metal arama dedektörü gibi. Ufoloji uzmanları çıkan gıcırtıların değişen seslerin normalin üzerinde olduğunu değerlendirdiler. ABD'li nükleer tesise girilip çıkıldığı için normal bir durum olduğunu değerlendirmişti. O gıcırtıların değişmesinin o seviyede ve cihazda normal olmayacağını değerlendirdiler sonra.

Feza Güllü ile Kuzey Atacan'ın açıklamalarının tamamını SuperHaber YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz...

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN 

Aksaray’da eski eş dehşeti: 13 yerden bıçakladı! Palandöken’de çığ düşme anı böyle görüntülendi! Tesla Cybertruck ve Tofaş Kartal aynı çekicide! İşte o anlar... Aşiret düğününde ilginç takı töreni... Makinistin refleksi felaketi önledi! Kaldırımda yürüyen adama çarptı! Hayatını kaybetti...