'YÜZYILIN CASUSU' HÜSEYİN YILDIRIM İLE JAMES HALL'UN FİLM GİBİ AJANLIK ÖYKÜSÜ!

İstihbarat Uzmanı ve Sovyetolog Alparslan Ertuğ ve Gazeteci İbrahim Baran ile 'Mevzu Derin' SuperHaber YouTube kanalında yayında...

İstihbarat, günümüz dünyasının en çok konuşulan ve tartışılan meselelerinden biri. Ancak, gizli olma özelliği istihbarat hakkında ortaya atılan iddia ve ifadelerin ne kadar doğru olduğu sorusunu akıllara getiriyor.

SuperHaber YouTube kanalında yayınlanan ‘Mevzu Derin’de, İstihbarat Uzmanı ve Sovyetolog Alparslan Ertuğ ile Gazeteci İbrahim Baran, ABD’li astsubay James Hall’un sahte bayrak operasyonu olarak nitelendirilen istihbarat faaliyetlerini masaya yatırdı.

“RESMİ KURULUŞLARDA ÇALIŞANLARIN HER AN KARŞILAŞABİLECEĞİ TEHLİKELİ BİR OPERASYON”

Alparslan Ertuğ, “ABD’li astsubay James Hall, Almanya Nürnberg’teki Toyfesberg ABD dinleme üssünde görev yapan bir sinyal uzmanıdır. Sahte bayrak operasyonu, resmi bazı kuruluşlarda çalışan insanların her an karşılaşabileceği kadar tehlikeli bir operasyon. Bu operasyonun bir örneği olarak James Hall meselesi çok önemli. Bu hadisede sahte bayrak metodunu hem Almanlar, hem Ruslar, hem de ABD’liler casusu yakalamak için kullanıyor. Böyle enteresan bir metod. Sahte bayrak; örneğin; kendisinden bilgi talep edeceğiniz kişiye kendi adınıza gittiğinizde hiçbir şekilde size sempati duymayacağını biliyorsanız, sempati duyacağı örgütün ismiyle giderseniz. Biri gelse ‘CIA’e şu bilgileri verir misiniz?’ dese ama aynı kişi ‘MİT’in sana ihtiyacı var, bize şu belgeleri getir’ dese, kendisi de CIA ajanı. Bu sahte bayrak olur. Sıradan bir tarif oldu. Tamamen eleman angajesinde kullanılan ve sizin gerçek hani istihbarat örgütünü ya da hangi ulusu temsil ettiğinizi gizleyen bir operasyondur. Dolayısıyla çalışan insan aslında çok ciddi olarak bazı durumlarda kime çalıştığını hiç öğrenemez. James Hall, ABD’de eğitim gördükten sonra Varşova Paktı için çok önemli bir yer olan Teufelsberg’te göreve başlıyor. Çünkü Teufelsberg, tamamen Doğu Almanya’daki her türlü Varşova Paktı haberleşmesini dinleyebiliyor ve kaydedebiliyor. Teknolojik düzeyi yüksek. Bu nedenle Doğu Alman gizli servisi buraya sızmak için planlar yapıyor. Buraya sokabileceği insanların tercihen farklı uluslardan ABD’lilerin ve Batı Almanlar’ın şüphesini fazla çekmeyecek insanlardan olmasını tercih ediyor. Almanya’da çalışan bir Türk var, Hüseyin Yıldırım. Çalıştığı işten ve kazandığı paradan pek memnun değil. Doğu Almanya’da da bir takım iş imkanları arıyor. İş ararken birden Allah’ın hikmeti Doğu Almanlar yardımcı oluyor, yol gösteriyorlar iş alması için. Burada şunu görüyoruz Hüseyin Yıldırım’ı Doğu Almanlar mimlemiş, nasıl ederiz de bunu angaje ederize bakmaya başlamışlar. Sonunda Hüseyin Yıldırım’ı angaje ediyorlar ve Teufelsberg’te işe sokuyorlar. Ancak ilginç tarafı şu, Yıldırım ototamir motor ustası. Dolayısıyla üstte işe yerleştirilmesi son derece kolay oluyor. Oraya girdiği zaman üste çalıştığı subay, astsubay herkesin otomobilini tamiri dolayısıyla görüşmeye başlıyor. Bu arada James Hall da buraya geliyor ve arabasını yaptırıyor. Hüseyin Yıldırım ile arkadaş oluyor. Hall daha önce KGB tarafından angaje edilmiş, KGB’ye bilgi satıyor. MİT’e bilgi satmak üzere konuşuyor. Diyor ki; ‘İkisi de NATO ülkesi’. Bakın burada da sahte bayrak var. Alman gizli servisi Hüseyin Yıldırım üzerinden Doğu Almanya’ya değil, MİT’e bilgi talep ediyor, Türkiye’ye. Hall, bunlara da bilgi satmaya başlıyor. Ancak bir süre sonra James Hall, fark ediyor, bu MİT değil. Fakat Hall, zaten kendisi Sovyetler’e bilgi satmak üzere kendi ayağıyla gidip casusluk teklif ettiği için umrunda değil. İki taraftan da gelen parayı da alırım diyor.  Bu bir süre böyle devam ettikten sonra Doğu Almanlar’dan Sovyetler Birliği’ne de bu istihbari bilgiler gidiyor ya, çünkü çok teknik üst düzey bilgiler geliyor, Doğu Alman servisinin altından kalkabileceği teknolojik düzeyin çok üstünde. KGB bir anda fark ediyor ki kendilerine gelen bilgiyle bu bilgi aynı kaynaktan geliyor. Onun üzerine konuşuluyor ve James Hall’un olduğu ortaya çıkınca geçici bir uzlaşmayla Doğu Almanlar ile çalışmasına izin veriliyor. Ancak bilgi de KGB’ye gitmeye devam ediyor. Bu arada Hüseyin Yıldırım başka adamlar da angaje ediyor. Hall ABD’ye dönüyor ve bir süre kalıyor. Sonra tekrar geliyor ve kaldıkları yerden faaliyetlerinden devam ediyorlar. Bu arada Yıldırım’ın kendisinin anlattığı bir şey var, belgelerden bir bölümünü alıyor, Türkiye’ye geliyor ve MİT’e gidiyor. MİT’tekilere belgeleri verip, ‘Bu bilgileri ben size de getiririm’ diyor. Bence kendisini emniyete almak istiyor. Fakat orada karanlık bir nokta var, MİT onu reddediyor ve belgeyi de iade etmiyor. ‘Bize bu tür şeyleri getirme sen de böyle işler yapma’ diyorlar. Türkiye’ye geldiğinin ertesi günü serbest bırakılması acaba Hüseyin Yıldırım’ın anılarında anlattığı gibi ‘Belgeleri aldılar, beni gönderdiler, bize bir şey getirme bir daha dediler’ bölümünün ne kadar sahici olduğundan şüphe etmemize yol açabilir mi?” sözlerini kullandı.

Alparslan Ertuğ ve İbrahim Baran ile ‘Mevzu Derin’in tamamını SuperHaber YouTube kanalında izleyebilirsiniz…

YOUTUBE KANALIMIZA ABONE OLMAYI UNUTMAYIN

Çektiği son video şoke etti: Ben ölürsem bunu paylaşın! Boğaz'da denize düşüp kaybolan 2 gencin kimlikleri belli oldu! Sebepsiz yere genç kadına tekme atıp küfürler savurdu! İstanbul Boğazı'nda korku dolu anlar Yolda yürürken bir anda yere yığıldı! Sosyal medyada gündem olan çorba! Müdür bile çekinerek söyledi...