Yılmaz Güney... Melek mi, şeytan mı?
Türk sinemasının 'Çirkin Kral'ı Yılmaz Güney, 9 Eylül 1984'te hayatını kaybetti. Güney'in vefat yıl dönümünde ise yine aynı tartışmalar yaşandı. Kimileri Güney'in ardından bir kahraman olduğunu söylerken, kimileri de 'Yaşasın bağımsız Kürdistan' dileğini anlattığı konuşmasını paylaşıp bir anarşist olduğunu belirtti...
Yönetmen, oyuncu ve senarist Yılmaz Güney, vefatının 36. yılında da kimileri tarafından filmleriyle, kişiliğiyle ve siyasi görüşüyle övgüyle anılırken, kimileri de tam tersi görüşleri savundu.
Bazıları filmlerinden sahnelerini paylaşıp onun gibi bir değerin Türkiye'ye bir daha gelmeyeceğini savundu, bazıları ise 1984 yılında Fransa'da 'Kürdüstan'ı selamlayan görüntüleri paylaşıp onun bir anarşist olduğunu söyledi.
Bazıları ise Güney'in en büyük aşkı Nebahat Çehre'ye uyguladığı şiddeti hatırlatıp böyle bir insanın 'kahramanlaştırılamayacağını' belirtti.
"KİMİNE GÖRE KATİLDİ, KİMİNE GÖRE KURBAN"
Habertürk'ten Mehmet Çalışkan da yazısında bu durumdan bahsederken, şu ifadelere yer verdi:
"Kimine göre 'Hayatı dolu dolu ve hızlı yaşadı.
Kimine göre kariyerini de heba etti kendisininkiyle birlikte ailesinin ve başkalarının hayatını da.
Kimine göre kahramandı, kimine göre anarşist.
Kimine göre katildi, kimine göre kurban.
Kimine göre lümpendi, kimine göre değil.
Kimine göre düşünce suçlusuydu kimine göre adam öldürmekten hapishanede yatarken kaçtığı yurt dışında tutunabilmek için kendisine siyasi bir hava yaratmıştı."
36 YILDIR DİNMEYEN TARTIŞMA
Tüm bu tartışmalar sürerken aslında değişmeyen tek bir şey olduğu görüldü:
36 yıldır tartışılan konu; Yılmaz Güney melek mi, şeytan mı?