Seçimden önce 7 yaşındaki çocuklardan bile strateji ve taktik dinledim. Sonuçlara dair biraz da ben konuşayım.
Ülkece önemli bir seçimi geride bıraktık. Tıpkı futbolda değerlendirmelerin maçtan uzun sürmesi gibi seçmen analizi ve yorumlar da seçimin kendisinden uzun sürüyor.
“O niye oy aldı da diğeri alamadı” ana başlığı altında daha günlerce konuşacağız. Seçim öncesinde Facebook’ta 7 yaşında çocuğun bile strateji ve taktik önerilerini okumuş biri olarak, “Şöyle olsaydı böyle olurdu. Bu kalksaydı o otururdu” yorumlarını dinlemek için sabrımı geniş tuttum.
Bazı şeyleri uzun uzun konuşmaya gerek olmadığını düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan neden bütün seçimleri kazanıyor, neden bu kadar çok oy alıyor? Twitter’da izlediğim bir videoda genç adam “Reisi seviyoruz” diyordu. Seviyorlar.
...
Anadolu Ajansı, verdiği sonuçlarla manipülasyon yapmakla hemen her seçimde suçlanıyor. AA’nın yerinde olsam kendimi haber yapar sistemin nasıl işlediğini, nasıl YSK’dan daha hızlı sonuçları aktardığını açıklardım. AA’da çalışan arkadaşlarıma sorup, bu konudaki merakımı yıllar önce gidermiştim. Bu o kadar önemli ki! Toplumun bir kesiminde kullandıkları oyların hiçbir işe yaramadığı hissi gitgide artıyor.
...
Bir yandan, sonuçları bakımından da istikrarlı bir seçimdi. Erdoğan yine kazandı. Kemal Kılıçdaroğlu 8 yıldır oturduğu CHP başkanlık koltuğunda 9’uncu kez kaybederek geleneği bozmadı.
Bir Türkiye geleneği olarak ise sonuçları tüm partiler kutladı. Herkes kazanmış, herkes başarılı anlaşılan.
Ak Parti seçim sonuçlarını kutladı çünkü yine sandıktan çıkan birinci partiydi, adayı Erdoğan yeniden Cumhurbaşkanı oldu.
MHP kutladı çünkü anket şirketlerinin öngördüğünden iki kat fazla oy aldı.
HDP kutladı çünkü barajı aşıp meclise girdi.
İyi Parti kutladı çünkü çiçeği burnunda bir siyasi oluşum olarak barajı aştı ve meclisteki yerini aldı.
Seçim sonucunu kutlayamayan tek parti ise CHP oldu. Seçmenleri en çok hayal kırıklığı yaşayan parti de CHP’ydi.
...
Ortalıkta dolaşan büyük öngörülere bakarsak Kılıçdaroğlu, koltuğunu İnce’ye devredecek. İnce veya bir başkası için çok önce o koltuktan vazgeçmeliydi.
Bunu siyaset gibi düşünmeyip, pazarlama açısından ele alırsak şöyle bir tablo var: Piyasaya yeni bir reçel sunuyorsunuz ama yeterince alıcı bulmuyor. Bir yıl sonra tekrar reçeli rafa koyuyorsunuz ama ilgi görmüyor. Neredeyse her yıl deniyorsunuz ama o reçel bu piyasada 8 yıldır tutmuyor. Bu reçelin o pazarda ilgi görmediğini kabullenmek için kaç kez piyasaya süreceksiniz? Belki o reçel süper bir üründür, ne bileyim İsviçre’de çok sevilir, çok satar ama Türk damak tadına uymuyorsa ısrar etmenin yararı nedir?
...
MHP’nin başarısı ise valla öğrencileri tembelliğe sevk edecek diye endişeliyim. Tek bir miting bile yapmadan yüzde 11.1 oy aldı.
...
Anket şirketleri çok büyük oranda çuvalladı. Anket şirketlerinin seçmeni manipüle ettiği fikrine ben de katılıyorum. Bence anket sonuçları açıklanmamalı.
Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden çıkmasının nedeni “Hayır” çıkacağını ilan eden anket şirketleri değil miydi? Anket sonuçlarını gören hayırcılar rehavete sürüklenince tüm ülkeyi şaşırtan bir sonuç çıkmıştı.
MHP’deki oy artışının nedeni de pek âlâ anketlerde barajın altında kaldığını gören seçmenin harekete geçmesi olabilir.
...
Bir klasik olarak külyutmazların ve komplo teorisyenlerinin en parlak gecesini yaşadığı gündü 24 Haziran. İşi İnce’nin eşinin alı konulmasından iç savaş çığırtkanlığına kadar götürdüler. Toplam 7 saat yayın yapmış Fox TV, sonuçlar netleştikten sonra gece 01.00’de yayını bitirince bile “Fox’un yayını kesildi” diye çığırtkanlığa soyundular.
Fox TV’nin AA’dan aldığı sonuçları paylaşmasına dahi hiddetlenen bir kitle için ne denebilir bilmiyorum. Tekrar söylüyorum, AA kendini haber yapsın lütfen.
...
Ve en büyük tartışma da İnce’nin WhatsApp mesajını paylaşan İsmail Küçükkaya üzerine yapıldı. Bence iki tarafın da kötü niyeti yoktu. Küçükkaya, canlı yayın esnasında mesaj gönderip sonucu soruyor. Aldığı cevabı sadece eşiyle paylaşacak değil ya. Kendisine “Yayınlama” diye bir uyarı da yapılmamış.
Evet, “Bunu paylaşıyorum canlı yayında” dese daha şık olurdu ancak sormamış olması etik açıdan sıkıntılı değil. İnce ise cevabının canlı yayında paylaşılacağını öngörememiş. Dostane bir cevap vermiş. O da haklı. Yine herkesi haklı buldum ve yoruldum.
...
İnce’nin aldığı yüzde 30.8 oyun, Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aldığı yüzde 38’in gerisinde kaldığını söylemek hakkaniyetsiz bir değerlendirme olur. Biri çatı adayı idi, diğeri ise bir partinin adayı…
Ak Parti’nin 2002 yılında yüzde 33 oy alarak iktidara geldiğini düşünürsek, İnce’nin 50 günlük bir seçim maratonundan yüzde 30’la çıkması küçümsenemez.
Muhalefetin coşkusunu artıran İnce’nin seçmenlerce lider olarak seçildiği ortada. Gereğini yapmayan CHP, korkarım seneye yapılacak yerel seçimlerde yüzde 20’yi bile zor görür.
...
Erdoğan’ın balkon konuşması yapıcıydı. İnce’nin rakibini tebrik etmesi şıktı.
Ancak sokaktaki silahlı kutlamalar çok yanlıştı ve hiç yakışmadı.
Seçimden en güzel kareleri ise kimse kusura bakmasın köpekleriyle, kuşlarıyla oy vermeye gidenler verdi.
Seçimin üzerinden iki gün geçmesine rağmen açılan sandık oranı yüzde 99.9’da duruyor. O yüzde 0.1 neden açılamıyor? Aklımda deli sorular… :)
* Başlık sosyal medyada rastladığım bir fotoğraftan alıntıdır.