Uzman isimlerden aşı uyarısı: "Kışın 50-60 bin gibi rakamlar sürpriz olmaz"

Koronavirüs salgınında vaka sayısındaki yüksek seyir devam ederken uzman isimlerden aşı çağrıları gelmeye devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın yoğun bakımdaki hastaların yüzde 90'ının aşısız olduğuna dikkat çekerek 4 kişiden 1'inin aşısız olmasının ciddi tehdit olduğunu söyledi. Bilim Kurulu üyesi "Daha ağustos ayındayız. Eğer bu sayılar ağustos ayında böyle olursa kışın 50-60 bin gibi rakamları görmek hiç sürpriz olmaz" dedi.

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bulaşıcı Hastalıkları Önleme Derneği (BUHASDER) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ata Nevzat Yalçın, son birkaç günde hastaneye yatan ya da yoğun bakım gereksinimi olan koronavirüs hastalarının sayısının arttığını belirtti.

Bu hastalar içinde özellikle aşılanmamış kişilerin oranının yüksek olduğunu aktaran Prof. Dr. Yalçın, "Servis hastalarında yüzde 40 aşılanmamış grup yatarken, yoğun bakımdaki hastalarda bu oran yüzde 90'ı buluyor. Bu grupta aşıları tamamlanmamış, bir ya da iki aşı yapılmış gruplar var ama aşıları tamamlanmadan kişilerin bağışıklık kazanması, yeterli antikor düzeyleri olmadan hastalığı atlatabilmeleri mümkün olamıyor. Aşı, kişinin yoğun bakıma yatmasını, hastaneye yatmasını engelliyor ya da mekanik ventilasyon, entübasyon gibi değişik uygulamalar gereksinimini bir şekilde azaltan elimizdeki en önemli enstrüman. Bugünlerde karşımıza çıkan hamile hastalardan birini kaybettik. Hamilelerin özellikle hamilelik öncesi ya da hamileliğin ilk üç ayı sonunda mutlaka aşılanması gerektiğini düşünüyoruz. İlk üç aya ait veriler biraz daha bu grupları riskten kurtarıyor. Sadece bu grupların değil değişik hastalığı olan bireylerin de zamanları geldiyse aşılanmasında yarar var" dedi. 

'4 KİŞİDEN 1'İNİN AŞILANMAMIŞ OLMASI CİDDİ TEHDİT'

Aşılanma oranını hızla artırmak gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın, "Bir ara artan aşılama oranlarının giderek azaldığını gördük. Muhtemelen bu hafta eksik aşılı olanların tamamlanmalarını bekliyoruz. Ülke boyutuna baktığımızda her iki doz aşısını yaptırmış bireyler yüzde 37'ler civarında, aslına bakarsanız yüzde 60'ı aşmamız gerekiyor. Yaklaşan sonbahar mevsimiyle birlikte solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığının artması göz önünde bulundurulduğunda, aşılama oranlarının çok hızlı artması lazım. Türkiye'de 4 kişiden 1'inin aşılanmamış olması toplum için ciddi bir tehdit. Aşıyla birlikte kişilerin maske kullanımını da terk etmemesi lazım" diye konuştu. 

Prof. Dr. Yalçın, başlangıçta alfa ve beta, gama ve delta grupları olduğunu belirterek, "Yakın zamanda nadir de olsa Kolombiya'dan bildirilen suç vardı ki çok sıkıntılı değil ama özellikle o ülkede ve Amerika'da uzun süre sağlık tesislerinde kalan bireylerde ölümlere yol açtı. Çok fazla yayılımı olacağını düşünmüyoruz ama yine de bu yeni varyantların her an çıkabileceğini akla getirmek gerekiyor. Bu varyantlar çıkacaktır mutlaka, bizim daha hızlı davranıp aşılanmamız lazım. Örneğin; İsrail ve Almanya aşılanma oranını çok yükseltti. Varyant orada da geliyor ancak oranları düşük, vakaların hastaneye yatma oranı ve ağır geçme süreleri düşük seyrediyor" dedi.

'İKİ ARTI BİR DOZ 9 AY KORUR'

Türkiye'de şu anda iki doz, sonrasında bir doz daha aşı programının yürüdüğünü aktaran Yalçın, "Şu an bu sistemin 9 aya kadar koruyuculuğu mevcut. Bu üç aşıdan sonra 9 aylık bir bağışıklık öngörülüyor. Antikor düzeyleri düştüğünde sonraki aşılara da gereksinim olabilecek. Henüz bununla ilgili bir şey söylemek zor. Aşıların yan etkileri insanlarda tereddüde yol açıyor. Aşı karşıtı olanlar var. Tereddüdü gidermek lazım. Aşı olmadıkları takdirde genç insanlarımızı kaybediyoruz. Aşıların kısa vadede yan etkileri olabilir bunlar öngörülüyor. Uzun vadedeki yan etkileri bugün hastalığın getirdiği sonuçlar göz önünde bulundurulduğunda çok daha az can sıkıcı, diye düşünüyorum. Farklı düşünceler var bunların hepsi hurafe" diye konuştu.

'YÜZ YÜZE EĞİTİM ÖNEMLİ'

Eğitim- öğretimin çocuklar için önemine ve okulların açılmasına yönelik tedbirlerin alınmasına dikkati çeken Yalçın, "Yüz yüze eğitim çok önemli. Bunun yapılabilmesini savunuyoruz. Burada kritik olay şu; çocuklar hastalığı kolay geçiriyor. Hatta biz 16 yaşın altına, hastalandıklarında ilaç dahi vermiyoruz. Burada kritik nokta ebeveynlerin aşı yaptırması, öğretmenlerin, okul personelinin aşı yaptırması. Bu gerçekleştiği takdirde çocukları güvenli bir şekilde okula gönderebilirler. Çocuklarda hafif geçiyor ama hastalığı alıp evlerine erişkinlere taşımaları ve onların hastalığı ağır geçirmeleri olasılığı var. Okul çalışanları ve aile bireylerinin mutlaka aşılanması, okul açılana kadar birincil görev olmalıdır" dedi. 

ÖRETMENLERE VE OKUL ÇALIŞANLARINA AŞI ÇAĞRISI

Öte yandan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Levent Akın, yüz yüze eğitimin başlayabilmesi için öğretmenlere ve okul çalışanlarına aşı çağrısında bulundu.

Okuldaki eğitimin sürdürülebilmesi için personelin tamamının çaba harcaması gerektiğini belirten Akın, "Okulda çalışanların muhakkak koruyucu önlemlere itibar etmesi, aşı olması gerekiyor. Zorunlu aşı olabilir mi? Bu çok bambaşka bir konu esasında. Bu konu çok tartışılıyor. Şu anda bazı ülkelerde sağlık personeline zorunlu aşı kavramı getirildi. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Fransa'da, İtalya'da, Kuzey ülkelerinde ve Uzak Doğu'nun bazı ülkelerinde buna ait uygulamalar var ama şu andaki hedefimiz toplumdaki herkesin isteyerek, bilerek kendi toplumlarına katkı sağlamak amacıyla aşı olmalarını sağlamak. Bunlara öğretmenler ve sağlık personeli de dahil. Öğretmenlerin aşı olmasının zorunlu hale getirilmesi şu anda belki gündemde değil ama gördüğümüz kadarıyla çocuklardaki enfeksiyonlar öğretmenlerinden çalışanlardan ya da toplumdan bulaşıyor. Öğretmenler pek çok konuda öğrencilerini koruyorlar; yangınlarda, depremlerde onların rehberliklerini yapıyorlar. Hastalıktan da korumak için öğretmenlerin muhakkak korunmuş hale gelmeleri lazım. Aşıyla ilgili yapılan spekülasyonlara itibar etmesinler. Şu anda bilimsel çalışan ve doğru düşünen tüm uzmanlık dernekleri, sivil toplum örgütleri ve Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı'yla aynı şeyi söylüyor; 'Lütfen aşınızı olun" diye konuştu.

'AŞIYA TEŞVİK EDİCİ UYGULAMALARA İHTİYACIMIZ VAR'

Aşıyı zorunlu hale getirmek yerine aşının insanlara daha iyi tanıtılması ve uygulanması konusuna önem verilmesi gerektiğini dile getiren Akın, şunları söyledi:

"Aşının zorunlu hale gelmesi için bıçağın kemiğe dayanması lazım. Bıçak şu anda kemiğe dayandı mı; onu bilemiyorum ama hala aşılama oranlarının hızının fena gitmediğini ama bunun biraz daha hızlanması gerektiğini düşünüyorum. O yüzden toplumun gönüllü olarak aşı olmaya gitmesi lazım. Muhakkak aşılama hızımızı artırmamız lazım. Daha fazla kişiye aşı yapacak fırsatları vermemiz ve bu konuda teşvik edici uygulamalara ihtiyacımız var. Öncelikle insanların teşvik edilmesi lazım. Bu teşvikin sonuçlarını gördükten sonra belki zorunlu aşı uygulamaları ile ilgili tartışmalar olabilir ama şu anda teşvik politikaları ya da teşvik uygulamalarını görelim; aşının bu insanlar üzerindeki etkisini yayalım. Aşılama hızlarını görelim, ondan sonra tekrar tartışabiliriz. Zorunlu hale geldiği zaman daha fazla tereddüt yaşayanların bunun hakkında karar vermeleri zorlaşabilir. O yüzden biz doğru bilgileri doğru zamanda, doğru yerde insanlara aktaralım."

'50-60 BİNLERİ GÖRMEK SÜRPRİZ OLMAZ'

20-25 bin civarındaki vaka sayılarının hoş olmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Akın, "Daha ağustos ayındayız. Eğer bu sayılar ağustos ayında böyle olursa kışın 50-60 bin gibi rakamları görmek hiç sürpriz olmaz. O yüzden aşılama programına uyulsun. Bakanlık bu konuda elinden geleni yapıyor. Çok yaygın aşı programlarını uygulamaya çalışıyor. Bilim Kurulu'nda bununla ilgili 'Ne yapalım, nasıl teşvik edebiliriz, nasıl yönlendirebiliriz' gibi öneriler oluyor. Ben şu aşamada bir miktar teşvikle önemli bir grubun kabul edeceğini düşünüyorum. Şu aşamada zorunlu hale getirmenin tartışılması toplumda hoş karşılanmayabilir ama eğer aşılanmayan kişiler toplumu tehdit ederse elbette ki bazı önlemler alma ihtiyacımız olabilir" diye konuştu.

Altın fiyatları ne kadar oldu? Okan Buruk Victor Nelsson'un gidişine onay verdi! Metro kapalı mı, neden kapalı? Hangi metrolar kapalı 26 Kasım?
Sonraki Haber