Terörün amacı bellidir: Korkuyu, paniği, endişeyi hâkim kılmak, hayatın olağan akışını kesintiye uğratmak, insanlarımızı birbirine düşürmek…
İstanbul Beşiktaş’ta polisimizi hedef alan canlı bomba eylemleri, akabinde benim güzel memleketim Kayseri’de Mehmetçiği hedef alan bombalı araç saldırısı ile çok sayıda şehit ve yaralı haberleri insanlarımızın derin infialine sebep olmuştur.
Eli kanlı terör örgütünün siyasi uzantısının il ve ilçelerdeki teşkilatlarının ve mensuplarının bu derin infiale, öfkeye açık muhataplar haline gelmesi bir ölçüde anlaşılabilir olmakla birlikte, gösterilen tepkilerde ölçülü olunması gerekmektedir.
Burada binaların yakılmasını, insanlarımızın galeyana getirilmesini ve linç kültürünün geliştirilmesini asla tasvip edemeyiz.
Bu hadiseler terörün tam istediği iklimi doğurur.
Onlar tüm eylemlerini zaten bu amaçla yapıyorlar. Bin yıllık kardeşlik zarar görsün, insanlar birbirine düşsün, komşuluk, arkadaşlık, akrabalık, kardeşlik duyguları yerini ayrışmaya bıraksın ve iç savaş iklimi oluşsun diye uğraşıyorlar.
Eylemin Kayseri’de yapılıyor olması tek başına kahraman komandonun alanlarda PKK teröristlerini perişan etmesinin intikamı olarak değerlendirilirse eksik kalır. Doğru olmakla birlikte fotoğrafın tamamını görmemize mani olur. Bu bakımdan, Türkiye’nin milliyetçi ve manevi duyguları en yüksek şehirlerinden birinde, üstelik de çok sayıda doğulunun yaşadığı bir şehirde eylemin gerçekleştiriliyor olmasının üzerinde biraz daha hassasiyetle durmamız gerekir.
Kayseri zenginliği, iş imkânları, hayat kolaylığı, misafirperverliği ve dostça, kardeşçe geleni bağrına basan yönüyle ülkenin her yerinden göç alır. Netice itibariyle çok uzun yıllardan beri terörden kaçan doğu ve Güneydoğulu ailelerin pek çoğunun tercihi de Kayseri olmuştur. Burada kendilerini ve ailelerini her türlü baskıdan korumuşlardır. İşlerini bulmuşlar, hayatlarını yeniden kurmuşlardır. Terör örgütü ülkenin pek çok şehrinde etnik ve bölgesel aidiyetler üzerinden insan devşirmeye uğraşmış, kimi şehirlerde gettolar yaratmış ama bunu Kayseri’de başaramamıştır. Kayseri’ye gelen doğulu ve Güneydoğulu kardeşlerimiz her meselede bu ülkenin birlik ve beraberliği yönünde hareket etmiştir.
Dolayısıyla PKK’nın bu bombalı eylemle bir hedefi de onlardır. Ani ve kör öfkenin bir şekilde onlara yönelmesi ve bundan hareketle bir alan bulmaktır.
Bir diğer yandan da yakıp yıkanların kim olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bazı işaretler yaparak yakıp yıkanların geçmişte çok örneklerini gördük ki, karanlık odaklarla ilişkileri vardır. Arkalarına masum, öfkeli, üzgün kalabalıkları takıp veya onları tahrik edip işin boyutunu değiştirmek arzusu taşıyanlar her zaman çıkabilir.
Hukuk yoluyla halledilecek işlerin öfkeye kurban edilmesinin ülkemizin huzurunu, güvenliğini, birlik ve beraberliğini bozacağını görmemiz lazımdır.
Bir eski ABD Büyükelçisi Türkiye’nin yakın bir süreçte iç savaş ortamına sürükleneceği yolunda bir açıklama yapmış. Demek ki, bu yönde bazı çalışmalar var. Birileri o kadar aşırı gayret içinde ki eski Büyükelçi bunu görüyor ve yüksek sesle bunu dile getirebiliyor. Bunlar bizim için uyarıcı olmalıdır.
Bu oyunu bozmak şarttır. Hatta oyuna hiç gelmemek elzemdir. Yakıp yıkarak olmaz. Yakıp yıkmayı kim öğütlüyorsa, kim öne düşüyorsa onlara da dikkat etmek gerekmektedir. Türkiye’yi büyük, derin ve onulmaz dertlere düşürmek, etle kemik olmuş bu milleti parçalamak isteyenler çok yönlü çalışıyor, düşünüyor…
Devlet de, yargı da olan bitenin hesabını görecek kadar güçlüdür. Kimsenin zerre kadar şüphesi olmasın ki, akan kanlar asla yerde kalmayacaktır. Hesabı sorulacaktır. Öyle gecikecek bir hesap da olmayacaktır. Bunu yapanlar kimse, arkasında önünde ne varsa ortaya çıkarılacak ve mutlaka hak ettikleri muameleyi göreceklerdir.
Vatandaş hakkı savunur, hakkın ve haklının yanında olur. Ancak vatandaş adalet tevzi etmez. Adaleti yerine getirmekle görevli müesseselerimiz olduğu içindir ki devletiz. Yakıp yıktıkça Allah muhafaza devlet olma vasfımıza gölge düşürürüz. Buna dikkat…