Uzunca bir girizgah yapalım…
Adı ve soyadı David Philips.
Bir dönem adı ülkemizde en çok konuşulan kişilerden biriydi. AK Parti’nin ilk Kürt açılımı döneminin arifesinde hazırladığı rapor sonrasında açılım ile ilgili tartışmalarda ismi çok zikredildi.
Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür misali, henüz Twitter yokken yaşanan bu olayı bir hatırlatalım istedim.
Çünkü Twitter “gazetecileri” bunları pek bilmiyor.
Bu zat, 15 Ekim 2007 tarihinde ABD Ulusal Dış Politika Komitesi adına bir rapor yayınladı. 38 sayfalık raporun tam adı, “Kürdistan İşçi Partisi’ni (Yani PKK’yı-CB) Silahsızlandırma, Dağdan İndirme ve Toplumla Bütünleştirme”.
Rapor yayınlandıktan 6 gün sonra Dağlıca saldırısı yapıldı.
Philips’in raporunun yayınlanmasından tam 31 gün, Dağlıca saldırısından da 25 gün sonra Taraf gazetesi isimli FETÖ paçavrası yayın hayatına başladı. Taraf’ın ilk yayınları, Dağlıca saldırısı üzerinden (tabii ki 15 Temmuz sonrasında netleştiği üzere TSK içindeki kriptolar üzerinden sızdırılan sözde bilgilerle) “Türk Silahlı Kuvvetleri terörle mücadele edemiyor, bu mesele müzakereyle çözülür” haberlerini işlemeye başladı. Yani açılımların ve kumpasların altyapısı bu paçavranın, TSK’ya sızmış kriptoların da yoğun desteğiyle TSK’ya yönelik “asimetrik psikolojik savaşıyla” başladı.
Dağlıca saldırısı sonrası kaçırılan 8 askerin DTP (O dönemdeki HDP) tarafından 5 Kasım 2007 tarihinde Kandil’de “törenle” PKK’lılardan teslim alınması sonrası DTP heyetindeki Aysel Tuğluk “Uluslararası kurgunun parçası olduk” dedi. (Tuğluk’un tam açıklaması 28 Kasım 2007 tarihli Yeni Şafak gazetesinde şu şekildeydi: “… giderken duyduğum bu heyecanı, orada uluslararası bir kurgu olduğunu fark ettiğimde yitirdim. Ne ABD'nin ne de bu işe karışmış diğer güçlerin uluslararası çıkarlarına bulaşmak istemezdim.”)
Türkiye Cumhuriyeti’nin 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ da, cezaevindeyken yazdığı “Suçlamalara Karşı Gerçekler” kitabında Dağlıca saldırısının bir başlangıç olduğunun altını çizmekte. (İlker Başbuğ, “Suçlamalara Karşı Gerçekler”, Kaynak Yayınları, Birinci Basım, Aralık 2013, s. 33-34)
Önemli bir not:
Bugün 6+1 masasının iki aktörü Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, açılım sürecinin Dağlıca saldırısı ile başladığını itiraf etmişti.
Dönemin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 24 Ekim 2009'da katıldığı bir televizyon programında “Bunun (yani açılımın-CB) altyapısı 2007 yılındaki Dağlıca baskınından sonra yapılan diplomatik çalışmalarla başladı” dedi.
Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Babacan’dan bir hafta sonra (31 Ekim 2009), Milliyet’ten Fikret Bila’ya şunları söyledi: “Bu saldırı (Dağlıca-CB) yapıldığında bizim Irak topraklarına girmemizden, Türk-Kürt çatışmasından söz ediliyordu. Bütün bu senaryolar iki yılda iflas etti.”
Babacan ve Davutoğlu, stratejik hedefi anlatmıştı. Başlangıç da Philips raporuydu.
Önemli bir not daha: Philips raporu hazırlarken onu hangi bakanlık ağırladı dersiniz. Önce Abdullah Gül, 29 Ağustos 2007 tarihinden itibaren de Ali Babacan’ın Bakan olarak görev yaptığı Dışişleri Bakanlığı. Gül ve Babacan ikilisinin yönetimindeki Dışişleri, Philips’in uluslararası ilişkiler, istihbarat ve güvenlik meseleleri üzerine çalışan yetkililer ve milletvekilleri ile yaptığı görüşmeler/toplantılar yapmasına yardım etti.
Daha çok detay var ama artık duralım. Bu çok uzun girişten sonra Philips’in raporundaki bazı çözüm önerilerini maddeleyelim:
1- Anayasa çalışmaları sürerken (2007 yılı kastediliyor) öbür yandan TCK’nın ve Terörle Mücadele’nin bazı maddeleri değiştirilsin.
2- DTP (Yani HDP) arabulucu olsun. (Meşru muhatap gibi bir şey)
3- Gerçeklik ve Uzlaşma Komisyonu kurulsun. (ki Çözüm Süreci’nde teröristbaşı Öcalan da buna benzer bir komisyon önerisini sıklıkla kendisini ziyarete gelen BDP/HDP heyetine söyledi)
Buraya virgül koyalım.
***
Adı ve Soyadı Graham Fuller. Birazdan bahsedeceğimiz ve bugünlerin konuşulan ismi Henri Barkey’in hocası. ABD istihbaratı CIA görevlisi. Özellikle 1990’lardan sonra PKK’ya meşruiyet ve siyasallaşma kazandırmayı amaçlayan psikolojik savaşın önemli aktörlerinden. Vs. vs.
Fuller’in özelliklerini saymakla bitiremeyiz.
İşte bu Fuller, öğrencisi Henri Barkey ile bir kitap yazdı.
Kitabın ismi “Türkiye’nin Kürt Meselesi”.
Bu kitapta uzun uzadıya Türkiye Cumhuriyeti, kuruluş sürecinde, yani Atatürk döneminde Türkiye’nin etnik bölünmeye karşı verdiği mücadele vs. yoğun eleştirildi, adeta PKK’nın haklı olduğu sonucu okuyucuya psikolojik harp metotlarıyla zerkedilmek istendi.
Kitabın son bölümünde “meselenin” “çözümü” için öneriler sıralandı. (Graham E. Fuller-Henri J. Barkey, “Türkiye’nin Kürt Meselesi”, Profil Yayıncılık, Birinci Baskı, Eylül 2011, s. 257-308)
Bu önerilerden bazılarını sıralayalım:
1- (…) Kürt sorununun birden fazla boyutu olmakla birlikte., sorunun esasen etnik yapıda olduğunun, dolayısıyla etnik bir çözüm gerektirdiğinin bilinmesi gerekir. (Fuller-Barkey, age., s. 257)
2- (…) sorunun etnik yapısına hitap eden bir çözüme ihtiyaç duyulmaktadır. (…) Kürtlere yerel meselelerin büyük çoğunluğunu kendi başlarına halledebilmelerine imkan sağlayan belirli ölçüde bölgesel sorumluluk verilmesi anlamına gelir. (Fuller-Barkey, age., s. 258)
3- (…) Kürt bölgelerindeki Kürtçe isimlerin iade edilmesi ve Kürtlüğün özgünlüğünü öne çıkaran her türlü kültürel faaliyete hoşgörü gösterilmesi gibi seçenekler vardır. (Fuller-Barkey, age., s. 265)
4- Devletin özel timlerini bölgeden geri çekme, jandarma ve ordu unsurlarının sayısını azaltma, köy koruculuğu sistemini yeniden düzenleme veya tasfiye etme (…) siyasi durum üzerinde çok önemli bir etki yapacaktır. (Fuller-Barkey, age., s. 273)
5- Kürt sorununun tartışılacağı yer parlamentodur ve Kürtlerin temsilcilerinin seçilmesinin en iyi yolu normal meclis seçimleridir. (…) Seçilen milletvekillerinin pek çoğu PKK’ya yakın isimler olsa da bu hayatın bir gerçeği, PKK’nın seçimlerdeki gücünün (veya zayıflığının) demokratik göstergesi olacaktır. (Fuller-Barkey, age., s. 301)
6- (…)Türkiye’nin güvenlik yasasında, seçim yasasında, anayasasında ve ulusal idaresinin merkezi yapısını daha fazla ölçüde ademi merkeziyete götürecek değişiklikler gerektirmektedir. (Fuller-Barkey, age., s. 302)
7- Sivil toplum örgütleri, sürecin ilerletilmesine ilişkin yolların tartışılacağı toplantılar ve seminerler düzenlenmesine yardım edebilecek bir konumdadır. Halkın algısını en iyi bu örgütler değiştirebilir. (…) Meslek örgütleri, parlamenterler, hukukçular, etnik sorunlarla ilgili uzmanlar, işadamları vb. arasındaki uluslararası çaplı fikir alışverişlerine Kürt sorununun dostane biçimde tartışılması da dahil edilebilir. (Fuller-Barkey, age., s. 306-307)
Çıkardığım maddelerden bazıları bunlar. Fuller ve Barkey’in daha birçok çalışmasında da benzer öneriler var.
***
Şimdi gelelim, “Biz 1930’ların CHP’si değiliz” diyerek Atatürk dönemini reddeden Yeni CHP’nin konuyla ilgili çözüm önerilerini maddelemeye:
- Kemal Kılıçdaroğlu (Bay Kemal ve İttifakları belgeseli-Eylül 2021): “Bu sorun çözülecekse, meşru bir organla, HDP ile çözebiliriz. Bu nedenle HDP, Meclis'te olması gerektiğini düşünüyorum.” (Philips – madde 2/Fuller-Barkey - madde 5)
- Kemal Kılıçdaroğlu (Şehit aileleri ve Gazilerle buluşma sonrası basına açıklama-22 Eylül 2021): “Sorun var, evet. Bu sorun nerede çözülecek, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çözülecek. Bu kadar açık, bu kadar net.” (Fuller-Barkey – madde 5)
- CHP’NİN TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNUNA BAKIŞI, ÇÖZÜM ÇERÇEVESİ-22 SORU, 22 CEVAP Kitapçığı ( https://chp.org.tr/yayin/chpnin-turkiyenin-kurt-sorununa-bakisi-cozum-cercevesi-22-soru-22-cevap/Open ) : CHP’nin çözüm modelinde, geçmiş travmaların yaralarının sarılması için, Türkiye’nin Kürt Sorununun özgün dinamiklerini dikkate alan, TBMM zemininde bir “Gerçekleri Araştırma Komisyonu Kurulacaktır”. (Philips – madde 3)
- CHP’NİN TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNUNA BAKIŞI, ÇÖZÜM ÇERÇEVESİ-22 SORU, 22 CEVAP Kitapçığı: Ortak Akıl Heyeti, temelde TBMM’de temsil edilmeyen kesimlerin, sivil toplum örgütlerinin, sendikalar ve meslek odalarının süreçle ilgili düşüncelerini Toplumsal Mutabakat Heyeti’ne aktaracağı ana mekanizma olarak çalışacak ve barışın toplumsallaşmasına katkı sunacaktır. (Fuller-Barkey – madde 7)
- CHP, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda değişiklikler yapılması için kanun teklifleri sundu. ( https://t24.com.tr/haber/kilicdaroglundan-cozum-sureci-aciklamasi,229601 ) (Philips – madde 1)
- CHP, terörle mücadele çok etkili olan koruculuk sisteminin kaldırılması için yasa teklifi sundu. (CHP’NİN TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNUNA BAKIŞI, ÇÖZÜM ÇERÇEVESİ-22 SORU, 22 CEVAP Kitapçığı sayfa: 20), (Fuller-Barkey – madde: 4)
- CHP-HDP-İP ve SP temsilcileri tarafından hazırlanan Anayasa Çerçeve Metin (13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018), s. 15 ( https://www.indyturk.com/sites/default/files/Anayasa%20Taslag%CC%86%C4%B1.pdf ) : “(…) merkeziyetçi yapının alanı daraltılmalıdır. Üniter devlet, adeti merkeziyetçi biçimi ile yeniden yapılandırılmalıdır.” (Fuller-Barkey – madde: 6)
- 6+1 Masasının Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Önerisi metninden: “(…)herkesin kendi kimliğiyle ve kendisi olarak eşit şekilde toplumsal, kamusal ve siyasal yaşama katıldığı bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.” (Fuller-Barkey – madde: 1)
- CHP-HDP-İP ve SP temsilcileri tarafından hazırlanan Anayasa Çerçeve Metin (13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018), s. 15 : “Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yerel kararlara katılımın sağlanması, merkezin yerel yönetimler üzerindeki vesayet yetkisinin sınırlanması gerekmektedir. (…)teknik ademi merkeziyetçi kurumlar üzerindeki idari vesayet denetiminin de kaldırılması gerekmektedir.” (Fuller-Barkey – madde:2)
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun çeşitli konuşmalarından: “Bakın Roboski'den (Uludere’nin Ortasu köyü) söz veriyorum”, “Ben Dersimli (Tuncelili) Kemal’im”. (Fuller-Barkey – madde: 3)
Şimdi karşılaştırmaları yapın bakalım. Kritik açıklamalarda CIA elemanları Fuller ve Barkey ile ABD derin yapısının elemanı David Philips’in izleri var mı yok mu?
***
Mehmet Ali Çelebi, bir masa etrafında buluşan 6 parti’ye 20 soru sordu. Sen misin bu soruları soran? Öyle bir sistemli linç kampanyasına maruz kaldı ki, herkes şaşırdı. Ben de bu köşede, Çelebi’nin sorduğu ve benim de imza atacağım bu 20 soruyu aynen 6+1 masasına yöneltiyorum. Belki bu soruların yanıtlanmasına bir katkımız olur:
1-6 parti "Atatürk" ve "Türk Milleti" olmayan bir mutabakat metni imzaladınız. Hangi çekinceler nedeniyle ülkemizin kurtarıcısı, ebedi önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü metne koymadınız?
2-Mutabakat metninde "1921 Anayasası kapsayıcı diğer anayasalar dar kalıp" dediniz. Ne demek istiyorsunuz? Kurucu felsefeye neden karşı çıkıyorsunuz? Kimin federasyon özlemlerini benimsiyorsunuz?
3-PKK/PYD-FETÖ terör örgütleriyle kararlı mücadele neden mutabakat metninde yer almamıştır?
4-Anayasa ilk 4 maddeyi değiştirecek misiniz?
5-" Ulus, üniter, laik devlete bağlıyız", "Hepimiz Türk milletine mensubuz" diyebiliyor musunuz?
6-Eşit yurttaşlık adı altında etnik yurttaşlık tanımını Anayasaya sokacak mısınız?
7-Resmi ve eğitim dili olarak Türkçe haricinde bir dil kabul edecek misiniz? Anadilde eğitimi savunan ortaklarınızla hemfikir misiniz?
8-İktidarınızda tezkerelere hayır verip Mehmetçiği Libya'dan, Suriye'den, Irak'tan çekecek misiniz? Operasyonları durduracak mısınız? Terör devletine müsaade edecek misiniz?
9-Sığınmacıların ülkelerine gitmelerinde hepiniz kararlı mısınız?
10-Yerel yönetimlere özerklik verecek misiniz?
11-Ekonomi yönetiminde (Eğitimde, sağlıkta, tarımda, savunma sanayisinde) kamucu olacak mısınız?"
12-Çocuklarımızın geleceği Mavi Vatan'daki hak ve menfaatlerimizden vazgeçerek misiniz? "Mavi Vatan yayılmacılık" diyen vekile neden tepki göstermediniz?
13-S-400'leri ne yapacaksınız? Gönderecekseniz yerine neyle hava savunması yapacaksınız?
14-Savunma sanayi projelerinin devamı konusunda görüş birliğiniz var mı? SİHA'lardan rahatsız olan vekile neden tepki göstermediniz?
15-Ortak Cumhurbaşkanı adayı denkleminde Türk milletine soykırımcı, Atatürk'e katliamcı diyen PKK/PYD'yi terör örgütü görmeyen, bebek katili Öcalan için ışığımız diyen HDP olacak mıdır? HDP yönetimine bakanlık verecek misiniz?
16-Beraat edilmiş kumpas davaları yeniden kurgulayan Sn. Babacan'a neden ortak tepkiyi vermediniz?
17-Terörle mücadele yasası değişikliğinin kapsamı ve amacı nedir?
18- Cumhurbaşkanı'nı halk mı seçmelidir yoksa vekiller mi? Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de u konuya bakışınız ne olacaktır?
19- Türkiye'yi 6 lider beraber yöneteceğiz diyorsunuz. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanına 6 lider talimat mı verecektir? Yapacağınız protokol Anayasa'dan üstün mü tutulacaktır?
20-Birçok konuda farklı düşünen 6'lı yapının istikrarsızlığa yol açıp halkın refahını olumsuz ekileceğini düşünüyor musunuz?