İngiltere’nin Brexit kararıyla AB’den sermaye çıkışının başladığı bir dönemde, yeni hükümet yeni bir torba yasa ile stratejik bir hamle yaptı
. “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”
başlıklı Yeni Torba Kanun Tasarısı TBMM’ye sunulmuştur.
Toplam 79 Maddeden oluşan Kanun Tasarısında; Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV, Damga Vergisi, Harçlar,İcra ve iflas,Gider Vergisi, Vergi Usul,Emlak Vergisi,SGK ve Çek Kanunu gibi bir çok yasada yatırımı teşvik eden düzenlemeler öngörülmüştür.
Yeni hükümetin Varlık Barışı’nı da kapsayan bu kanun tasarısı ile daha kapsamlı bir düzenleme beklenmekteydi.
Şöyle ki; matrah artırımı, vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılması gibi vergi mükellefleri için can simidi niteliğindeki düzenlemeler torba yasada yoktur.
Ancak bunun için henüz her şey bitmiş değildir. Zira söz konusu yasaya eklenebilecek geçici maddeler veya kısa süre sonra çıkarılacak bir yasa ile bu eksiklik giderilebilir. Böyle bir gelişme reel sektöre yeniden diriliş imkanı getirecek, daralan üretim ve yatırım hacmi yeniden genişleyecektir.
Şimdi söz konu torba yasa ile Varlık Barışı düzenlemesinin kapsamı nedir, bu konuya açıklık getirelim.
VARLIK BARIŞI
Bu düzenlemeyle;
31/12/2016
tarihine kadar gerçek ve tüzel kişilerce,
yurt dışında bulunan
para,
döviz,
altın,
hisse senedi,
tahvil ve diğer menkul kıymetlerin
banka ve aracı kurumlara
bildirilmesi, alacak ve taşınmazların
vergi dairelerine
beyan edilmesi halinde, yapılan bu bildirim ve beyanlardan hareketle vergi incelemesi, vergi tarhiyatı, soruşturma ve kovuşturma yapılmaması öngörülmektedir.
Yurt içi varlıklar bu kapsama dâhil değildir.
Bir eksiklik de burada söz konusudur. Zira yurt içi varlıkların da barış kapsamına dahil edilmesi gerekirdi. Küçük bir ayrım yapılabilirdi. Şöyle ki yurt içi varlıkların beyanı için eski yasal düzenlemelerde olduğu gibi %2 oranında vergi alınarak kapsam daha geniş tutulabilirdi.
Gerçek ve tüzel kişiler, bu varlıkları, kendi nam ve hesabına olabileceği gibi
diğer kişilerin nam veya hesabına,
31/12/2016
tarihine kadar Türkiye'deki
banka veya aracı kurumlara
bildirim veya beyanda bulunabilecektir.
Alacaklar ve rayiç bedeliyle taşınmazlar,
31/12/2016
tarihine kadar, Türk Lirası cinsinden
vergi dairelerine
beyan edilecektir.
Varlıkların Türkiye’ye Getirilmesi ve Bir İstisna
Yurt dışında bulunan ve bu kapsamda bildirilen para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının,
31/12/2016
tarihini geçmemek şartıyla, bildirim tarihini takip eden
bir ay içerisinde
; beyan edilen alacak ve taşınmazların ise beyan edilen değerlerinin karşılığının Türk Lirası veya döviz olarak, beyan tarihini takip eden
bir yıl içerisinde
Türkiye’ye getirilmesi gerekmektedir. Varlığın belli bir tarihten önce yurt dışında olduğunu ispat etmeye gerek yoktur.
Peki,varlıkları Türkiye’ye getirmeden bu düzenlemeden yararlanılabilinir mi?
Bunun sadece bir istisnası vardır. Buna göre, kanuni defterlere kaydedilen varlıklar,
yurt dışında bulunan
banka veya finansal kurumlardan kullanılan ve düzenlemenin yürürlük tarihi itibarıyla
kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin
, en geç 31/12/2016 tarihine kadar,
kapatılmasında
kullanılabilecektir. Bu takdirde, borcun defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla, ödemede kullanılan varlıkların Türkiye'ye getirilme şartı aranmaksızın bu düzenlemeden yararlanılabilecektir.
Varlıkların kayıtlara intikali ne şekilde olacaktır?
Yurtdışından getirilen bu varlıklar, işletmelerin kanuni defterlerine kaydedilebilecektir. Kayıt işlemlerinde sınırlayıcı bir düzenleme öngörülmemektedir. İşletmelere, sermayeye ilave etme, özel fon hesabında tutma veya işletme borçlarının ödenmesinde kullanma konusunda ihtiyarilik sağlanmaktadır.
Ayrıca, bildirim ve beyana konu edilen varlıklar için
amortisman ayrılamayacaktır
. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmeyecektir.
Varlık Barışının Avantajları
Bu kapsamda bildirilen veya beyan edilen işlemler dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Diğer bir anlatımla bu varlıklar için
vergi alınmayacaktır.
Kanuni defterlere kaydedilen varlıkların, sermayeye ilave edilmemiş olması kaydıyla, işletmeden çekilmesi kar dağıtımı sayılmayacak ve bu nedenle
gelir ve kurumlar vergisi
tarhiyatı yapılmayacaktır.
Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle, bildirim veya beyanda bulunan kişiler ile varlıkların nam veya hesabına getirildiği diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdinde, hiçbir suretle
vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak, vergi cezası kesilmeyecektir
.
Nam veya hesabına bildirim veya beyanda bulunulanlara yapılan intikaller, ivazsız intikal olarak değerlendirilmeyecek ve
veraset ve intikal vergisine konu edilmeyecektir
.
Diğer taraftan bildirim veya beyanda bulunanlar ile bunların kanuni temsilcileri hakkında, sırf bu beyanın yapılmış olmasından dolayı ve bu beyandan hareket edilerek, Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, SPK (106-110.maddeleri hariç), Gümrük Kanunu, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 213 sayılı Kanunda düzenlenen suçlar ile bu suçlardan kaynaklanan mal varlığı değerleriyle ilgili olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 282 nci maddesi hükümleri dahil
hiçbir şekilde herhangi bir araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılmayacak ve idari para cezaları uygulanamayacaktır.
Varlıklar Türkiye’ye getirilmez ise ne olur?
Bu kapsamdaki varlıkların Türkiye'ye getirilmemesi veya Türkiye'deki bankalar veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmemesi halinde, tasarının geçici 2 nci maddesinin beşinci fıkra hükmünden yararlanılamayacak ve;
Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle, bildirim veya beyanda bulunan kişiler ile varlıkların nam veya hesabına getirildiği diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdinde,
vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılabilecek, vergi cezası kesilebilecek,
Nam veya hesabına bildirim veya beyanda bulunulanlara bu kapsamda yapılan intikaller, ivazsız intikal olarak değerlendirilebilecek ve
veraset ve intikal vergisine konu edilebilecek
,
Diğer kanunlar nezdinde;
araştırma, inceleme, soruşturma veya kovuşturma yapılabilecek ve idari para cezaları
uygulanabilecektir.
Özet olarak, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun tasarısı daha geniş kapsamlı ve cesur hazırlanabilirdi.
Bunun için diyoruz ki yetmez ama “Evet”.
BİR HATIRLATMA: SAT VE GERİ KİRALAMADA KDV MÜJDESİ?
Sat ve Geri Kiralama Finans Modelinde Maliye İdaresi bu işlemi
“Kısmi İstisna”
kapsamında değerlendirildiğinden KDV Kanunu’nun 30/a maddesinde uyarınca, vergiden istisna edilmiş bu işlemle ilgili olarak, taşınmazın alımı veya inşası sırasında yüklenilen KDV’nin indirim konusu yapılmaması, indirilmiş ise indirilen KDV’lerin ilgili dönem beyannamesinde hesaplanan KDV’ye ilave edilmek suretiyle düzeltilmesi gerekeceği yönünde uygulama yapmakta idi.
30 Mayıs’ta yayımlanan yazımızda İdarenin
sell&lease back
finans modeline ilişkin uygulamada çözmesi gereken sorunun KDV ‘den istisna edilen satışa ilişkin yüklenilen KDV’nin devlete iadesi olduğunu, idarenin bu konuda kazan-kaybet yerine kazan-kazan prensibiyle bu sorunu acil çözüme kavuşturması gerektiğini belirtmiştik.
Bu konuda müjde yukarıda bahsi geçen Torba Yasa ile geldi.
Söz konusu yasanın 43. Maddesi ile 3065 sayılı KDV Kanunun 17/4-y bendi değiştirilerek, önerimize uygun olarak “istisna kapsamında taşınır ve taşınmazların finansal kiralama şirketleri ile katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankalarına devrinde, devir tarihine kadar indirilen katma değer vergisinin indirimlerinin geriye dönük düzeltilmemesi, bu tarihe kadar indirilemeyen katma değer vergisinin ise doğrudan gider yazılabilmesi imkanı getirilmektedir.
Ayrıca kapsam genişletilerek taşınır mallar da konuya dahil edilmiştir. Diğer bir yenilik ise istisnadan
katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankalarının da
faydalanmasına olanak sağlanmaktadır.
Demek ki isteyince sorunlar çarçabuk çözülebiliyormuş.
HAS SÖZ
DevIer gibi eserIer bırakmak için, karıncaIar gibi çaIışmak Iazım.
(Necip FazıI Kısakürek)