'AB BALTAYI TAŞA VURDU, ŞİMDİ SIVAMA TELAŞINDA!'
Türkiye’yi yıllardır yönetemeyen batı, şimdi de hukuk dışı yollarla zapt-ı rapt altına almaya çalışıyor. Bunun son örneği Akdeniz’de yaşandı. Türk ticaret gemisi, AB’nin kurduğu İrini organizasyonuna bağlı bir Alman gemisi tarafından hukuksuz bir şekilde arandı. Peki, bu hukuksuzluğu yaparken amaçları neydi? Türkiye’nin karşılığı ne olabilir? Bu soru ve daha fazlasını SuperHaber röportaj editörü Hülya Okur, Güvenlik Bürokrasisi Uzmanı Stratejist Yusuf Alabarda’ya sordu.
Türkiye’ye Suriye’de, Libya’da, Karabağ’da, Doğu Akdeniz ve Ege’de, mülteciler ve S-400 meselesinde söz geçiremeyen Batı şimdi de hukuksuz eylemlerle bunu sağlama peşine düştü. Bundan yıllar önce FETÖ eliyle MİT Tırları operasyonunu tezgahlayan, bu yolla Türkiye’nin cihatçılara silah gönderdiği algısını oluşturmaya çalışan batı başkentleri bu kez de Libya’ya silah gönderildiği zannını yaymak için Akdeniz’de hukuksuz bir eyleme imza attılar.
Türkiye bandıralı ticaret gemisi Rosaline A, Libya’ya insani yardım götürürken, İrini Harekatı kapsamında bölgede bulunduğu belirtilen Almanya’ya ait Hamburg savaş gemisi ile Ankara’dan izin verilmediği halde asker çıkartılıp arandı.
15,5 saat aranan gemide doğal olarak yasadışı hiçbir şey bulamadılar. Sonrasında durumu kurtarmak için Türkiye’den izin istendiği ancak cevabın hukuki süre olan 4 saat içinde verilmediği için operasyonun yapıldığı, izin verilmediği bildirilince de gemiden ekiplerin ayrıldığı ileri sürüldü. Ancak bunların hepsinin bir yalan olduğu MSB tarafından zaman çizelgesi ile madde madde yalanlandı. Yani AB suç üstü yakalanmıştı. Şimdi Türkiye’nin karşı hamlesi bekleniyor. İlk olarak ilgili ülkelere ve AB’ye nota verildi.
Bu skandal eylem sonrasında akıllara takılan bir dolu soru var. Türkiye'nin izni alınmadan alelacele yapılan bu harekattan murad edilen neydi? Gemide neyi bulmayı arzuluyorlardı? Türk gemisine askeri bir operasyon düzenleyecek cüretin arkasında hangi siyasal emeller bulunuyordu? Geminin Alman, komutanın Yunan olması ve üzerlerinde de NATO ve BM şemsiyesini taşıması size göre nasıl bir mesaj veriyor?
Askeri uzmanlar Türkiye’nin Reprisal hakkının oluştuğunu belirtiyor. Buna göre, Türkiye misliyle karşılık verme hakkı olarak da tanımlanabilecek reprisal kuralını işletmeli mi? Böylesi bir karşılık nasıl sonuçlar doğurabilir? Türkiye bu angajman kuralını işletmeli mi? Türkiye bu skandal harekata karşı hukuk nezdinde hangi girişimlerde bulunabilir? Türkiye AB, Almanya ve İtalya'nın yanı sıra Yunanistan'dan da tazminat talebinde bulunabilir mi? Türkiye’nin 1963'te Ankara anlaşması ile başlayan Avrupa Birliği macerası sona mı eriyor?
SuperHaber’den Hülya Okur, tüm bu soruları Güvenlik Bürokrasisi Uzmanı Stratejist Yusuf Alabarda’ya sordu.
İşte Alabarda’nın verdiği cevaplarda öne çıkan bazı başlıklar…
“İrini operasyonunun inandırılmış bir ihbara dayandığını düşünüyorum”
“İrini operasyonu baltayı taşa vurdu”
“İrini yanlış istihbaratla maniple edildi”
“Alman gemisi gibi İtalyan gemisinin de bu tür operasyonlarda orada bulunması ihtimal dahilinde”
“Kritize edilecek şey, geminin Alman menşei olması değil, irini operasyonunun anlamsızlığıdır”
“İrini’nin, AB’nin Libya’daki çıkarları doğrultusunda önemli bir operasyonmuş gibi yansıtılması doğru değil”
“Eleştirilecek husus, İrini operasyonunun ta kendisi”
“Google MAP’ten bakınca Libya topraklarında Rus tayyareleri çok rahat görülüyor”
“İçinde boya ve hırdavat bulunan bir gemiyi mal bulmuş mağribi gibi aramak deniz haydutluğudur, eşkiyalığıdır”
“Denizlerdeki seyrüsefer serbestiliği konusunda büyük çaba sarf eden liberal düşüncenin yerle yeksan edilmesi anlamına gelir”
“Uluslararası hukuk, bayrak devleti izin vermezse geminin güvertesine müdahil olunmaz, diyor”
“Açtım baktım, bu konuda en ufak bir açık yok”
“Dışişleri Bakanlığı’nın ilgili ülkelerin büyükelçilerine nota vermesi çok yerinde bir karar”
“BM Güvenlik konseyi kararı, örneğin İtalya’da Lago Di Garda’da da bir operasyon yapma hakkı vermez”
“AB baltayı taşa vurdu, BM Güvenlik Konseyi sıvadı”
“İlgili taşıma firmasının hukuki girişimleri olacağını düşünüyorum”
“Türkiye tarafından böyle bir harekat yapılsaydı, Avrupa gazetelerinde çok farklı haberler okuyor olacaktık”
“Pompeo’nun Türkiye’nin Doğu Akdeniz’den Rusya’ya agresif politika izlediği açıklamalarında özne Türkiye değil AB”
“Deniz eşkiyalığında öznenin Türkiye değil AB’nin olduğu ortaya çıkmıştır”
“Türkiye, açık sularda kendi bayrağını taşıyan gemilerle ilgili hareketleri AB’nin yanına bırakmayacağına emin olabiliriz”
“Sakin ve itidalli olmak gerekir”
“Bu konu tekrar ederse, Türkiye’nin o ülkelerin bayraklarını taşıyan gemilere yönelik tedbirleri daha farklı olur”
“Türkiye’nin mütekabiliyette bulunması önemli”
“Karşılık vermediğiniz takdirde Türkiye’nin limanlarından kalkan her türlü gemi eşkiya devlet tarafından kontrol altına alınabilir”
“AB’den diplomasi cevapları almak lazım”
“İşi fare geçer yol olura götürmemek lazım”
“Türkiye tabi ki Yunanistan’dan tazminat talebinde bulunabilir”
“Türkiye AB’ye destek veren bütün ülkelerden tazminat talebinde bulunabilir”
“Çok fevri davranıp ilk günden yanlış adım atmamak lazım. AB’den gelecek açıklamayı dinleyip adım atılmalı”
“AB’den gelen açıklama özür olmazsa, eşkiyalığa devam ederse mütekabiliyete gider”
“Diplomasi cephesinden gelen cevaplar ufuk açacak. Türkiye buna göre eylemsellik belirleyecek”
“AB lideler zirvesinde Türkiye’ye yönelik ambargo öncesi AB’nin elini güçlendireceğini düşünmüyorum”
“AB küstah tavrını sürdürme noktasında kararlı olabilir”
“1960’larda başlayan AB sürecinin sona ereceğini zannetmiyorum”
“AB, Türkiye’yi içine alacağı bir gelecek beklemiyor”
“Coğrafya kaderse Türkiye de Avrupalıların kaderi”
Yusuf Alabarda'nın açıklamalarının tamamı SuperHaber YouTube kanalında yayında...