Müthiş bir özgürlük alanı açtı sosyal medya hepimize…
Bütün insanlığın bilgi hazinesini ayaklarımızın altına serdi…
Tarihte hiçbir dönemde bu kadar kolay olmadı bilgiye ulaşmak…
Tarihte hiçbir zaman bu kadar küçük bir global köy haline gelmedi dünya…
Ve fakat zaman içinde, tamamen kendi seçimlerimiz ve beğenilerimizle kendi algoritmalarımızı inşa ettirdik işin perde arkasındaki gizli ellere…
Ve öylesine tanımaya başladı ki bizi o görünmeyen yöneticiler, Amerikan seçimlerini Trump mı, yoksa global iletişim şirketlerinin algoritmaları mı kazandı, o tartışılıyor şimdilerde…
Önce bu mekanizmanın nasıl işlediğini göz atalım dilim döndüğünce…
Girdiğiniz sosyal medya mecrasındaki like’larınız, tık’larınız ve yorumlarınızla sizin bir siber profilinizi çıkartıyorlar…
Siz, kendinize tanınan özgür alanda dolaşıyorsunuz dilediğiniz gibi pek farkında olmadan ama onlar da o sırada boş durmuyorlar ve tabiri caizse sizin zihin haritanızı çıkartıyorlar…
Yavaş yavaş belirginleşmeye başlayınca sosyal medyadaki kimliğiniz, size o yönde iletiler gönderiyorlar…
Farkında olmadan, kendi ellerinizle kendinize bir duvar örüyorsunuz…
Ve yine farkında olmadan, gayet kolay bir şekilde yönlendirilebilir hale geliyorsunuz…
İşte tam da bu yapıldı Amerikan seçimlerinde…
Bundan sonraki seçimlerde nasıl önüne geçilebileceği tartışılıyor şimdilerde…
Abarttığımı düşünen varsa, Netflix’in konuyu işleyen nefis belgeseli ‘The Great Hack’a bir göz atsın…
Peki nasıl koruyabiliriz kendimizi bir algoritma zincirinin oyuncağı haline gelmekten…
Tedbirli olacağız her şeyden önce…
İnternette yazdığımız, baktığımız, aradığımız, arattığımız bir şeyin sonsuza dek silinmeyeceğini aklımızdan çıkartmayacağız…
Birilerinin bu datalarını topladığını, bu verileri tasnif edip ihtiyaç halinde kullanacağını bilerek hareket edeceğiz…
Sözün özü, artık Zeki Müren de bizi görüyor…
Ama ne güzel kitaptı Çetin Altan’ın ‘Büyük Gözaltı’sı…
2020 yılına dair aldığım en önemli karar internette geçireceğim zamanı azaltmak, okuma vakitlerimi artırmak…
Size de tavsiye ederim…